Cepteki delik büyüyor…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

AK Parti iktidar olmadan ve iktidara geldikten sonra, refah düzeyi yüksek, kaliteli bir yaşam sürebilecek bir toplumdan söz ediyordu. Başbakan Erdoğan da, kadrosu da “Çalışanımızı, emekli, dul ve yetimlerimizi enflasyon altında ezdirmeyeceğiz” diyorlardı. Kişi başına düşen geliri de artırıp, Avrupa’yı yakalayacak bir Türkiye’den söz ediliyordu.

 

Bugün gelinen noktaya baktığımızda, pahalılığın tavan yaptığını, enflasyonun çift haneli rakamlara çıktığını, piyasalardaki başıboşluğun önlenemediğini görüyoruz. Üstelik Hükümet olanlar kişi başı Milli gelirin arttığını ifade ediyorlar. Bunlar, çalışana, emekliye, dul ve yetime yansımadıktan sonra bir anlamı olabilir mi? Çarşı-pazarda satılan mallar el yakıyor, et, süt ve yan ürünleri fiyatları ikiye katlanıyor, dünyanın en pahalı akaryakıtını tüketiyoruz, hala “pahalılık yok” deniliyorsa bu halkı yanıltma olur. Hala bizi yönetenler ortaya çıkıp “Enflasyon iniyor” diyorsa inandırıcılıkları kalmaz.

 

Ne pahalılık önlenmiş, ne enflasyon aşağılara inmiştir. Bu da, çalışanın, emekli, dul ve yetimin cebindeki deliği daha da büyütmüştür. Gelişmiş ve gelişmekte olan 57 ülke dikkate alındığında Türkiye’nin enflasyon liginde Ukrayna ve Mısır’ın ardından üçüncü sırada olduğunu görüyoruz. Çarşı-Pazar market raflarına göre % 20’yi aşan enflasyonla da birinci sırada yer alıyor.

 

Daha önce çok yazıldı, çok uyarıldı, bugün yineleyelim. TUİK, enflasyon hesabı yaparken, tüketimi az olan ya da hiç olmayan malları taban alıyor. Hâlbuki et, süt, sebze, meyve ve halkın sıkça tükettiği ürünler enflsayon hesabı içine alınmıyor. Bu nedenle de piyasalardaki fiyat artışları TUİK’in açıkladığı rakamların dışında bırakılıyor.

 

TUİK’in açıkladığı son enflasyon rakamı % 9,16 olarak görülüyor. Hâlbuki çarşı-Pazar, market fiyatları bunun % 20’lerin üzerine çıktığını gösteriyor. Özetleyecek olursak, enflasyonun % 20 olduğunu söyleyebiliriz. 15 Haziran’da 1,30 Liraya satılan biber, şimdi 3 lira, kayısı, kiraz, armut, erik gibi meyvelerin fiyatı 8-12 lira arasında değişiyor. Taze fasulye, kabak, domates gibi sebzelerin fiyatı da dikkat ediniz ikiye katlanmış durumda. Et, süt ve yan ürünlerindeki artışın tüketiciyi nasıl zorladığını söylemeye gerek var mı?

 

Bütün bunlar şunu gösteriyor: Bizi yönetenler piyasayı kontrol edemiyor, pahalılığı önleyemiyor ve enflasyon artışının önüne set çekemiyorlar. O halde yapılması gereken, verilen sözlerin yerine getirilmesi olmalıdır. Verilen sözler içinde çalışanın, emeklinin, dul ve yetimin enflasyona ezdirilmemesi geliyor. Adı geçen kesim, geçinme sıkıntısı içinde bulunuyor. Bu konuda şikâyetler, yakınmalar da giderek artıyor. Geçim sıkıntısının piyasalara yansıması ve özellikle de araba, beyaz eşya gibi ihtiyaçların satışında durgunluk yaşandığını görüyoruz. Geçen yılki oranlara göre araba ve beyaz eşyada % 25 oranında bir gerilik görünüyor. Biz, önümüzdeki rakamlara, gerçeklere bakarız. Söylenenler, çalışana, emekliye, dul ve yetime yansımadıktan sonra hiçbir şey ifade etmez.

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) bir araştırma yaptırdı. Bu araştırmaya göre, üretici fiyatı ile hal, Pazar ve market fiyatları arasında adeta bir uçurum var. Bu farkın bazı mallarda % 500’lere kadar yansıdığına dikkat çekiliyor. Örneğin, tarlada 20 kuruş olan maydanoz, tere ve benzeri sebzeler pazarda ve marketlerde 1-1,5 lira arasında satılıyor. Diğer meyve ve sebzelerde de oran ve fark değişmiyor. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da olan maalesef tüketiciye oluyor. Bu da sanıyoruz bizi yönetenlerin piyasaları denetleyememesinden kaynaklanıyor.

 

Bir önemli konu da şu:

 

Ürünlerdeki pahalılık, hileli üretimi de körüklüyor. Piyasalarda yapılan son denetimlerde yine hileli gıdalara rastlandı. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hileli gıda üreten firmaları açıkladı. Demek ki, hala sıkı denetim ve kontrollere, cezalara rağmen halkın sağlığı ile oynayanların önüne geçilemiyor.

 

Mutfaklardaki yangının büyümesi, ceplerdeki deliklerin genişlemesi, buna bağlı geçim zorluğu içine düşenlerin sayısını da artırıyor. Bütün bunlar sıkıntıların artmasına, toplumsal barışın tehdit altına girmesine neden olmaktadır. Ortada gerçek bir pahalılık, önlenemeyen bir enflasyon vardır. Bunu çeşitli yollardan saklamaya, kamuoyunu yanıltmaya da gerek yoktur. Yapılması gerekenler bellidir ve bizi yönetenlerin bu konuda daha ciddi, samimi ve inandırıcı olmasını bekliyoruz.

e.mail: [email protected]

[email protected]

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir