NECDET BULUZ
IŞİD ile Türkiye’nin bir ilişkisi var mı? İddialara bakılırsa sıkı bağlarının olduğu söyleniyor. Suriye’de Esad karşıtlarına destek veren Türkiye’nin bu kanalla IŞID ile de ilişkiye girdiği, Amerika’nın uyarısı ile IŞİD’ı terörist grup listesine almaya mecbur kaldığı söyleniyor. Sünni bir grup olan ve Şii’lere karşı acımazsızca vahşice cinayetlere imza atan IŞİD’ın, Türkiye’den de birçok savaşçıyı kadrosuna kattığı biliniyor. Dünyanın her tarafından toplama kadro ile bölgede Sünni bir devlet kurmak için savaşan bu grubun halen Türkiye için çok tehlikeli olduğuna da dikkat çekiliyor.
Her ne kadar Başbakan Erdoğan da, Dışişleri Bakanı Davutoğlu da yaptıkları açıklamalarda “Biz, mezhep ayrımcılığının karşısındayız” diyorlarsa da bugüne kadar IŞİD için “Terörist grup” söyleminden kaçındıklarını görüyoruz. IŞİD, çok açık olarak mezhep çatışması yapıyor. Şii’lere karşı insanlık dışı vahşi öldürme, baş kesme, diri diri işkence olayları ile dünya kamuoyuna adeta korku ve endişe saçıyor. Bunların karşısına çıkıp “Nedir bu Müslüman kavgası, kardeş kavgası?” diyen çıkmıyor. Aksine, dış güçlere destek olan İslam ve Arap ülkeleri bile bulunuyor.
IŞİD konusu, öyle görünüyor ki, gelecekte bizim de başımızı hem de fena halde ağrıtacaktır. Eğer, terörist grup, taban bulur, hedeflediği Irak Şam İslam Devleti’ni kurarsa, Suriye sınır çizgisinde bizim de komşumuz olacaktır.
Şimdi, grubun daha fazla taraftar kazanması için yoğun bir faaliyet içine girdiğini görüyoruz. Dünyanın en zengin terörist grubu olarak da gösterilen IŞİD’ın, gelecekte para karşılığı en ağır silahları alıp, birçok elamanı da kadrosuna katabileceğine dikkat çekiliyor. Yapılan hesaplara göre terörist grubun 3 milyar dolara yakın parası bulunuyor. Irak’ta petrol rafinerilerine ve zengin kaynaklara saldırarak, buralardan da gelire ortak olması hedefleniyor.
Bir önemli nokta da, IŞİD teröristlerinin büyük bir bölümünün Amerika ve Avrupa pasaportu taşımalarıdır.
IŞİD, bizi yakından ilgilendirmektedir. Birincisi, Suriye sınırında komşumuz olacak, Türkiye içinde de gelecekte rahatsızlıklara imza atabilecektir. Bu konuda MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın uyarıları da bulunuyor. Oğan, yaptığı açıklamada “IŞİD’ın Türkiye’de uyuyan hücreleri var” diyor. Bu iddia önemlidir ve herkes tarafından da önemsenmelidir. Kaldı ki, IŞİD’ın yaptıklarına destek veren, uygun bulan vatandaşlarımızın olduğunu da gözlerden uzak tutmamalıyız.
Şimdi gelelim Sinan Oğan’ın tespitlerine ve uyarılarına. Daha önce Musul Konsolosluğumuz konusunda IŞİD baskının olabileceği konusunda uyarıda bulunan ve bu uyarısı dikkate alınmayan Oğan, şimdi yeni bir iddia ve uyarı ile Hükümet olanları ve kamuoyunu uyarıyor. “Türkiye’de IŞİD’ın uyuyan hücreleri var. Yani adam berberdir, bakkaldır, kasaptır, bir mesajla canlı bombaya dönüşebilir. “diyor ve şöyle diyor:
“ IŞİD’ın Musul Konsolosluğunun basılacağını olaydan 15 saat önce yaptım. Sonuç ortada. Şimdi, IŞİD’ın Türkiye’de de var olduğunu duyurmak istiyorum. Kafa kesen, toplu katliam yapan IŞİD’ın İstanbul Laleli’de irtibat bürosunun olduğunu ısrarla yineliyorum. Ara istasyon ise Bağcılar ve Güngören’dir. Avrupa’dan gelen IŞİD teröristleri İstanbul’da karşılanıyor. Güngören ve Bağcılar gibi yakın ama gözden uzak yerler ara istasyon. Ana irtibat bürosu Laleli’deydi, tabii ki bu saatte kalmaz. Türkiye’de IŞİD militanı hakkında tam bir bilgim yok. Ancak,bizim insanımızın da bu örgütün içinde olduğunu söyleyebilirim.”
Bu noktada, IŞİD gibi acımasız bir grubun, özellikle Kerkük civarında Türkmen Köylerine yaptığı baskın, toplu katliamlar ve soydaşlarımızın yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalması karşısında bizi yönetenlerin suskunluğu da ayrıca tartışılması gereken bir konu olarak karşımızda duruyor. Bu da, Sünni bir terörist grubun, Şii olan Kerküklü kardeşlerimizin katledilmesini âdete onaylamak anlamına geldiği izlenimi bırakıyor. İşte bu noktada “Mezhep ayrımcılığına ve mezhep çatışmalarının karşıyız” diyenlerin inandırıcılığına gölge düşürmüş oluyor.
Nitekim IŞİD’ın tehlikesine Cumhurbaşkanı Gül de dikkatleri çekmiş ve “Kapımıza dayanan mezhep çatışmalarının ateşi bizi de sarar. Komşudaki yangın, bize de sıçrar” diyerek gelecekteki tehlikeye işaret etmiştir. Biz de tüm bu uyarıların bizi yönetenlerce dikkate alınması gerektiği görüşündeyiz. Çünkü yangın kapımıza dayanmış bulunuyor.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın