BAŞKAN, ANAYASA VE CHP-MHP’SİZ YENİ TÜRKİYE

Ukrayna'nın Baltık'tan Karadeniz ve Hazar'a kadar bütün bu bölgedeki rolü çerçevesinde, - 1748579
Görünen köy kılavuz istemiyor.
Türkiye’nin,10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı adaylarını ve seçimini belirleyecek yegane unsurun ABD ve İsrail olduğunu görmek üzüntü veriyor.
*
Çünkü Türkiye’nin coğrafyasında

Ukrayna’nın Baltık’tan Karadeniz ve Hazar’a kadar bütün bu bölgedeki rolü çerçevesinde,

Hem ABD, hem Rusya  birbirlerinin Avrasya’daki jeopolitik dengelerini yıkmaya çalışıyor.*
İsrail’in su kaynaklarının bulunduğu Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Gazze’yi işgalinden beri,
İsrail ve Bağımsız Filistin arasında  varlıklarını sürdürememe konusunda karşı-karşıya gelişleri sürüyor.
Golan su kaynakları İsrail-Suriye ihtilafını Suriye’de  iç savaşa dönüştürmüş bulunuyor.

*
Şimdilerde İsrail’in, Suriye’de bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını görmesi,
Sonuçta Suriye ile yapacağı bir barış anlaşmasında, kendisini bir Yahudi Devleti olarak tanıyacak  BAAS partilerini luzumlu kılıyor.
Bir barış anlaşması halinde ne Suriye’nin,ne İsrail’in birbirlerinin iç işlerine karışmamasını teminen,
Suriye’nin İsrail’in azınlığı Filistinlilerden, İsrail’in “Suriye azınlığı” Kürtlerden boşanmasının adımları atılıyor.

*
ABD’nin “Suriye Dostları” adıyla anılan kışkırtıcıları,ne olur-ne olmaz diye Suriye’nin güçlü BAAS partisini dengelemeye çalışıyor.
Bir takım hak ve iddiaları temsil eden Ulusal Koalisyonun yapısını oluşturan ılımlı muhalefete türlü lojistik sağlanıyor.

*
El Nusra, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü gibi aşırı dinci görünümlü kiralık katil çeteler,
Olası bir İsrail-Suriye Barış anlaşmasında Suriye’nin Filistinlilere müdahil olmaması karşılığında,
Rojava’da  PKK yanlısı Demokratik Birlik Partisi gibi Kürt terör gruplarının tasfiyesi için savaşıyor.

*
Arap Milliyetçiliği esasında Suriye,Irak,Filistin, Ürdün’ü birleştirmeyi amaçlayan,
BAAS Suriye’de Beşşar el Esad’la iktidarını koruyor ama Irak’ta ABD’nin sona erdirdirdiği BAAS, işte yeniden canlandırılıyor.
Boşuna mı ABD, yakın zaman önce Suriye’de Beşar Esad’a uyguladığı gibi bu kez Irak’ta Başbakan el Maliki’nin olmayacağı yeni bir hükümet istiyor?

*
IŞİD ABD/İsrail talimatı ve Katar,Suudi Arabistan ve Türkiyeli suponsorların  desteğiyle, güya  Irak ve Suriye’yi kapsayan bir şeriat devleti kurmak,
Esasen BAAS geleneğinden gelen Sünnilere iktidar oluşturmak üzere Irak’dadır.
IŞİD’in birkaç bin militanla, Sünni federal bölge kurulmak istenen yerleri ele geçirmesi, örgütün bu bölgede kalıcı olacağı anlamına gelmiyor,
Ama Irak’ın idari yapısını değiştirebilecek potansiyeller taşıyor.

*
Neden, Türkiye’de hükümet Kürdistan Bölgesi’yle  Bağdat’ı devre dışı bırakan ilişkiler geliştiriyor?
Neden, bu ilişkilere Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki karşılıklı bağımlılığı zayıflatan stratejik bir anlam yüklüyor?
Irak’ta Kürtler ve Sünniler Maliki’yi dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratır, güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme  gider görüntü vermesine rağmen,
Neden, Kürt lider Barzani ülkede yaşananların ardından “Artık Kürt halkının geleceğini tayin etme vakti geldi” diyor?

*
Bu yüzden ABD ve İsrail’in Ortadoğu’nun zorlu coğrafyasında  Sünni-Şii dengesini yeniden biçimlendirmeye -yazdığı,
İran ve Rusya’nın jeopolitiklerinin yıkıma uğramakla tehdit ettiği bu konjonktürde,
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın,CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylıkları üzerinden,
Türkiye’de de  muazzam bir siyaset mühendisliğinin projelendirildiğini görmek gerekiyor.


*
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle,Türkiye’nin önüne yeni bir sivil anayasa yapmak iradesi konuyor.
Ortadoğu’nın değişen sosyolojisi çerçevesinde çıkacak mezhepsel ve etnik kimliklerin ulusal ya da bölgesel çatışmalara  neden olmaması için milliyetçi değil çoğunlukçu, otoriter ve  siyasal islama açık,
Anayasal üst kimliğin “Türk Milleti” değil “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı”nın olduğu,
Cumhuriyetin niteliğinde Atatürk milliyetçiliğine bağlılık ve Atatürk’ün inkilâp ve ilkeleri doğrultusu,devletin bölünmez bütünlüğü ve dilinin Türkçe oluşuyla ilgili bir hükmü içermeyen,
Devlet odaklı değil birey odaklı,yargı ve askeri vesayete değil güçlü parlamenter sistemi çekip çeviren bir başkana, merkezi değil yerinden yönetime dayanan yeni bir anayasa öngörülüyor.
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı bu anlama geliyor.
*
O halde biri, adı Atatürk ilke ve devrimleriyle patentleşen CHP,
Diğeri, adı Alpaslan Türkeş’in Milli Doktrin-Dokuz Işık olarak ortaya koyduğu ülkücülükte patentleşen MHP’nin,
Lider ve yönetici heyetlerinin bu esaslarda yetersizlikleri ve dirençsizliğinden hareketle,
Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu kimliği üzerinden,
Türkiye’de, ziyadesiyle bu iki partiye oy veren, temsil oranı yüzde 16 olan Geleneksel Milliyetçiler,
Marmara ve Ege bölgesi kent merkezlerindeki temsil oranı yüzde 14 olan Tepkili Modernler;
Türkiye önüne konulan yeni Anayasa iradesi doğrultusundaki  vizyona alıştırılıyor.
*
Nitekim, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun vizyonu, Arap dünyasındaki demokrasi taleplerini desteklemenin ilkesel olarak doğru bir tercih olduğu,
Rağmen din,mezhep, ideoloji ve kimlik esaslı değil, insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler esaslı bir dış politikanın icra edilememesi nedeniyle  yalnız kalındığı,
Demokratikleşme, insan hakları ve eşit vatandaşlık olmak üzere temel iç meselelerin halledilmesi halinde Türkiye’nin Ortadoğu’ya anlamlı mesajlar verme ve bölgenin geleceğinde olumlu rol sahibi olacağı iddiasına dayanıyor.
Avrupa Birliği üyeliğinin ısrarı sürdürülüyor.
Ziyadesiyle Geleneksel Milliyetçi ve Tepkili Modern CHP ve MHP’li kitleler, İhsanoğlu’nun vizyonu “Doğu’nun İslamcılığı, Batı’nın Liberalizmi  Konsepti”ne aşina ediliyor.


*
Bu noktada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sosyal demokrat, sosyal liberal, sosyalist ve Atatürkçülük nasıl bir arada olacak, Atatürkçülük dört eğilimden birine mi indirgenecek” eleştirilerine verdiği yanıt hatırlanıyor.
“Atatürkçülüğü belli bir statik çerçeve içinde görmek yanlıştır. Atatürkçülük de temel hedef, çağdaş uygarlıktır.
Dünya geliştikçe çağdaş uygarlık da gelişir.Ayrıca Atatürkçülük sosyal demokrasiyle çatışmaz, çelişmez.
İkisinin de temelinde insan var” diyordu.*

Eh! Sen bu tuhaf rahatlıkla olursan,
Bu kafayla Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedersen,
Partide doğacak karmaşa,
Doğu’nun İslamcılığı, Batı’nın Liberalizmi  Konsepti”nde desteklenen yeni bir partinin oluşmasıyla,
İlk Genel Seçim seni de,CHP’yi ve ortağın MHP’yi de tasfiye eder ki, şaşırmamak gerekir.
Türkiye AKP’ye, HDP’ye ve kurulacak yeni partiye kalır.
*

Cumhurbaşkanlığı seçiminin en güzel yanının Kemal Kılıçdaroğlu ile  Devlet Bahçeli ve şürekalarının içini boşaltığı,
Fakat birinin adının Atatürk Milliyetçiliği, diğerinin Türk Milliyetçiliğini çağrıştırmaktan başka işlevi  kalmayan,
CHP ve MHP’nin tasfiye edilmesinin Türk Milleti için yeni bir umud olup-olmadığı düşünülmelidir.
 
*
Bu umud,Kemalist ve Türk Milliyetçilerinin sokaklardan yeniden filizlenip, boy atmalarına ve Türkiye’nin makus talihine el koyabilmelerinin vesilesi olabilir.
Yoksa,siz hâlâ yCHP ve MHP’den umudlu muydunuz? 
 
4.7.2014

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir