Ortada 300 ölü var ama suçlu yok…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Soma Kömür ocaklarında meydana gelen faciada Bakan Taner Yıldız’ın verdiği rakamlara göre 300’ün üzerinde maden işçisi hayatı yitirdi. Yapılan açıklamalarda hiç kimse “Ben suçluyum” demiyor. Bir ihmaller zincirinin neden olduğu bu katliam gibi faciada “ihmal” bile suç unsurudur. İhmallerin neler olduğu bugüne kadar söylendi, yazıldı, çizildi. İnsanlar öldü, yaralandı, aileler perişan, ortada bir enkaz vara ama suçlu ya da suçlular yok.

Soma’da yaşanan bu facia, eğer gelişmiş bir ülkede yaşanmış olsa, neler olurdu? En azından sorumlu olan Bakanlar, bürokratlar istifa eder, ocak sahibi ve diğer sorumlular soruşturma bitinceye kadar gözlerinin yaşına bakılmaksızın tutuklanırlardı. Hiç kimse bir yerlere sığınmasın, hiç kimse timsah gözyaşları dökmesin ortada katliam gibi bir facia, facianın sonunda 300’den fazla ölü var. Yıkılmış aileler, babasız kalmış çocuklar, travma geçiren anne-babalar var. Türkiye’yi, Türk dünyasını yasa boğan görülmemiş bir olay yaşıyoruz.

                                                   İLO SÖZLEŞMESİ VE SONUÇ

                                                     Biz, peşin hükümle hiç kimseyi suçlamak istemiyoruz. Ortaya konulan iddialar, ihmaller, açıklamalar Soma faciasında kimlerin suçlu olduğunu ortaya koyuyor. Bunlar hiç kuşkusuz bundan sonra araştırılacak, raporlar hazırlanacak, suçlu olanlar da ortaya çıkarılacaktır. Temennimiz, bu konuda kafalarda soru işaretleri bırakılmayacak bir çalışmanın yapılmasıdır.

                                                    Örneğin, Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 176 numaralı bir maddesi var. Bu madde “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni içeriyor. Bu sözleşmeyi Türkiye neden imzalamadı? Eğer bu madde imzalanmış olsa, maden işletme sahiplerine ve hükümete önemli sorumluluklar yüklenmiş olacak. Bu sorumluluktan 19 yıldır kaçılmış. 1995 tarihli bu sözleşmeye 26 ülke imza koymuş. Bu sorumluluktan kaçmak demek, faciaya da davetiye çıkarmak demek olmuyor mu?

                                                   Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, üstü kapalı da olsa, Soma ziyareti sonrası Devlet Denetleme Kurulu’nun bu konuda yıllar önce hazırladığı raporu Başbakanlığa gönderdiklerini, raporda gereken önemli hususların ele alındığını söylemedi mi? Peki, raporda “önemli hususlar” neyi içeriyor, nelere dikkat çekiliyor? Bunlar teker teker açıklandı, ihmalleri kimlerin yaptığı açıkça görülmüyor mu? Bu uyarıları dikkate almayan, kural tanımayan, ihmali yapanlar suçlu konumunda değiller mi? Dile kolay ortada 300 kişi katliam gibi faciada ölmüş, ortada suçlu yok.

SOMA’DAKİ İŞ KAZASI DEĞİL

Şu gerçeğin altını kalınca çizelim:

İş kazaları, iş güvenliğinin yetersiz olduğu, meslek bilginin bulunmadığı, ihmalin, ilgisizliğin, suistimalin olduğu işletmelerde olağandır. Ancak, Soma’daki olay bir iş kazası değil, katliam gibi bir faciadır. Eğer iş sağlığı ve iş güvenliği sağlam olsaydı bu facia yaşanır mıydı bunu düşünmek gerekiyor. Yeni teknolojiler, alınan önlemler, ciddi sorumluluklar dünyada iş kazalarını azaltıyor. Eğer biz iş kazalarında insan kaybında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer alıyorsak buraya bir nokta koymak gerekiyor.

Anlamakta zorluk çektiğimiz bir başka konu da Hükümete yakın medyanın Soma Faciasında yaşanan gerçekleri kamuoyundan saklamaya çalışan yayın yapma yarışı içinde olmalarıdır. Neyi kimden saklamaya çalışıyorsunuz? Kime yaranma yarışı içindesiniz? Ortada bir facia, facianın getirdiği 300 ölü var. Bunun üzerini kapatmak mümkün mü? Akan bu gözyaşlarını dindirmek kolay mı? Yaşanan bu katliam gibi facianın hiç mi suçlusu, ya da suçluları yok? Bunların üzerine gitmek, bunları ortaya çıkarmak gerekirken, bazı gerçeklerin saklanmaya çalışılması hiç kuşkusuz yaşanan acılara yeni acılar katıyor.

KADER Mİ, İHMAL Mİ?

Maden kazaları başta olmak üzere, iş kazalarını bir “kader” olarak değerlendirmek ve Başbakan’ın da söylediği gibi “Bunlar olağan şeyler, işin fıtratında var” demek inanın ki acılara acılar katmıştır. Sosyal medyada bile bu konuda seslenenler “Allah’ın takdiri diyorlar. Allah Almanya’daki işçilere torpil mi geçiyor? Onlar neden ölmüyor, takdir yalnız bize mi?” diyorlar. Mısır’da öldürülen Arap Rabia için gözyaşı dökenlerin, Soma’daki faciada ölenler için “kader” diyenler için ne diyelim ki?

                                                  Gelin hep birlikte düşünelim: Soma’daki facia kader mi,yoksa ihmaller zinciri mi?

                                                     Kaldı ki, koruduğumuz, gözyaşı döktüğümüz Arap ülkeleri acılarımızı paylaşmamış, Türk ve Türk Dünyası’nın tuttuğu “yas” ı da es geçmiştir. Acılarımızla, sıkıntılarımızla baş başa kalan yine bizler olduk. “Türk’ten başka Türk’ün dostu yoktur”u Soma faciasında bir kez daha gördük, bir kez daha yaşadık.

İşveren açıklama yapıyor” İhmalimiz yok” diyor. İktidar cephesi “Suçumuz yok” diyor. Peki, ölen bu 300 kişi mi suçluydu? Yorum sizin.

e.mail: [email protected]

[email protected]

 

 

                                                    

                                        


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir