IRAK SEÇİMLERİNİN ARDINDAN

 

325 sandalyeli Irak Parlamentosu’nda temsil edilmek için etnik ve mezhepsel aidiyetle şekillenen ve siyasi süreçte birbirinden net olarak ayrılan 277 koalisyonun katıldığı 30 Nisan Parlamento Seçimleri yapıldı.
Müthiş karmaşada sonuçların alınması ve hükümetin kurulmasının uzun zaman alacağı bildiriliyor,hükümet kurulsa dahi etkinliği konusunda kaygılar bulunuyor…
*
Irak’ın siyasi atmosferinde,Federal Kürt Bölgesi Yönetimi lideri M.Barzani’nin,”Seçimler Irak siyasetinde bir değişim sağlamazsa Kürt yönetimi Bağdat’ın sorunlarından biri olmayacaktır” açıklaması öne çıkıyor.
O yüzden genel seçim güç dengeleri ve merkezi hükümetten alınacak paylar için önemli olsa da, Kürt partilerinin bir bütün olarak merkeze karşı güçlerini sergilemesi bakımından da Kürt bölgesinde yapılan İl Meclisi seçimleri sonuçları çok önem taşıyor.

*
Irak siyaseti  Şii,Sünni ve Kürtlerin ayrışması ardından 2010 seçimlerinde, Iyad Allavi liderliğinde Şiiler ve Sünnilerin 9 partinin ittifakıyla kurduğu Irak Ulusal Hareketi,
Şii grupların Nuri El-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu ve M. El-Sadr ve A.El-Hekim önderliğindeki iki grup halinde Irak Ulusal İttifakı listesiyle seçimlere girilmesiyle yeni bir  yola girmişti.
Ne ki, 2013 İl Meclisi seçimlerinde Şii grupların arasındaki ayrışma diğer gruplara da yansımış, 2014 seçimleri etnik ve mezhepsel kutuplaşma temelinde belirgin ittifakların yerine ulusal bir parti görüntüsü olmaksızın illerde oluşan yerel ittifaklarla yapılmıştır.

*
Kürt Bölgesi Yönetiminin bütçe ve enerji konusunda Federal hükümetle yaşadığı anlaşmazlık,Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) Celal Talabani’nin hissedilen yokluğunda lider sıkıntısı ve aynı seçmenden oy alan Noşirvan Mustafa liderliğinde

Değişim Hareketi’nin Kürt ve Irak iç siyaseti dengeleri üzerinde etkisinin  artmasıyla büyüyen sorunlar,

2013 seçimlerinin ardından hükümetin ancak seçim pazarlıkları  bahanesiyle genel seçimlerin bir gün öncesinde kurulması,
Kürt Yönetim bölgesinin de karmaşık bir süreçten geçmesine,giderek  Barzani liderliğinde Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) en güçlü siyasi ekip haline gelmesine,rağmen genel ayrışma sürecinden etkilenmesine yol açmıştır.
Irak  Federasyonu siyasetinde ortak politika yürüten KDP ve KYB seçimlere Musul,Kerkük gibi Kürt politikası açısından önemli olan illerde ayrı listelerle girmiş, kendi nüfus yoğunluklarının bulunduğu yerde etkili olma çabası, etnik ve mezhepsel grupların ittifaklarını belirleyen unsur olmuştur.
*
Sayımı yapılan sandıklarda  Şii Başbakan Nuri El Maliki’nin Kanun Devleti ittifakının birinci parti çıkacağı anlaşılıyor ve hükümeti  onun kuracağından kuşku duyulmuyor.
Federal Kürt Yönetimi bölgesinde ise  sayılan sandıklarda  KDP’nin oyların yüzde 44’üyle açık ara önde gittiği, KYB’nin yüzde 23 ile ikinci parti olması, Değişim Hareketi’nin yüzde 20, İslami Birlik Partisi’nin yüzde 8 ve Kürdistan İslami Topluluğu’nun yüzde 5 civarında oy alması öngörülüyor.

*
Yaklaşık bu sonuçla BAAS rejiminin devrilmesinden sonra geçen 11 yıl içerisinde Bağdat yönetiminin baskı, abluka ve ambargo ile  Kuzey Irak siyasetini zora sokmak istediğinden şikayetçi olan KDP lideri Barzani’nin,”Kürdistan ile merkezi yönetim arasındaki ilişki konfederalizme doğru gidiyor, bir sonraki adım bağımsız Kürt devleti. Bağımsız Kürt devletinin kuruluşunun yaklaştığından eminim”açıklaması gerçekleşecek midir?

*
Öncelikle Federal Kürt Bölgesi yönetiminin çıkarları açısından girdiği bir takım ekonomik,ticari ilişkilerini ne pahasına geliştirdiğine bakılması gerekiyor.
Kürt bölgesi hükümeti Federal Irak hükümeti ile ters düşmenin,
Ya da Kürtlerin ulusal birliğinin engellenmesi, yıllardır BAAS rejimi altında kimliksiz bırakılmış Rojava halkının iradesinin kırılması,Türkiye’deki Kürtlerin geliştirdiği gücün zayıflatılması temelinde olması halinde bu kez de PKK ile ters düşmenin riskiyle karşı karşıyadır.

*
Ya,  Federal Irak’ın siyasi istikrarını doğrudan doğruya etkileyen dış unsurlar?
Sadece Kerkük’ün kuzeybatısında  Taq Taq sahasında  600 milyon varil petrol rezervinden günlük 120 bin varil,
Duhok’un kuzeyinde Tawke sahasında da 710 milyon varillik rezervden günde 200 bin varil çok kaliteli petrol üretimi projeksiyonunda;

*
Türkiye; Kürt Yönetimi ile petrol konusunda kurduğu ilişkilerini, ağırlıklı olarak Taq Taq sahasında payı 270 milyon varil, Tawke’de 180 milyon varil olan Genel Enerji şirketi ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO)  kurduğu Turkish Energy Company firmasının enerji devi Exxon Mobil ile konsorsiyumu ile yürütüyor.

*
Şu sıralarda Rusya ile Irak jeopolitiğini de kapsayan ilişkilerinde yeniden yapılandıran ABD’nin Hazar Havzası ve Orta Doğu kaynaklarından talebi, o alanda öngördüğü istikrar ve güvenliği sağlamak üzere siyasi,ekonomik,askeri etki gücünü kullanması güvenlik alanında ortağı ve dengeleyici güç olma stratejik işbirliğinde olması gereken Rusya ile arasında  pek çok sorun oluşturmuştur.
Orta Doğu politikası genel olarak süreçlerin gidişatının oluşturulmasına dayanan ABD, bu yüzden bütün durumun değişimini ve elbette Irak genel seçimlerinin
sonuç dinamiklerini de kontrol etmeyi ısrarla sürdürüyor.

*
Rusya ise yakın çevre politikası ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma oluşturma gayretindedir.
Ruslar yeni pazarlara çıkış için Federal Kürt Bölgesi’nden yararlanma hedefiyle, bölgedeki Rus Gazprom ve Lukoil gibi dev petrol şirketleriyle genişlettikleri ekonomik ve kültürel işbirlikleriyle Kürt bölgesi ekonomisini büyütürken, Kürt yönetimlerini de Rusya’ya bağlıyor.

*
Dışarı açılmayı temel alan Çin’in de bölgesel lider olması için bu bölgenin kaynaklarına şiddetle ihtiyacı vardır.
Çin,ABD ve Rusya’dan farklı olarak Orta Doğu’daki süreçlere bu bölge ülkeleriyle genişlettiği işbirlikleriyle katılıyor ve jeopolitik çıkarlarını giderek daha fazla savunuyor.
İran ise bir taraftan Irak’ta etkili rol oynayan Şii ve Kürt partilerinin aradığı dış desteğe yanıt veriyor,bir taraftan da merkezi Irak hükümeti Başbakanı Maliki’ye bölgede tek destek veren ülke olarak stratejik hesaplarını güdüyor.

*
Bütün bunların bileşkesinde,30 Nisan’da  genel seçimini yapan Irak Federal devletinin ve Federal Kürt Bölgesinin geleceğini;
ABD Başkanı B.Obama’nın,”Bizim hedefimiz halkların kendi geleceklerine kendilerinin karar verebilmesinden, insanların bombalar patlamadan, kadınlar ve çocuklar öldürülmeden, kimyasal silahlar kullanılmadan veya şehirler bir despot iktidara tutunmak için açlığa mahkum edilmeden karar verebilmelerinden emin olmaktır. Bunlar bizim değerlerimizi ve ulusal çıkarlarımızı ifade ediyor ve bu ulusal çıkarları vurgulamaya devam edeceğiz” ifadesiyle,
Rusya Devlet Başkanı V.Putin’in, “Dünyada bir takım genel modellere göre yaşayamayan ülkeler ve bölgeler var. Orada toplum farklı ve nihayetinde geleneklerin de farklı olduğunu kabul etmeniz gerekir.ABD  çıkarları için güç kullanarak iradesini kabul eden grupları iktidara getirmek için elinden geleni yapıyor” açıklamasındaki ortalama çıkarların belirleyeceği açıktır.

*
Büyük Atatürk,”Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar” diyor.

7.5.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir