“Çizmelerimi çıkarayım mı,sedye kirlenmesin…”

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Soma’da meydana gelen maden faciasının yankıları sürüyor, daha da sürecek. Tartışmalar olacak, karşılıklı suçlamalar olacak, her olay gibi Soma faciası da unutulanlar listesine girecek. Bu tür olaylarda yaşanan bazı açılar, bazı olaylar hafızalara kazınıyor, yaşanan olayların adeta simgesi haline geliyor.

Maden faciasından sağ kurtulan bir maden işçisinin gelen ambulansla hastaneye kaldırılışını anımsamayan yoktur sanıyoruz. Sedyeye konulan maden işçisi sağlık görevlilerine “Çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin” diyor. Korku, endişe, heyecan ne varsa yüzünden rahatlıkla okunabiliyor. Bir yandan kurtulduğuna sevinirken,öte yandan sedyenin kirleneceği endişesini aynı anda yaşıyor.

                                               EKMEK PARASI UĞRUNA

                                                   Faciada, en çok konuşulan, insanları en çok duygulandıran bu olay, hiç kuşkusuz bastırılmış bazı duyguların ortaya çıkmasından başka bir şey değildir. Sedyeye konulan maden işçisi, daha önce yaşadıklarını, gördüklerini, dışlanmasını, horlanmasını sedyeye konulurken belki de heyecandan, bilinçaltından yansıtmaya çalışmıştır. Çünkü gittiği her yerde “kömür karası” diye, “maden işçisi” diye ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeye alışmış bu insanların, sedyenin kirlenmemesi için sıkıntısını bir kenara bırakıp “çizmeleri çıkarayım mı, sedye kirlenmesin” demesi kadar normal bir şey olabilir mi?

O kardeşimize biz de “ Bu ülkede en temiz şey senin çizmelerin” dersek yanlış mı söylemiş oluruz?

                                                 Bu insanlar, ekmek parası için ne iş verilirse yapmak zorunda kalan insanlardır. Maden ocaklarındaki tehlike, korku, endişe onlar için hiçbir şey ifade etmiyor. Onlar, üçbeş kuruş daha fazla kazanıp, evini geçindirme, çocuğunu büyütme, okutma çabasında olanlardır.

                                                 İşin tehlikeli olması, insanları zorlaması önemli değil, önemli olan bir iş bulunmasıdır. Nitekim Soma’da faciada yakınlarını yitirenler “Bırakın işin tehlikeli boyutunu, bu işte çalışabilmek için bile torpil gerekiyor” diyorlar. Bunlar da işsizliğin boyutunun ne durumda olduğunu göstermesi açısından önemlidir ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

YAŞANANLAR VE TEPKİLER

Bizim için hafızalara kazanan bir başka olay da, Başbakan Erdoğan’ın Soma’ya yaptığı ziyarette yuhalanması, araçların tekmelenmesi ve halkın tepkisi olmuştur. Nitekim Başbakanın, bu tepkiler üzerine bir markete geçmek zorunda kaldığı ifade ediliyor. Bu görüntüler de uzun süre unutulmayacaktır.

Bununla bağlantılı olarak bir protestocunun yaka paça yere atılması ve Başbakan’ın müşavirlerinden biri ifade edilen kişi tarafından jandarmaların arasında yerde yatan bu protestocunun tekmelenmesi olayı görüntüleri de Soma maden faciasına damgasını vuran olaylardan biridir. Keşke böylesine görüntüleri yaşamamış olsaydık.

                                               Soma’da katliam gibi bir facia yaşanmıştır. Türkiye’deki en büyük maden kazası yaşanmış, yüzlerce kişi hayatını yitirmiştir. Yakınlarını yitirenlerin, olaydan etkilenenlerin bağırması, tepki göstermesi doğaldır. O anki psikolojik durumda ortaya konulan tepkilerin dozu da artabilir. Bunları anlayış ile karşılamak, göğüslemek gerekiyor. Ortada bir can pazarı var, mahşer gibi tablo görüntüsü var, insanlar sağduyudan uzaklaşmış, bunları tepkileri ne olursa olsun kucaklamak, sarmak, sarmalamak gerekiyor. Ocaklara ateş düşmüş, herkes ölüsünün, yaralısının peşinde darmadağın olmuş. Halk perişan, moral sıfır, herkes yaslanacak bir dal arıyor. Yaşanan acılara yürekler dayanmıyor. Yükselen feryatlar insanların nasıl bir ruh hali içinde olduğunu açıkça gösteriyor. gösteriyor. Acılı bu insanlara karşı yaşanan görüntüler ve ortaya çıkan fotoğraflar öylesine mide bulandırıyor ki fazla bir şey yazmak ve söylemek istemiyoruz.

ACILAR PAYLAŞILINCA

Soma maden faciası, Türkiye’yi ve Türk dünyasını birleştirip bütünleştirmiştir. Yaşanan acılar paylaşılmaya çalışılmış, yas ilan edilerek, etkinlikler iptal ve ertelenerek sağduyulu, insani duygularla hareket edilme yolu seçilmiştir. İşin bu tarafına baktığımızda bu yönümüzün güçlülüğünü görmüş olduk. Yaşanan acılar, ülkemizin her köşesinde, Türk dünyasında yaşanmış, paylaşılmış ve herkes adeta yas tutmuştur.

                                                 Burada önemli olan artık, birbirimizi suçlamaktan çok, ortaya çıkan faciaların yinelenmemesi için ortak hareket edip, önlemlerin alınması olmalıdır. Bu faciadan hiç kimse siyasi çıkar elde etmeye çalışmasın. Suçlular ortaya çıkarılsın. Yaralar da en kısa zamanda sarılsın. Artık, insanlarımız böylesine cinayet gibi faciaları yaşamak ve görmek, duymak istemiyor. Siyasilere bu konuda çok daha büyük ve önemli sorumluluklar düştüğü görüşündeyiz.

e.mail: [email protected]

            [email protected]

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir