KIBRIS; TEMMUZ, AĞUSTOS VE ÇOK SICAK (1)

<p>
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Araya başka şeyler girdi, bu aralar Kıbrıs’ı ihmal ettik..
Kıbrıs her yıl baharı panayır, festival ve seçimle karşılar.
Yıl geçer; yine panayır, yine festival ve yine seçim mevsimi gelir.
Bu yılki muhtar seçimi pusulaları arasına sıkıştırılıverilen anayasa referandumunu tartışamadan “40 ve 50’inci Zafer Yılı” kutlamalarına geldik.
Gölgede tam 50 derece..
Temmuz, 1974’ün 40’ıncı; Ağustos ise 1964 Erenköy’ün 50’inci yılı..
40, 50 mil uzağındaki Kobani, Rojava, IŞİD, Gazze, Filistin, İsrail…
Yahut daha uzaktaki Kırım, Karabağ, Kerkük hiç ilgilendirmez Kıbrıs’ı.
Kıbrıs uzak yaşar, yalnız yaşar, kendini yaşar.
Kıbrıs Türkü kendi kendine yaşar..
1571’de kendine sorulmadan “mecburi iskânla” sürgün edilişinin, 1877’de kendine sorulmadan kiralanışının; 1914’te İngiliz’in tek taraflı gasbının kendine asla sorulmamasının, 1923’de Lozan’da yine kendine danışılmadan terkedilişinin kırgınlığını yaşar..
2’inci Dünya Savaşı’ndan sonra “demokratik batı” dünyasında uygulanan ve “başarıya ulaşan” tek Gerilla Savaşı örneğinin isimsiz kahramanları olduklarının yeterince değerlendirilmemesinin kırıklığını yaşar.
Küskünlüğünü yaşar.
Kırgın, kırık ve küskündür Kıbrıs Türkü..
10 yıl önce bu duygularla %65 oranında Annan Planına “evet” demiştir de..
10 yıl sonra yine aynı %65’le “Anayasa Referandumu”nda neden “hayır” demiştir acaba?
Çünkü Kıbrıs Türkü tarih boyunca, fikrinin sorulmamasına, kendisinin adam yerine konulmamasına “kızgındır”..
Kabak olmadan çiçek açan deryalara haddini bilmeden akansulardan rahatsızdır.
Onun için Anayasa teklifine okkalı bir “hayır” çekmiştir de, ne olacaktır bu koalisyonun hâli?
Geçen yılki milletvekili seçimlerinin doğal sonucu idi CTP-DP koalisyonu.. Halk hem UBP’ye bir uyarı dersi vermiş, hem CTP’ye “yap bakalım söylediklerini de görelim boyunun ölçüsünü” demişti; DP de parsayı toplayıvermişti.
Ama daha bir yıl geçmeden yapılan yerel seçimlerde iktidar ortağı parti ile muhalefet partisinin işbirliği yapmaları, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş şey değildir.
Şimdi ufukta yine gelecek yılki panayır, festival ve Cumhurbaşkanlığı seçimi mevsimi vardır. Muhtemel adayların da arkalarında parti/taban desteğine..
Onun için ben bu süreçte er veya geç bir UBP-DP koalisyonu bekliyorum.
Çünkü ortalık Cumhurbaşkanı adaylarından geçilmemektedir.
Talat, Akıncı, Özersay..
Kim bilir Akansoy, belki Doğuş Derya..
Ve tabii Eroğlu..
Ama ipin inceldiği yer; gelecek yıl KKTC Cumhurbaşkanı’nın mı yoksa Kıbrıs Türk Oluşturucu/Federe devletinin Başkanı’nın mı seçileceği noktasıdır.
Peki, böyle olacağı (veya nasıl olacağı) hiç olmazsa bu sefer Kıbrıs Türkü’ne sorulacak mıdır?
İşaretler ne yazık ki onu göstermiyor..
Yarın.. 15 Temmuz 2014</p>
<p>57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ</p> - thy kibris cyprus

23344
Hüseyin MÜMTAZ

Araya başka şeyler girdi, bu aralar Kıbrıs’ı ihmal ettik..
Kıbrıs her yıl baharı panayır, festival ve seçimle karşılar.
Yıl geçer; yine panayır, yine festival ve yine seçim mevsimi gelir.
Bu yılki muhtar seçimi pusulaları arasına sıkıştırılıverilen anayasa referandumunu tartışamadan “40 ve 50’inci Zafer Yılı” kutlamalarına geldik.
Gölgede tam 50 derece..
Temmuz, 1974’ün 40’ıncı; Ağustos ise 1964 Erenköy’ün 50’inci yılı..
40, 50 mil uzağındaki Kobani, Rojava, IŞİD, Gazze, Filistin, İsrail…
Yahut daha uzaktaki Kırım, Karabağ, Kerkük hiç ilgilendirmez Kıbrıs’ı.
Kıbrıs uzak yaşar, yalnız yaşar, kendini yaşar.
Kıbrıs Türkü kendi kendine yaşar..
1571’de kendine sorulmadan “mecburi iskânla” sürgün edilişinin, 1877’de kendine sorulmadan kiralanışının; 1914’te İngiliz’in tek taraflı gasbının kendine asla sorulmamasının, 1923’de Lozan’da yine kendine danışılmadan terkedilişinin kırgınlığını yaşar..
2’inci Dünya Savaşı’ndan sonra “demokratik batı” dünyasında uygulanan ve “başarıya ulaşan” tek Gerilla Savaşı örneğinin isimsiz kahramanları olduklarının yeterince değerlendirilmemesinin kırıklığını yaşar.
Küskünlüğünü yaşar.
Kırgın, kırık ve küskündür Kıbrıs Türkü..
10 yıl önce bu duygularla %65 oranında Annan Planına “evet” demiştir de..
10 yıl sonra yine aynı %65’le “Anayasa Referandumu”nda neden “hayır” demiştir acaba?
Çünkü Kıbrıs Türkü tarih boyunca, fikrinin sorulmamasına, kendisinin adam yerine konulmamasına “kızgındır”..
Kabak olmadan çiçek açan deryalara haddini bilmeden akansulardan rahatsızdır.
Onun için Anayasa teklifine okkalı bir “hayır” çekmiştir de, ne olacaktır bu koalisyonun hâli?
Geçen yılki milletvekili seçimlerinin doğal sonucu idi CTP-DP koalisyonu.. Halk hem UBP’ye bir uyarı dersi vermiş, hem CTP’ye “yap bakalım söylediklerini de görelim boyunun ölçüsünü” demişti; DP de parsayı toplayıvermişti.
Ama daha bir yıl geçmeden yapılan yerel seçimlerde iktidar ortağı parti ile muhalefet partisinin işbirliği yapmaları, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş şey değildir.
Şimdi ufukta yine gelecek yılki panayır, festival ve Cumhurbaşkanlığı seçimi mevsimi vardır. Muhtemel adayların da arkalarında parti/taban desteğine..
Onun için ben bu süreçte er veya geç bir UBP-DP koalisyonu bekliyorum.
Çünkü ortalık Cumhurbaşkanı adaylarından geçilmemektedir.
Talat, Akıncı, Özersay..
Kim bilir Akansoy, belki Doğuş Derya..
Ve tabii Eroğlu..
Ama ipin inceldiği yer; gelecek yıl KKTC Cumhurbaşkanı’nın mı yoksa Kıbrıs Türk Oluşturucu/Federe devletinin Başkanı’nın mı seçileceği noktasıdır.
Peki, böyle olacağı (veya nasıl olacağı) hiç olmazsa bu sefer Kıbrıs Türkü’ne sorulacak mıdır?
İşaretler ne yazık ki onu göstermiyor..
Yarın.. 15 Temmuz 2014

Okumaya devam et  Barış Suyu Maraş’a da Gelmeli

57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir