FİLİSTİN DEVLETİ DOĞUYOR

<p>
Filistinliler, Filistin Özerk Yönetiminin Kudüs'ü işgal altında tutan İsrail ile aynı masaya oturmasından endişe duyuyor bu da yönetim krizine yol açıyordu.
Özerk Yönetim ve HAMAS  arasında  görüş ayrılığı ve güvensizlik, Özerk Yönetim Başkanı Mahmut Abbas'ın İsrail'in Gazze şeridinde HAMAS'a açtığı savaşlarda etkisiz kalışı ve 2010'da İsrail ile sürdürülen barış müzakerelerinde, Filistin topraklarının işgal altında olmasına rağmen müzakerelere davam etmek ısrarında olmasından kaynaklanıyordu.
O müzakerelerde  M.Abbas, İsrail'in işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da sürdürdüğü yerleşkelerin inşasını durduramamış ve müzakerelere son verilmişti -ki,İsrail son  barış müzakerelerinde de yerleşke inşasından vazgeçmiyor.
Bu yüzden Abbas, bir kısım Filistinli için milletine ve davasına ihanetle bir arada anılıyor...</p>
<p>*
Bir dolu tartışmadan sonra Filistin Özerk Yönetimi ile Gazze'de iktidarda olan HAMAS aralarındaki sorunları çözmek için görüşmelere başlanmış,
HAMAS ve İslam Cihad'ın beş hafta içinde Filistin  Kurtuşu Örgütüne katılımıyla ulusal barış hükümetinin kurulması üzerinde mutabakata varılmıştır.
Filistin Devlet Başkanlığı, Filistin Ulusal Meclisi'nin oluşturulması gibi anayasal konular altı ay içinde karara bağlanacaktır.
Filistin hukuk ve kanunlarının tesis edilmesi için yapılmış olan ancak ara verilen çalışmalar yeniden başlatılacak, tarafların daha önce Doha ve Kahire'de anlaşmış olduğu konular yeniden uygulamaya konulacaktır.
İsrail ve ABD gelişmelerin ilerleyişini şüpheyle karşılarken, aslında ne oluyor?</p>
<p>*
Ortadoğu'da ABD ve Rusya kutupları arasındaki ülkelerin ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmesi, istikrara ve büyümeye fırsat tanınması süreci,Ukrayna krizine rağmen zorlukla da olsa sürdürülüyor.
Yani merkezde İsrail-Filistin arasında barış, çevresinde Suriye iç savaşının önlenmesi, savaşı radikal boyuta taşıyan İslamcı terörist unsurların yok edilmesi, yeni Suriye'nin kurulması, İran'ın nükleer programının engellenmesi, Sünni-Şii ekseninde yumuşama gibi konular bir şekilde yürüyor.</p>
<p>*
Kısa süre önce Rusya, İsrail'i uluslararası hukuk ve BM kararları hilafına Filistin topraklarında yerleşim alanları kurmakla eleştirmiş ve Kudüs'ün statüsünün sadece Filistin-İsrail barış süreci çerçevesinde ele alınması gerektiğini açıklamış,
Ardından ABD'den  İsrail -Filistin arasında Haziran'da başlatılan ve süresi 29 Nisan'da sona erecek olan doğrudan müzakerelerde, çatışmalara son verecek nihai belgenin hazırlanması ve onaylanması için en az 9 ay daha gerekeceğini açıklaması gelmişti.</p>
<p>*
Bu arada Filistin Özerk Yönetimi İsrail'in söz verdiği üçüncü gurup Filistinli mahkumları serbest bırakma şartını yerine getirmemesinden hareketle, Cenevre Konvansiyonu'nun 14 uluslararası anlaşmasına katılmıştı.
Şimdi,Filistin Özerk Yönetimi BM ve İsviçre'nin onayıyla katıldığı savaş kurallarını belirleyen Cenevre Anlaşması'na göre "düşman toprağını işgal eden bir ülke o bölgede askeri bir yönetim kurarak orayı yönetemez" esasından hareketle Batı Şeria'nın İsrail tarafından müstemleke statüsüne getirilmesine karşı uluslararası hukukî işlemleri başlatmak gücündedir...</p>
<p>*
Yine de, İsrail Başbakanı Netanyahu,Filistin ile barış görüşmeleri için herhangi bir bedel ödemeyeceklerine dikkat çekiyor.
Filistinlilerin Cenevre Konvansiyonu'na dahil olmasına İsrail'in de aynı şekilde cevap vereceğini belirterek bu tarz hareketlerin bir barış anlaşmasının sağlanmasını güçleştireceğini vurguluyor, "Tek taraflı aldıkları her karara karşı aynı şeyle karşılaşacaklar "diyor.
Dışişleri Bakanı J.Kerry, ABD'nin gelinen durumdan dolayı sıkıntısını "Washington'ın barış sürecine ayırabileceği zaman ve enerjinin bir limiti var ve zaman gittikçe daralıyor" ifadesiyle açıklıyor.</p>
<p>*
Bu gelişme paralelinde, Filistin Özerk Yönetimi'nde başta Mahmut Abbas ve bir grup yönetici radikal değişiklerle hem HAMAS,hem de teşkilatta yaşanan tartışmalara son vermeyi planlıyor.
Buna göre Mahmut Abbas, bu ay içinde Filistin Özerk Yönetiminin feshedilmesi için önce, Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Konseyi başkanlığından istifa edecek ve parlamento seçimlerinin tarihinin belirlenmesinin yolunu açacaktır.
Eğer Merkez Konseyi Özerk Yönetimin feshedilmesini kabul ederse, Mahmut Abbas Filistin Cumhurbaşkanı olarak Filistin Devletini ilan edecektir.</p>
Müzakerelerin barış ile sonuçlanması halinde hayata geçecek Filistin Devleti, sanki bir ilizyonla sürecin önüne alınmıştır!*
Bu suretle, Ortadoğu'da ABD ve Rusya kutupları arasındaki ülkelerin ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmesi, istikrara ve büyümeye fırsat tanınması sürecinin İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planın çerçevesinde yapılan müzakerelerin devamı önündeki engeller kaldırılıyor.
Filistin Devletinin ilanı ve ABD-İsrail'in müzakere tekniğini pek beğendiği Mahmut Abbas'ın Filistin Cumhurbaşkanı olmasıyla Filistinliler arasında herhangi bir çatlağın önlenmesi ve Filistin'in homojen bir güç olması,kendi iç dinamiğinde dengeli bir manevra gücü oluşturması ve barış görüşmelerine kaldığı yerden devam etmesi hedefleniyor.
Nasılsa HAMAS ve İslami Cihad örgütlerinin dayandığı Müslüman Kardeşler Örgütü gibi kaynaklar, tüm bölgede tasfiye edilmektedir...</p>
<p>*
Geriye iki sorun kalıyor.
Birincisi, Filistin Devletinin finansmanı sorunudur -ki,ABD ve İsrailli yetkililer, Gazze ve Batı Şeria yönetimlerinin birleşme yolunda ilk adımları attıkları  şeklindeki açıklamalar üzerine söz konusu birleşmenin bölgeye giden ABD yardımının yeniden değerlendirilmesine yol açacağının altını çiziyor.
Bu bir tembihtir.</p>
<p>*
İkincisi,Filistin-İsrail arasındaki barış planının en önemli maddelerinden biri olan Filistinlilerin İsrail'i bir Yahudi Devleti olarak tanımasında önemli bir engel kalkıyor.
II.Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin  Naziler tarafından öldürülmesini tanımayan Filistin Özerk Bölgesi Başkanı Mahmud Abbas, şimdi "Holokost "u insanlığın yakın tarihte karşılaştığı en korkunç suç olarak kabul ediyor.
Bu da barış için umud'tur...</p>
<p>*
Tembih ve umud; İsrail'in 1993 Oslo Anlaşması'ndan önce tutukladıklarından  henüz serbest bırakılmamış 26 Filistinli tutuklunun serbest bırakması, Filistin Devletinin 1967 Altı Gün Savaşı öncesi sınırlarına dönüşü, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşke inşaatlarını durdurması sürecidir.</p>
<p>29.4.2014
</p> - gazze gaza


Filistinliler, Filistin Özerk Yönetiminin Kudüs’ü işgal altında tutan İsrail ile aynı masaya oturmasından endişe duyuyor bu da yönetim krizine yol açıyordu.
Özerk Yönetim ve HAMAS  arasında  görüş ayrılığı ve güvensizlik, Özerk Yönetim Başkanı Mahmut Abbas’ın İsrail’in Gazze şeridinde HAMAS’a açtığı savaşlarda etkisiz kalışı ve 2010’da İsrail ile sürdürülen barış müzakerelerinde, Filistin topraklarının işgal altında olmasına rağmen müzakerelere davam etmek ısrarında olmasından kaynaklanıyordu.
O müzakerelerde  M.Abbas, İsrail’in işgal altında tuttuğu Batı Şeria’da sürdürdüğü yerleşkelerin inşasını durduramamış ve müzakerelere son verilmişti -ki,İsrail son  barış müzakerelerinde de yerleşke inşasından vazgeçmiyor.
Bu yüzden Abbas, bir kısım Filistinli için milletine ve davasına ihanetle bir arada anılıyor…

*
Bir dolu tartışmadan sonra Filistin Özerk Yönetimi ile Gazze’de iktidarda olan HAMAS aralarındaki sorunları çözmek için görüşmelere başlanmış,
HAMAS ve İslam Cihad’ın beş hafta içinde Filistin  Kurtuşu Örgütüne katılımıyla ulusal barış hükümetinin kurulması üzerinde mutabakata varılmıştır.
Filistin Devlet Başkanlığı, Filistin Ulusal Meclisi’nin oluşturulması gibi anayasal konular altı ay içinde karara bağlanacaktır.
Filistin hukuk ve kanunlarının tesis edilmesi için yapılmış olan ancak ara verilen çalışmalar yeniden başlatılacak, tarafların daha önce Doha ve Kahire’de anlaşmış olduğu konular yeniden uygulamaya konulacaktır.
İsrail ve ABD gelişmelerin ilerleyişini şüpheyle karşılarken, aslında ne oluyor?

*
Ortadoğu’da ABD ve Rusya kutupları arasındaki ülkelerin ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmesi, istikrara ve büyümeye fırsat tanınması süreci,Ukrayna krizine rağmen zorlukla da olsa sürdürülüyor.
Yani merkezde İsrail-Filistin arasında barış, çevresinde Suriye iç savaşının önlenmesi, savaşı radikal boyuta taşıyan İslamcı terörist unsurların yok edilmesi, yeni Suriye’nin kurulması, İran’ın nükleer programının engellenmesi, Sünni-Şii ekseninde yumuşama gibi konular bir şekilde yürüyor.

*
Kısa süre önce Rusya, İsrail’i uluslararası hukuk ve BM kararları hilafına Filistin topraklarında yerleşim alanları kurmakla eleştirmiş ve Kudüs’ün statüsünün sadece Filistin-İsrail barış süreci çerçevesinde ele alınması gerektiğini açıklamış,
Ardından ABD’den  İsrail -Filistin arasında Haziran’da başlatılan ve süresi 29 Nisan’da sona erecek olan doğrudan müzakerelerde, çatışmalara son verecek nihai belgenin hazırlanması ve onaylanması için en az 9 ay daha gerekeceğini açıklaması gelmişti.

*
Bu arada Filistin Özerk Yönetimi İsrail’in söz verdiği üçüncü gurup Filistinli mahkumları serbest bırakma şartını yerine getirmemesinden hareketle, Cenevre Konvansiyonu’nun 14 uluslararası anlaşmasına katılmıştı.
Şimdi,Filistin Özerk Yönetimi BM ve İsviçre’nin onayıyla katıldığı savaş kurallarını belirleyen Cenevre Anlaşması’na göre “düşman toprağını işgal eden bir ülke o bölgede askeri bir yönetim kurarak orayı yönetemez” esasından hareketle Batı Şeria’nın İsrail tarafından müstemleke statüsüne getirilmesine karşı uluslararası hukukî işlemleri başlatmak gücündedir…

*
Yine de, İsrail Başbakanı Netanyahu,Filistin ile barış görüşmeleri için herhangi bir bedel ödemeyeceklerine dikkat çekiyor.
Filistinlilerin Cenevre Konvansiyonu’na dahil olmasına İsrail’in de aynı şekilde cevap vereceğini belirterek bu tarz hareketlerin bir barış anlaşmasının sağlanmasını güçleştireceğini vurguluyor, “Tek taraflı aldıkları her karara karşı aynı şeyle karşılaşacaklar “diyor.
Dışişleri Bakanı J.Kerry, ABD’nin gelinen durumdan dolayı sıkıntısını “Washington’ın barış sürecine ayırabileceği zaman ve enerjinin bir limiti var ve zaman gittikçe daralıyor” ifadesiyle açıklıyor.

*
Bu gelişme paralelinde, Filistin Özerk Yönetimi’nde başta Mahmut Abbas ve bir grup yönetici radikal değişiklerle hem HAMAS,hem de teşkilatta yaşanan tartışmalara son vermeyi planlıyor.
Buna göre Mahmut Abbas, bu ay içinde Filistin Özerk Yönetiminin feshedilmesi için önce, Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Konseyi başkanlığından istifa edecek ve parlamento seçimlerinin tarihinin belirlenmesinin yolunu açacaktır.
Eğer Merkez Konseyi Özerk Yönetimin feshedilmesini kabul ederse, Mahmut Abbas Filistin Cumhurbaşkanı olarak Filistin Devletini ilan edecektir.

Müzakerelerin barış ile sonuçlanması halinde hayata geçecek Filistin Devleti, sanki bir ilizyonla sürecin önüne alınmıştır!*
Bu suretle, Ortadoğu’da ABD ve Rusya kutupları arasındaki ülkelerin ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmesi, istikrara ve büyümeye fırsat tanınması sürecinin İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planın çerçevesinde yapılan müzakerelerin devamı önündeki engeller kaldırılıyor.
Filistin Devletinin ilanı ve ABD-İsrail’in müzakere tekniğini pek beğendiği Mahmut Abbas’ın Filistin Cumhurbaşkanı olmasıyla Filistinliler arasında herhangi bir çatlağın önlenmesi ve Filistin’in homojen bir güç olması,kendi iç dinamiğinde dengeli bir manevra gücü oluşturması ve barış görüşmelerine kaldığı yerden devam etmesi hedefleniyor.
Nasılsa HAMAS ve İslami Cihad örgütlerinin dayandığı Müslüman Kardeşler Örgütü gibi kaynaklar, tüm bölgede tasfiye edilmektedir…

*
Geriye iki sorun kalıyor.
Birincisi, Filistin Devletinin finansmanı sorunudur -ki,ABD ve İsrailli yetkililer, Gazze ve Batı Şeria yönetimlerinin birleşme yolunda ilk adımları attıkları  şeklindeki açıklamalar üzerine söz konusu birleşmenin bölgeye giden ABD yardımının yeniden değerlendirilmesine yol açacağının altını çiziyor.
Bu bir tembihtir.

*
İkincisi,Filistin-İsrail arasındaki barış planının en önemli maddelerinden biri olan Filistinlilerin İsrail’i bir Yahudi Devleti olarak tanımasında önemli bir engel kalkıyor.
II.Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin  Naziler tarafından öldürülmesini tanımayan Filistin Özerk Bölgesi Başkanı Mahmud Abbas, şimdi “Holokost “u insanlığın yakın tarihte karşılaştığı en korkunç suç olarak kabul ediyor.
Bu da barış için umud’tur…

*
Tembih ve umud; İsrail’in 1993 Oslo Anlaşması’ndan önce tutukladıklarından  henüz serbest bırakılmamış 26 Filistinli tutuklunun serbest bırakması, Filistin Devletinin 1967 Altı Gün Savaşı öncesi sınırlarına dönüşü, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşke inşaatlarını durdurması sürecidir.

29.4.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir