BARZANİ’NİN BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU DERKEN

* - barzani 2


Federal Kürdistan Yönetimi lideri Mesut Barzani, BBC televizyonunda “Bağımsızlık Kürdistan halkının doğal hakkıdır. Son gelişmelerin ardından artık şunu saklamayacağız; Kürdistan’ın nihai hedefi bağımsızlıktır.Bağımsızlık referandumuna gideceğiz ve Kürdistan halkının kararına saygı duyacağız” diyor.
Meclis’teki oturumda, “Artık Maliki yönetimi ile dönülmez bir yola, bir çıkmaza girdik ve husumetin içindeyiz” açıklaması yapıyor.
Ve Kürdistan parlamentosuna, bağımsızlık referandumuyla ilgili çalışacak bir komisyonun kurulması için yasa çıkarılması çağrısında bulunuyor.

*
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, Financial Times gazetesine, “Onların adı Kürdistan ve bu kabul edilmeli. Eğer Irak bölünürse ki bu kaçınılmaz görünüyor; onlar bizim kardeşimizdir” diyerek bağımsız Kürdistan’a Türkiye’nin tepkisinin eskisi gibi olumsuz olmayacağı sinyali veriyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise bölgedeki ılımlı güçlerle İsrail arasındaki ittifakın bir parçası olarak bağımsız Kürdistan’ın kurulması gerektiğini söylüyor.

*
Ne ki, mevcut konjoktürde Barzani’nin referandum kararı pek zorlu bir durum yaratıyor,çünkü;

*
Birincisi; Barzani, eğer Kerkük’ü Kürdistan bölgesi içine alan ve böylece ekonomisi kendine yeten bağımsız bir Kürdistan kurguluyorsa,
ABD’nin konfederatif Irak argümanını reddediyor ve Irak, İran, Rusya, Çin  gibi muhaliflere koz veriyor anlamı çıkar.
Bu durumda Kürdistan’ın  tanınması çok zor olur.
Barzani,eğer Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerde askeri varlığını tutarak sadece Kürdistan bölgesinde bağımsızlık ilanını kastediyorsa,
Bu defa da,Kürdistan ekonomisini ayakta tutabilmek için yaşanılan kaosu gerekçe göstecek ve Irak Anayasasını ihlal etmek pahasına Kerkük petrollerinin satışına devam edecektir ki,
Bu durum da Kürdüstan-Irak arasında  sorunlu tartışmalı bölgelerin uluslararası platforma taşınması sonucu oluşacaktır.

*
İkincisi; Uluslararası platform,Ukrayna’dan  yayılan Soğuk Savaş gerginliği yaşanıyor.
ABD Başkanı Obama’nın,” Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir” düşüncesiyle,
Rusya Devlet Başkanı Putin’in “SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi ardından Batı’da bize karşı oluşan hırsın ve tek kutuplu dünyanın sağırlık döneminin sözde değil uygulamada sona ermesi gereklidir” düşüncesi düzleminde;
Rusya,mevcut uluslararası konjonktürde “Bağımsızlık Referandumu-Deklarasyon”larla ilgili süren tartışmalardan hareketle, BM merkezinde  adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü ve bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukuk talep ediyor..

*
Nitekim,Kırım’ın referandum düzenleyerek Rusya’ya bağlanması tartışılıyor.
Kırım parlamentosunun silahlı askerlerce ele geçirildiği,
Mevcut başbakanın istifaya zorlandığı ve yerine S.Aksenov’un getirildiği,
Halbuki Aksenov’un ayrılıkçı partisinin Kırım’da son yapılan seçimlerde oyların sadece yüzde 4’ünü aldığı,
Kırım referandumunun seçenekleri Rusya’ya katılmaktan veya fiilen bağımsız olmaktan ibaret olduğu,statükonun sürdürülmesi halinin bir seçenek olarak sunulmadığı,
Etnik Ruslar’ın Kırım nüfusunun çoğunluğunu oluşturmasına karşın  etnik Ukraynalılar ve Kırım Tatarları birlikte kalan yaklaşık yüzde 40’ı  oluşturdukları,
Ruslar tehdit altında gözükmezken Kırım Tatarları’nın kaygılanmak için  Stalin tarafından 1944 yılında sürgüne gönderilmiş olması  gibi haklı sebeplerinin olduğu tezi ileri sürülüyor.

*
Rusya ise Kosova örneğini veriyor.
Şubat 2008’de Kosova parlamentosu  oybirliğiyle bağımsızlık kararı alınca, Rusya bağımsızlık kararının müzakere edilmiş bir çözüme ulaşıncaya kadar bölgenin BM denetimine bırakılmasını öngören 1999 tarihli antlaşmayı ihlal ettiğini hatırlatıyor.
Rağmen, ABD’nin Kosova Meclisi’nde okunan bağımsızlık bildirgesi ardından Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti’nin tanınmasına dayanak yaptığı, Başkan George Bush uluslararası hukuk yorumu,
“Bağımsızlık bildirgeleri,iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu,uluslararası hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez” beyanını,
Ya da BM Uluslararası Mahkemesinin  2010’da aldığı, “Genel uluslararası hukuk bağımsızlığın ilan edilmesine uygulanabilen yasağa sahip değildir” kararını karşı  koz olarak kullanıyor.

*
Ne ki tartışma Kosova Deklarasyonunun askeri baskı ya da hükümet darbesine dayanmadığı konusunda tıkanıyor.
Bu noktada, ABD Rusya’yı Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmaya yönelik tüm gayretlere son vermeye çağırırken,
Rusya’nın çok tehlikeli bir oyun oynadığı, neticesinde Rusya’nın Kırım Referandumu kararıyla önümüzdeki süreçte;
Kuzey Kafkasya’dan Tataristan’a kadar olan bölgede 21 özerk bölgenin  Rusya’dan kopmasına  neden olabilecek gelişmeleri de beraberinde satın aldığı iddia ediliyor.

*
Doğrusu, dünyada “Bağımsızlık Referandumları ve  Deklarasyonları” konusundaki algıda çifte satandardın oluşturduğu bir karmaşa yaşanıyor.
İspanya,Kosova’nın bağımsızlığını özerk Bask ve Katolonya bölgelerine örnek olmaması nedeniyle tanımıyor.
Yunanistan,bu bağımsızlığın gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasına yol açabileceği,
Slovakya ve Romanya ise kendi içlerindeki azınlıklara emsal teşkil edebileceği düşüncesiyle karşı çıkıyor.
Fakat Rusya, “Kosova’da Arnavutlara tanınan haklar, nedense Kırım’daki Rus, Ukraynalı ve Kırım Tatarlarına tanınmıyor.
Batı uygulamalarının sonuçlarını öngöremeyecek şekilde siyasi öngörü ve ölçme duyusunu kaybetti ve biz geri adım atamayacak eşiğe geldik” noktasındadır.
Uluslararası hukukta oluşan çifte standarda işaretle, uluslararası hukukun üstünlüğünde adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statünün oluşmasını istiyor.

*
Sonuçta Barzani referandumunun gerçekleşmesi halinde uluslararası hukukta işleyen çifte standartların dünyada yaşanan krizlere yeni bir  ivme daha vereceği anlaşılıyor.
Referandumun Suriye,Türkiye ve İran Kürtlerine nasıl yansıyacağı ve komplikasyonları da aşağı yukarı bellidir…

*

BM’in “Genel uluslararası hukuk bağımsızlığın ilan edilmesine uygulanabilen yasağa sahip değildir” kararı,
Uluslararası hukukta çifte standartlar yaşandıkça,
Bağımsızlık taleplerini bastırmak için kullanılan yöntemler ile geçici bir çözümle üniter devlet yapıları korunsa dahi,
Dünyada egemen bir ülkenin sahibi ve ulusal kimliklerini muhafaza eden insanların yaşadığı bir bölgeye yetki devredilmesinin paradoksallığı,
Yetki devredilen birimin merkezden kopmasına, bağımsızlık ümitlerinin canlanmasına, zamanla  zımnen ya da alenen bağımsızlık tehdidi ile daha fazla yetki talebinde bulunulmasına yol açıyor…
Ne güvenlik, ne gönenç kalmıyor.
6.7.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir