AMERİKANCI İKTİDARLA, AMERİKANCI MUHALEFET VATANIMIZI YANGIN YERİNE ÇEVİRDİ…

 

Gün geçmiyor ki bir ölüm haberi ile uyanmayalım…

Gün geçmiyor ki bir iş cinayeti ile uyanmayalım…

Gün geçmiyor ki çocuklarımız, işçilerimiz, askerlerimiz, öğretmenlerimiz PKK tarafından kaçırılmasın…

Yolumuz kesilmesin… Bayraklarımız indirilmesin…

Otobüslerimiz, iş araçlarımız yakılmasın…

NEREDE DEVLET, NEREDE HÜKÜMET? PATAGONYA’DA BİLE BUNLARA İZİN VERMEZLER…

12 yıllık AKP iktidarında “yeşil sermaye” yedikçe semirdi, semirdikçe yedi… Her geçen gün biraz daha büyüdü… “Yedikleri yoksul eti, içtikleri kan oldu…” İnsanlarımız telef oldu…

 Çünkü Denetim yok, engel yok… İktidar yandaşlarına “Git, yürü, servetini artır” diyor… “Git, yüksel…” “Gidebildiğin yere kadar git, yükselebildiğin kadar yüksel… Yürü Koçum… Yürüyebildiğin kadar yürü, yiyebildiğin kadar ye… Korkma. Yanındayız. Arkandayız. Düştüğün, tökezlediğin yerde tutup, kaldırırız elinden…”

“Yürü koçum… Yeter ki bizi ve iktidarımızı destekle, kesenin ağzını aç… Cimri olma, pinti olma… Ki, biz de sana elimizden gelen yardımı yapalım…”

“İşçiyi, emekçiyi falan düşünme… İş kazalarını, ölümleri biz kitabına uydururuz… İŞÇİ ÖLÜMLERİ, İŞ KAZALARI BU İŞİN FITRATINDA VAR DERİZ…”

Evet… İktidar ve yöneticiler,  zaten her iş cinayetinde, her faciada bunu diyorlar demesine de ama oynanan oyunların, dönen dolapların emekçi artık farkında…

Bakın bir işçi bu gerçeği nasıl anlatıyor?

“Burada her şey için para var. Demir için para, kum için, beton için para var. Sadece işçi için bulunmaz. Hangi firmaya giderseniz gidin bu böyledir. Onlar için bizim hiçbir değerimiz yok. Veli gider Ali gelir… Bir tek daireye harcanan para, işyerinin bakımına harcansaydı on kişi ölmezdi…”

Bizim ülkemizde patronların ve iktidarın politikası, “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir…” anlayışına dayanır…

Bu anlayışın ve yönetimin sonucunda en çok “İŞ CİNAYETLERİ” ise Türkiye’de gerçekleşmektedir…

DİSK’İN RAPORUNA GÖRE:

“Türkiye’de her saat 80 ve yılda toplam 706 bin işçi iş kazası gerçeği ile yüzleşiyor ve her on iş kazasından yalnızca bir tanesi SGK kayıtlarına yansıyor. Son yayınlanan SGK istatistiklerinde 2012 yılı için iş kazası sayısı sadece 74 bin 871 iken TÜİK 2013 verilerine göre bu rakam 706 bin olarak görülüyor.

TÜİK verilerine göre iş kazalarının sayısı SGK verilerinin yaklaşık 9,5 katı. Aynı veriye göre her 100 kayıtlı iş kazasının yaklaşık 1’i ölümlü olarak gerçekleşiyor.

 

Raporda yer alan verilere göre, Türkiye’de milyon ton taş kömürü üretimi başına düşen ölüm sayısı Çin’den 6 kat, ABD’den ise 361 kat daha fazla düzeyde bulunuyor. Sektörde iş kazası oranı 2002-2012 döneminde 2.5 kat artış gösterdi. İş kazalarında madencilik sektörün payı, 2002-2008 döneminde yüzde 8 düzeyindeyken, 2009-2012 döneminde bu oran yüzde 13’e yükseldi…”

Bu yalın gerçekler karşısında AKP ne yapıyor? Muhalefet ne yapıyor?

AKP açılım peşinde…

Elbette muhalefet de “Koltuk değnekliği”ne devam ediyor.  Onu izliyor…

Bahçeli esiyor, yağıyor, sonra da gidip AKP’li bakanlarla, milletvekilleri ile sarmaş dolaş oluyor…

Ya Kılıçdaroğlu ne yapıyor?

Parti yasalarını, kotalarını zorlayarak, hileye – hurdaya başvurup, partiyi,  İslamcı, yeminli Atatürk düşmanı mollalarla dolduruyor…

Türkiye’nin hiçbir sorunu kalmamış gibi kurultayda Kürt belediyelerine “Özerklik” vereceğine dair, yani Güneydoğu’yu parçalayacağına dair “ANT” içiyor… Atatürkçü muhaliflerini partiden atma planları yapıyor… Vee,

“Benim adım Dersim’li Kemal. Söz verdim. İktidarımızda Avrupa Yerel Özerklik koşullarını bütün maddeleri ile uygulayacağım!” diyor.

Adama sormazlar mı? “Sen kimsin? Ülkeyi bölme yetkisini kimden aldın? Kime sordun? Bu kabadayılıkları kime dayanarak yapmaya çalışıyorsun? Baskıyla, tehditle imza aldığın delegeler bile seni desteklemediklerini ortaya koydular…

Sen kimi temsil ederek Güneydoğu’yu Kürdistan yapmaya kalkışıyorsun…

Bunun bir tek yanıtı vardır:

Y-CHP, öteki adıyla F-CHP her söylemiyle, her davranışıyla ABD’nin ve Bebek Katili APO’nun emrinde olduğunu kanıtlamıştır, kanıtlamaya devam etmektedir…

Onun programında Atatürk yoktur… Cumhuriyet yoktur…  “Tam Bağımsızlık” yoktur… Üniter, ulus devlet yoktur…

Onun programında “GEZİ DİRENİŞİ”, “İşçi, köylü eylemleri” devletçilik, halkçılık, milliyetçilik, devrimcilik, laiklik yoktur… O Altı Oku da yeniden yorumlamaya, yozlaştırmaya hazırlanmaktadır… Tabii gücü yeterse…

O, AKP’nin YENİ TÜRKİYESİNİN YENİ MUHALEFETİDİR…

Dersimli Kemal, Atatürk’ün partisine, Atatürk’e “Kefere Kemal” diyen imamları alarak yeni bir çığır açtığını sanıyor…

Ama yanılıyor…

Hem de çok yanılıyor…

Onun saltanatı 2015 seçimlerine kadardır. Seçimlerde halktan gerekli dersini alacak, pılını pırtısını toplayıp gidecektir…

Hem ağababası AKP hem de F-CHP için zaman daralmaktadır…

GÜNEŞ, YÜCE DAĞLARIN ARKASINDA, NAZIMIN DEYİŞİ İLE  “HALKIN, BİR ŞAFAK VAKTİ KARANLIĞIN KENARINDAN, AĞIR ELLERİNİ TOPRAĞA BASIP DOĞRULMASINI BEKLEMEKTEDİR…

O günler çok uzak değildir…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir