ABD-AFRİKA ZİRVESİ

* - washington 1212917 640


Başkan Obama, Washington’da  Çin’in Afrika kıtasındaki nüfuzunu kırmak ve işbirliğini yeniden güçlendirmek için 50 Afrikalı devlet ve hükümet başkanının katılımıyla ABD- Afrika Zirvesi düzenliyor.
Başkan,”ABD Afrika’da ticaret ve yatırımlara ilgisini artırmayı ve Afrika’nın güvenliği, demokratik kalkınması ve halkına  olan bağlılığını geliştireceğini düşünüyor” diyor.

*
Zirve “gelecek nesillere yatırım” temasında gerçekleştiriliyor.
ABD’nin yatırımlarını arttırılması halinde Afrika için “kazan-kazan”sonucunun yaratılması,
2007’de Almanya’da kurulan, Afrika ordularına keşif uçuşları ve istihbarat paylaşımı gibi konularda destek veren Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) desteklenmesi,
Afrika’nın terörizm gibi uluslararası tehditlerle  mücadele kapasitesinin  geliştirilmesi,
Gelecek nesil Afrikalı liderlerin  yetiştirilmesi ve mevcut demokratik kurumların desteklemesi konuları Zirve’nin diğer başlıklarını oluşturuyor.

*

Afrika; emperyalizm ve yerli işbirlikçilerinin pençesinde daima sefalet,açlık,kuraklık, salgın hastalıklar,savaşlar ve katliamlar yaşamıştır.
O yüzden ekonomik ve sosyal durumu içler acısıdır.
Afrika’da bir yanda sefalet, açlık, salgın hastalıklara bir nebze şifa için uluslararası yardım kuruluşları,sivil toplum örgütleri,misyoner gruplar, bir yanda da sömürgeciliğin sürmesini teminen gerektiğinde savaş ve katliamlara yol vermek üzere istihbarat  örgütleri kol geziyor…
 
*
2012’de Başkan Obama, Kuzey Afrika’nın Arap Baharı’yla demokratik kurumların inşasının güçlendirilmesi ve ekonominin batıya hızla entegrasyonu projesinin yürütüldüğü bir sırada ABD’nin “Yeni Afrika Stratejisi”ni açıklamıştı.
Afrika stratejisi, Çin’in 2009’dan itibaren zengin petrol ve maden rezervlerine sahip Afrika’nın en büyük ticari ortak haline gelmesine ABD’nin karşı hamlesi olarak yorumlanmıştı.
*
Çin modernizasyona tabi tuttuğu sosyalizmini küresel güç yapmak hedefindedir.
Dünya ekonomisinde istikrarın olabilmesi ve finans piyasalarında risklerin azaltılması, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası yönetiminde reform yapılmasını,
Reformun ardından dünya ekonomisinde bankaların yapılandırılması, finansal mimarinin reforme edilmesi,piyasalara işlerlik kazandırılması, yeni bir döviz rezervinin oluşturulmasında etkinleşmeyi istiyor.

*
Öte yanda,mesela kıtanın Avrupa ile asırlık bağlarını gölgede bırakarak bir kaç yıl içinde Afrika’nın en önemli ticaret ortağı haline gelmiştir.
Çin-Afrika ticareti 1965’de  250 milyon dolardan, 2013’de 200 milyar doları aşmış  ve Çin, Afrika’nın birinci büyük ticaret ortağı olmuştur.

*
Yakın gelecekte dünyanın en büyük ekonomisi durumuna ulaşması beklenen Çin’in, Afrika yatırım stratejisi bilhassa madencilik ve petrol sektörlerinde yaptığı doğrudan sermaye yatırımlarıyla başlamıştır.
Şimdilerde ticaretin bileşenlerinin hızla değişmesi paralelinde Çin’den Afrika’ya yüksek teknoloji ürünü makine, telekom cihazları, elektrik-elektronik ürünler ve otomobil ihracatı  hızla artıyor.
Çin, Afrika İşbirliği Forumu çerçevesinde insan hakları ve ulusal haklar konusunda ülkelere kalkınma desteği veriyor ve altyapı yatırımları ile ekonomik rekabette öncelik alıyor.
Bu yatırımlarla zengin stratejik önemde yer altı kaynakları ekonomisinde Afrika’nın en büyük ticari ortağı olmak yanında hammadde gereksiniminin sürekliliğini sağlıyor.
Yatırımlarda bulunduğu ülkelere vatandaşlarını taşıyor, koloniler kuruyor, Çince öğrenimini teşvikle kültürel bağlarını geliştiriyor.
Üstelik hammadde kaynaklarıyla ürettiklerinin pek çoğunu da ABD pazarlarına satıyor, karşılığında sağladığı ekonomiyle yeniden Afrika’ya yatırım yapıyor.
Bu yıldırıcı sirkülasyonla ekonomik etkinliğini durmaksızın pekiştiriyor…

*
Yine de kolay olmuyor!
Mesela, Çin’in ulusal petrol şirketi, China National Petroleum Corp. Sudan’da zengin petrol kaynaklarında işletici ve Hartum’da petrol rafinerisi ortağıdır.
Bir süre önce plebisit ile Sudan ve Güney Sudan olmak üzere ikiye ayrılınca Güney Sudan hükümetinin desteklediği silahlı gruplar Çin’in işlettiği petrol sahalarına silahlı eylemler düzenlemiş,

Çin’in petrol üretimine sekte vurmuşlardı ki;

Sonradan silahlı grupların Eritre ve Çad’ta ABD’nin AFRICOM komutanlığınca eğitildiği anlaşılmıştı…
Ya da Kongo! Trilyonlarca dolar değerinde çok zengin maden kaynakları üzerindedir,ne ki ABD’nin AFRICOM komutanlığı desteğinde komşusu Ruanda ve zengin petrol kaynaklarını ABD’ye açan Uganda ile giriştiği savaşta sonuç alamamıştır, sorun sürüyor.
Kongo ile dış ticareti 2010’da 6 milyar dolar olan Çin süren sorunlardan zarar görüyor…
*
ABD’nin Afrika Stratejisi, Sahra Çölünün güneyindeki tüm Afrika’yı kapsıyor ve Afrikalının geleceğine atıfla iki bileşenden oluşuyor…
Birincisi; Afrika ülkelerinin siyaseti ve sosyal politikalarında demokratikleşmenin inşası ile küresel güvenlik,istikrar ve büyümenin sağlanmasıdır.
İkincisi; ekonomi, yatırım ve ticaret alanlarında gelişmelerin hızlandırılması ve küresel entegrasyonun sağlanmasıyla Afrikalının küresel refahtan pay almasıdır.
Teminen ABD’nin küresel liderliğinin hükümetlerin karşı-karşıya kaldıkları güvenlik sorunlarında ve iç anlaşmazlıkların çözümünde en temel garanti olduğu iddia ediliyor…

*
Ne ki ABD’nin Afrika’daki liderliği Çin’in kurduğu sağlam ekonomik ortaklık stratejisinin sarsılmasından geçiyor.
Çin’in Afrika’daki ekonomik stratejisini sarsmak için ABD’nin yüzlerce yıldır süren kapitalist sömürüsünün yol açtığı sosyo-ekonomi üzerindeki siyasi yapı, savaşlar,darbeler,istikrarsızlık,iç savaşların derin travmasının  belleklerden silinmesini gerekli kılıyor.
O nedenle,ABD ordusu devrededir,işte 53 Afrika ülkesinde askeri ilişkileri ve askeri operasyonlarını yürüten AFRICOM komutanlığı bu ülkelerde terörle mücadeleyi,istikrarsızlıkları,darbeleri,iç savaşları öne çıkararak durumu ekonomik rekabetin dışına çıkarmanın gayretini gösteriyor…
Afrika insan hakları,özgürlükler ve ulusal haklar bağlamında bir yanda Çin’in doğrudan sermaye yatırımlarına öte yanda ABD’nin tarihi yüz kızartıcı sömürge ilişkisine muhatap oluyor.

*
Washington Zirve’sinde Başkan Obama kararlı bir görünüm sergiliyor!
Afrika’nın fakirlik, çatışma ve hastalık gibi sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen dünyanın en gelişen ekonomisi olduğuna dikkat çekiyor.
Afrika’ya sadece doğal kaynak olarak bakmadıklarını, iyi ortak- eşit ortak -uzun dönem ortağı olmak istediklerini,
Afrikalıların daha fazla Amerikan ürünlerini, Amerikalıların daha fazla Afrikaya ait ürünleri almasını istediğini,
Coca-Cola’nın temiz su, General Electric’in

altyapı geliştirmesini ve Marriott’un otelcilik sektöründe yatırımlar yapacağını söylüyor.

ABD’nin Afrika’ya yatırım ve ihracatı desteklemek için 14 milyar,enerji üretimini artırmak için 12 milyar dolar destekle birlikte Afrika’ya toplam 33 milyar dolarlık bir yatırım taahhüdünde bulunuyor.*
Asya’da hegemonya siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı  sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı gelişiyor.
Avrasya’da Ukrayna’nın Baltık’tan Karadeniz’e,  Hazar’dan Ortadoğu’ya kadar olan bölgedeki rolü ABD-Rusya arasındaki hegemonya dengesini yeniden oluşturuyor.
Afrika üzerinde ABD ve Çin’in rekabeti yarını belirleyen önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.

*
ABD hegemonyası Afrika’da da sarsılırken, tarihte ilk kez Afrika’lı dünyanın ekonomik kaderini elinde tutmak gibi büyük bir koza sahiptir.

Ya tarih boyunca yapıldığı üzere kapitalizmin hedefleri doğrultusunda dönüşecek, ya da  bizzat kendinden hareketle ekonomik ve siyasi işbirliklerinde yeni küresel ekonomiye bağlılığını kesintisiz sürdürecektir.

8.8.2014

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir