JEOPOLİTİK DURUM VE TÜRKİYE

Mustafa Kemal Atatürk
 

 

Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD Başkanı Obama’ya Ukrayna’da diplomatik çözüm önermesinin ardından Soğuk Savaş benzeri gerginlik yaşayan iki küresel güç diyalog yolları arıyor.
ABD Paris’te görüşmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Kerry ile Rusya’nın Ukrayna’daki güçlerini silahsızlandırmasını, askeri varlığını azaltmasını ve Kırım’daki Rus askerlerinin üslerine geri çekilmesini  talep ederken,
Rusya, Dışişleri Bakanı Lavrov ile Ukrayna için Rus nufusunun yoğun olduğu ve Rusça konuşulan bölgeler için özerklik önerisinin desteklenmesini talebinde oluyor.
*
İki ülke arasındaki gerginlik Ortadoğu’nun gergin jeopolitik durumuna da yansıyor ve büyük devletler birbiri ardına Ortadoğu’da yeni adımlar atıyor.
Şubat’da ABD Başkanı Obama Ortadoğu’da İsrail ve Türkiye’den birlikte yeni bir jeopolitik denge oluşturmaları için bir barış mesajı iletmesinin ardından,
Başkan’ın Suudi Arabistan ziyaretinde değindiği Arap Birliği,Suriye ve İran konuları ABD’nin Ortadoğu’da oluşmakta olan yeni jeopolitik dengedeki pozisyonuna işaret ediyor.

*
Rusya karmaşık politik, sosyal ve ekonomik değişimlerin yaşandığı bu dönemde, çok yönlü diyalogun önemli bir mekanizması olan Arap Birliği’nin rolüne önem veriyor ve ortaklığını sağlamlaştırarak yeni jeopolitik dengede  güçlenmeyi hedefliyor.
Cenevre II Barış Konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen Suriye Devlet Başkanı Esad, şu anda uluslararası kamuoyundan önemli ölçüde bir meydan okuyuşa muhatap olmuyor.
Esad Haziran’da Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanırken, Rusya’dan aldığı güçlü destekle ilgili “Rusya’nın uluslararası arenada oynadığı önemli rol, çok kutuplu bir Dünya’nın yaratılmasına olanak tanımaktadır. Yine Rusya tarafından uluslararası hukuk ve adaletin korunmasına yönelik olarak aktif bir biçimde yürütmekte olan politika ise bağımsızlığını ve egemenliğini savunan ülkelerin çıkarlarına uygun düşmektedir” diyor…

*
Ortadoğu’da genel durumun değişmekte olduğu bu sırada Türkiye-İsrail ilişkilerinin “Mavi Marmara” olayı ile en alt seviyede yürüyen işlerliği ABD çıkarlarının aleyhine bir seyir izliyor.
Türkiye’nin bu olayda katledilen 9 vatandaşı için talep ettiği tazminat konusunda, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “İsrail ile Türkiye arasında Nisan’da bir tazminat anlaşması imzalanabilir” diyor.
İmzalanan anlaşmanın TBMM tarafından onaylanması ardından diplomatik ilişkilerin hızla normale dönerek karşılıklı olarak büyükelçilerin atanması bekleniyor…

*
ABD bir çok nedenle Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesini istiyor.
Birincisi, bölgedeki İslamcılık düşüncesi ve bu düşüncenin taasubundan gelişen terörün başta İsrail olmak üzere diğer müttefiklerini vurma potansiyelinden rahatsızlık duyuluyor,nitekim Ortadoğu’da İslamcılık ve türevi terörle mücadeleye bir süredir ağırlık verilmiştir;
İşte Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütünün hem iktidarına,hem türlü faaliyetlerine son verilmiş,
Suudi Arabistan terörle mücadelede Müslüman Kardeşler örgütüne baskı uygularken,aşırıcılığın yayılmasının önüne geçmek üzere Suriye politikasını değiştiriyor.
Bilhassa Türkiye islamcı terör ile mücadelesi bakımından,Suriye’de savaşan teröristlerin kendi ülkelerine dönmesiyle büyüyen terör alanının güçlü bir müttefiktir ve İsrail’in Suriye ilişkisinde önemli bir aktördür…
Türkiye’de de  İslamcı Başbakan Erdoğan hızla Gülen Cemaatini tasfiyeye sürüklerken, birlikte tüketiliyorlar…

*
İkincisi, İsrail bölgede Tataristan, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi ülkelerle dostluk ilişkisini geliştirirken, Türkiye’nin bu ülkelerle kültürel yakınlığından yararlanmaya ve desteğine ihtiyaç bulunuyor.

*
Üçüncüsü, İran’ın BM Güvenlik Konseyi 5 daimi üyesi ve Almanya ile yürüttüğü nükleer anlaşma çerçevesinde bölgedeki gücünü eşi benzeri görülmemiş bir biçimde artırmasının sonuçlarıyla ilgilidir.
Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi değişen bölgesel düzende aralarındaki görüş farklılıklarının üstesinden gelmek,bu suretle bölgenin siyasi görünümünü yeniden yapılandırmak, Konsey’in yapısını güçlendirerek İran’ın gücünü dengeleyebilmenin gayretindedir, halbuki İran’ın bölgede artan gücü ve aykırı dış politikaları, Körfez ülkelerinin arasına siyasi açıdan mesafe koyuyor.
Nitekim Körfez ülkeleri İşbirliği Konseyi’nde Suudi Arabistan ABD – İran yakınlaşması yüzünden kendisini hem tehdit altında hem de ihanete uğramış hissediyor ve İran’a karşı dolaylı savaşları yoğunlaştırıyor.
Katar kendisini önemli bir bölgesel ve uluslararası oyuncu kabul ediyor,BAE bir taraftan Suudilere, bir taraftan İran’a meylediyor_ derken, görüş farklılıkları önlenemiyor.
Bu durumda Türkiye’nin Körfez ülkeleri için hem İran’ın gücünü dengeleyebilecek, hem de İran ile ekonomik ve siyasi bağlarını da koruyabilecek bir unsur olarak önemi ortaya çıkıyor.

*
ABD ve Rusya arasındaki gerginlik Ortadoğu’nun gergin jeopolitik durumuna yansır  ve büyük devletler birbiri ardına Ortadoğu’da yeni adımlar atarken,
Avrupa Birliği içerisinde de birliği çöküşe sürükleyen güçlü mali ve ekonomik dengesizliklerin oluştuğu ve büyüdüğü bir dönem yaşanıyor.
Gelecekteki mücadeleler için NATO üyesi Türkiye’nin  İsrail ile işbirliği gerekiyor!

*

Büyük Atatürk, “Türkiye’nin güvenliğini gaye tutan, hiçbir milletin aleyhinde olmayan bir barış istikameti bizim daima prensibimiz olacaktır” diyor…

3.4.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir