Bu karne Türkiye’ye yakışmıyor…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Washington merkezli Freedom House, her yıl çeşitli konularda raporlar hazırlıyor. Demokrasinin geliştirilmesi adına kampanyalar da düzenleyen kuruluş şimdi de 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu yayınladı. Son 10 yılda basın özgürlüğünün en düşük seviyeye indiği vurgulanan raporda Türkiye ilk kez “özgür olmayan” ülke sınıfına geçti. Türkiye, önceki yıllarda “kısmen özgür” ülke sınıfında yer alıyordu.

Burada hem şu notu da paylaşalım:

Geçen yıl yayınlanan raporda Türkiye 120.sırada yer alırken, bu yıl yayınlanan raporda 134.sırada kendisine yer bulabildi. Avrupa’da basın özgürlüğü yüksek seviyede bulunuyor. Ancak, Avrupa sınıfında Türkiye “özgür olmayan ülke” sınıfına geçirildi. Yayınlanan raporda da bu konu ayrıntıları ile gözler önüne seriliyor.

                                             DÜNYA’DAN KOPAMAYIZ                                            

                                                 Aslında Türkiye, birçok ülkeye örnek olması gereken bir ülkedir. Özellikle Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerde basın özgürlüğü konusunda adı geçen ülkelere ders vermesi gerekir. Freedom House’nun raporunda basın üzerinde en yoğun kısıtlamanın görüldüğü bölge % 97 ile Avrasya gösteriliyor. Bize yakışmayan bu karneyi iyileştirebilmek için gereken önlemlerin alınması gerektiği görüşündeyiz.

Kimsenin iç işlerimize karışmasını istemiyoruz ama dünyadan da kopmamız mümkün değil. Hukuk sistemimiz, insan hakları, demokrasi, basın özgürlüğü her zaman sorgulanıyor, önümüze konuluyor. Avrupa kapılarını zorladığımız bugünlerde Türkiye’nin AB normlarına kavuşması için basın özgürlüğü konusundaki bize yakışmayan karnesini de düzeltmesi gerekmiyor mu?

                                                   Aynı raporda Latin Amerika ve Ortadoğu’da halkın sadece % 2’sinin basının özgür olduğu ülkede yaşadığına da dikkat çekiliyor. Rusya ve Çin ise “baskıcı” olarak değerlendiriliyor.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ SORGULANIYOR

Türkiye’de Twitter ve You Tube’nin ağırlaştırılması, engellenmesi bile dışarıdan büyük tepki ile karşılanmıştı. Bu sitelerin sosyal medyaya olduğu kadar basın ile de yakından ilişkili olduğunu göz önünde bulunduracak olursak, bir yerde bunu da basın özgürlüğünün engellenmesi olarak da değerlendirmek mümkündür.

                                                   Konu basın özgürlüğünden açılmışken, Merkezi ABD’nin New York kentinde bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye’de bazı yayın organlarında yer alan iddialara yönelik bir açıklamada bulunduğuna da değinelim. CPJ’nin iddia edildiği gibi cezaevlerinde sadece 15 gazeteci olduğuna dair bir raporunun olmadığı ortaya kondu. CPJ’nin de böyle bir bildiri yayınlamadığı açıklandı. Örgüt tarafından hazırlanan son raporda Türkiye’de 40 gazetecinin cezaevinde olduğuna yer verildi. CPJ, raporunda olumlu gelişmelerin kaydedilmesini sağlayan unsurlara da değiniyor, özel şirketlerin televizyon ve radyoları yönetme kabiliyetlerinin artmasını da buna bağlıyor.

İŞTEN ÇIKARILAN GAZETECİLER

Zaten gerek Amerika’da gerek Batı’da Türkiye ile ilgili basın özgürlüğü konusunda yazı yazan gazeteciler uzun zamandır ülkemizdeki basın özgürlüğünü sorguluyor. Hiç kuşkusuz böyle yazı, yorum ve değinmeler Türkiye’nin imajını da zedeliyor, bizi ikinci, üçüncü ülke konumuna düşürüyor. Batı basını “Türkiye’deki gazeteciler baskı altında görev yapmaya çalışıyor” diyor. Özellikle Gezi olayları ve sonrasında bu baskının daha da artığına dikkat çekiyorlar. Freedom House’nun raporunda da “Birçok gazete patronu baskı gördüğü için çalışan gazetecilerin çoğunu işten çıkarmak zorunda bırakıldı” deniliyor. Özetle, bu karne bize yakışmıyor.

                                                   Hemen şunu da ekleyelim:

                                                       Amerika’da ve Batı’da gazeteler yönetimleri de etkiliyor. Medyaya yansıyan Türkiye ve sorgulanan basın özgürlüğü yönetimlerce de hazırlanan raporlara ekleniyor. Daha sonra bunlar olumsuz olarak bize yansıtılıyor.

                                                     Basın özgürlüğü konusunda üzerimizdeki bulutların dağıtılması, karnemizin düzeltilmesi için yeni bir çalışma başlatılmalıdır. Bu konuda atılacak her adım, Türkiye’yi bir üst lige taşımada etkili olacaktır. Bizi yönetenlerin basın kuruluşları temsilcileri ile bir araya gelerek bu adımı atamaları gerekiyor. Basın kuruluşlarının da konu ile ilgili çalışmalar yaparak, Hükümet yetkililerine raporlar ve öneriler vermesi ile yaşanan bu sorunların üstesinden gelinebileceğini de düşünüyoruz. Çünkü dış dünyada şu görüş hakimdir: “Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz.” Biz de kendimizi dış dünyadan soyutlayamayacağımıza göre, iki de bir niye “şamar oğlanı” haline gelelim ki.

e.mail: [email protected]

             [email protected]

 

                                            

                                                    


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir