ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ

Mustafa Kemal Atatürk
 

Freedom House demokratik değişimi destekleyen, dünya çapında özgürlüğün ne durumda olduğunu izleyen ve insan haklarında demokrasiyi savunan bağımsız gözlemci bir kuruluştur.
Yayınladığı, 2014 Dünya Özgürlük Raporu Türkiye’nin dünya sıralamasında 120’ncilikten 134’üncülüğe gerilediğini gösteriyor.
*
“Türkiye hükümeti eylemleri konusunda kamuoyunda yürütülen tartışmaları daraltmak ve hükümetin iddialarına muhalefet eden gazeteci ve medya kuruluşu sahiplerini cezalandırmak için medya üzerindeki ağırlığını orantısız bir şekilde kullanıyor” tesbiti yapıyor.
“Hükümet, özgür bir tartışma ortamını kontrol altına alma yönünde harcadığı çabalarla Türkiye vatandaşlarını daha da yabancılaştırırken,ülkenin istikrarını da tehdit etme potansiyeline sahip olduğunun farkına varmalıdır.Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin AB ile entegrasyonunu ve ABD  ile olan güçlü ittifakını da tehlikeye atabilir” ifadesiyle de uyarıyor.

*
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,”Bu ülkedeki demokratik alt yapıdan kaynaklanan özgürlükleri yaşayan insanlar olarak hepimiz bu raporu eleştirmeliyiz. Raporda Türkiye’ye dönük açık bir şekilde tavır alma ve Türkiye’yi hiç hak etmediği bir kategoride değerlendirme önyargısı var.Türkiye’ye bir algı operasyonu yapılıyor” diye iddia edince de,
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf ağır bir yanıt veriyor, “Rapor,Türkiye’de basın özgürlüğünün son 10 yılda dibe vurduğunu gösteriyor”diyor.

*
Demokrasi bireyi kaynakların izin verdiği ölçüde eşit fırsatlar ve özgürlüklerle gelişen rekabet ortamında üretim ve tüketimde bulunur biçiminde tanımlıyor.
Bu kapsamda “Çağdaş İnsan” bir yanıyla bilge,sonsuz, yaratıcı Tanrı tasavvurunda,mesela İngiliz fizikçi Stephen Hawking’in, “Büyük Tasarım” adlı kitabında verdiği, doğa kanunlarını açıklamak için Tanrı’ya gerek olmadığı mesajı:”Tanrı olabilir ama bilim bir yaratıcı olmadan da evrene açıklık getirebilir” ifadesinin gerekleri doğrultusunda  muazzam bir evren bilgisiyle yetkinleşebileceği ve özgürleşeceği,
Bir yanıyla da Neoliberalizm’in hızlı ve hep daha fazla kâr için  disipliner teknikleri, işlevsel ve esnek mekanizması ve değişim,geçicilik,değişim ardışık karakteri ile gelişmişlikle doğru orantıda bireylerden toplumlara karşılıklı bağımlılıkların geliştiği, devletlerin sosyal yanının tahrip olduğu ve insan karakterinin aşındığı bir süreçte bulunuyor…

*
Fakat, bireye karşı bu yükümlülükleri yerine getirmeyen devletlerin de vatandaşlarının ekonomik ve bireysel özgürlüklerini çiğnediği kabul ediliyor.
Bu yüzden çağdaş ülkeler girdisi çıktısı bilgi olan ve her an değişen dünyada daha çok bilgi üretmek ve kullandırmak üzere şeffaflık,verimlilik ve kaliteyi hedefliyor.
Büyük Atatürk’ün şeriatın karanlığından ve din adamının tasalludundan kurtarıp aklın rehberliğinde aydınlıklara çıkardığı Türkiye’nin de hedefi buydu. üstelik bireyin özgürlüğü konusunda mazlum İslam ülkelerine de bir örnekti.

*
Yazık ki,bugünün Türkiye iktidarı, O’nun “Laiklik prensibinde israr ediyoruz. Çünkü, millî iradenin, insanlığa mal olmuş değerlerin belki de en kutsalı olan ÖZGÜRLÜK ancak lâiklik prensibine bağlanmakla korunabilir” ifadesini,
Lâik Kemalist rejimin iktidara gelmesiyle İslam ve mukaddesatlarına  savaş açıldığı, İslamın devlet ve toplum hayatından silinmeye çalışıldığı temel öğretisine dayanan eğitimleri nedeniyle anlamadı.

*
1600’li yıllardan itibaren doğa bilimlerinin mistik bulanıklıktan sıyrıldığı,bilimin sadece düşünceyle değil,aynı zamanda gözlem ve deneye bağlı yansız, nesnel, evrensel gerçekleri açıklayan kuramsal yapının matematik diliyle ifade edildiği bir zamanda,
Hükümeti oluşturan unsurlar temel argüman olarak  evrensel insani değerlere ulaşmış biricik kişi, İslamın peygamberi Muhammed’i esas aldılar.
İnsanlık peygamberden başlatıldı, bir  dini liderin tebliğ göreviyle kafasındaki Allah,Kuran ve Sünnet’le insanlığı iman ve ahlak ile zenginleştirmeyi,hayatta takip edilecek yolda nasıl hareket edileceğini nazari olarak öğretmesi ve inananların bu yoldan  evrensel insani değerlere ulaştırması öngörüldü.
Üstelik bu hizmetin neticesinde Batı’nın yeniden tanımlanması amacının âlemlere rahmet olacağı inancı sürdürülüyor…
Bir yandan da y

üzyıllık köhne yargıları ve iktidar olmak hırslarından kendi sivil toplum örgütleri, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla islamcı burjuvazi ve sermaye birikimi oluşturdular, devleti ve rejimi paralel bir yapıda yeniden yapılandırdılar.

*
Taassubu,işbu bilim,fikir ve akıl yolundan ayrılmalar oluşturuyor.
Bir kısım meczup,bir kısım muhtaç,bir kısım yandaşla bireyin insanca yaşaması, özgürlükler, toplumun gelişmesi engelleniyor.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu,Freedom House’ın Dünya Özgürlük Raporu’dan rahatsızdır, o bir kısım meczuba, bir kısım muhtaça, bir kısım yandaşa,”Bu ülkedeki demokratik alt yapıdan kaynaklanan özgürlükleri yaşayan insanlar olarak hepimiz bu raporu eleştirmeliyiz” talimatı yolluyor.
*
Sonra o makamda şişe dipli gözlük camları arkasında şeşbeşlerini tavana dikiyor, ayaklarını ileri doğru geriyor, eliyle badem bıyıklarını ütülerken “Hiç kimseyle savaşmadan, hiç kimseyi düşman ilan etmeden, hiçbir sınıra saygısızlık yapmadan, tekrar Saraybosna’yı Şam’a, Bingazi’yi Erzurum’a, Batum’a bağlayacağız. Bizim gücümüzün kaynağı bu. Size şimdi apayrı ülkeler gibi gelebilir -ama, bundan 110 yıl önce Yemen ile Üsküp aynı ülkenin parçalarıydılar ya da Erzurum ile Bingazi! Bunu dediğimizde, bize ‘yeni Osmanlıcı’ diyorlar. Bütün Avrupa’yı birleştirenler, yeni Romacı olmuyor, Orta Doğu coğrafyasını birleştirenler yeni Osmanlıcı oluyor! Geçen yüzyıl bizim için bir parantezdi. Bu parantezi kapatacağız ” diye heyheyleniyor.

*
Bu sırada Feedom House’da ifade ve basın özgürlükleri bölümü direktörü Dr.Karlekar, gazetecilerin “Türkiye analisti kim?”sorusuna verdiği yanıtta,
“Türkiye analisti ne yazık ki isimsiz olmak zorunda çünkü göreceği baskıdan çekiniyor. Çoğu zaman ve birçok ülkede analistlerimizin isimlerini açıkça yazıyoruz ama Türkiye analisti korktuğu için bunu istemiyor “diyor!

9.5.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir