ÇIKMAZ SOKAK

ÇIKMAZ SOKAK - images1
images1

ÇIKMAZ SOKAK

HÜSEYİN MÜMTAZ

Bu Mart’ın 25’i ile uğraşırken, bütün yılların Mart 25’lerini unuttuk.

                “Komşularla sıfır sorun” ya, Yunanistan Bağımsızlık gününü neredeyse es geçiyorduk, “Yaşam Koçum” hatırlattı.

Kitaplar diyor ki;

“Yunan Bağımsızlık Savaşı, 15’inci yüzyıldan beri Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı olan Yunanların 1821 yılında Yunan İsyanı ile Osmanlı egemenliğine karşı ayaklanmalarıyla başlamış; 1832 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsız bir ülke olarak tanınmasıyla sonuçlanmış bağımsızlık sürecidir.

Bağımsızlık süreci Mora Yarımadasının güneyindeki Mani burnunda yaşayan Yunanların 17 Mart 1821’de Osmanlılara karşı ayaklanarak 23 Eylül’de Tripoliçe’yi ele geçirmeleriyle başladı. Şehrin düşmesiyle Türk ve Yahudi sakinlerin öldürüldüğü Tripoliçe Katliamı patlak verdi. Ayaklanmada Osmanlı Devleti’nden bağımsızlık isteyen Yunan aydınlarının kurduğu Filiki Eterya Derneği de rol oynadı. Uzun bir süre kanlı mücadelelerle devam eden ayaklanma, 1829 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Yunanlar lehine müdahale ederek Navarin Deniz Muharebesi’nde Osmanlı Devleti’ni büyük bir yenilgiye uğratmaları sonucu Yunanların lehine dönüştü. Osmanlılar 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nı kaybederek 1829 yılında Rusya’yla imzaladıkları Edirne Antlaşması’yla Yunanistan’ın bağımsızlığını kabul ettiler. Daha sonra Temmuz 1832’de Yunanlar adına müdahale etmiş olan Avrupa’nın 3 büyük gücü, imzaladıkları İstanbul Antlaşması ile bağımsız Yunanistan’ın sınırlarını ve statüsünü garanti altına almışlardır. Böylece Yunanlar, Osmanlı idaresi altında bağımsızlık kazanan ilk millet olmuştur. Yunan bağımsızlığının yıldönümü olan 25 Mart 1821 Yunanistan’da ulusal tatil günüdür. Bu tarih özellikle Meryem’e İsa’nın doğacağı vahyinin verilme günü olan Müjde ile aynı güne denk getirilmiştir”.

Ya işte Osmanlı tarihinin böyle zamanları da varmış, demek her yüzyıl “Muhteşem Yüzyıl” değilmiş.

Konuya Yunanlılar lehine müdahil olan devletlere bakar mısınız?

İngiltere, Fransa, Rusya..

Şimdi de Kıbrıs konu olunca durum sanki pek mi farklı?

Okumaya devam et  Adı anılmayan Türk katliamları

Peki Navarin’i kaçımız hatırlıyor?

Karadeniz yanarken “Barbaros Görev Gücü”, Afrika sahillerine “insani yardım malzemesi” götürüyor.

Hava sahası ihlali yapan Yunan jetlerini seyrediyoruz ama kanadı kırık Suriye jetini düşürüveriyoruz.

“Angajman kuralları” Avrupa’ya çalışmıyor anlaşılan.

Ya Caber Kalesi, “sınır dışındaki” tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi?

Elbette “o bayrak” inmez ama peki “sınır içindeki” İstanbul ve Diyarbakır “Newroz”larında hiç çekilmeyen, ortalıkta görünmeyen bayrak hangisiydi?

Bir önceki yazımızda İtalya’dan ayrılmak isteyen Venedik’in, Kıbrıs’ta hak iddia edebileceğini yazmıştık.

Bir dost, “Vallahi Venedik ayrılırsa, isteyebilir… :-)” yorumunu yapmış.

Fakat Venedik’in ayrılamaması; Kıbrıs’ı 1571’de Rumlardan almadığımız gerçeğini ortadan kaldırmaz.

1800’lerin Mora’yı koparan batılılarının, 2014’lerde Kıbrıs’a bulaşıyor olması gerçeğini de örtmez.

Bakın Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis bile yeni başlatılan çapraz ziyaretler düzeninden istifade ile, BM’nin 1984 tarihli 550 sayılı kararına atıfla  “Mağusa, hatta Maraş ifadesi illa sadece kapalı kente atıf yapmaz” diyor.

Astarını da verelim mi?

Muhterem, bir hafta önce de “Türkiye ile AB sürecinde hiçbir başlık bedava açılmaz” demişti.

Fiyatı ne?

Dışarısı böyleyken KKTC’de içeride de durum hiç iç açıcı değil.

“KOP’çu Topçu” Sertoğlu da “İttifak”ın Lefkoşa Belediye Başkan adayı imiş.

Besim Tibuk da, Türkiye’deki bir hükümlü dostuna; “Gel buraya sana Girne’de denize nazır villa tahsis edelim” demiş?

Girne Tibuk’un babasının malı mıymış?

Girne’yi Besim Tibuk’a kim vermiş?

Kaça satmış?

Lapta’dan Girne’ye bütün sahili yıllar önce veren vermiş de Tibuk tek bir çivi mi çakmış?

İşte böyle dostlar..

Zor zamanlardan geçiyoruz..

Böyle zamanlarda otlar böceklerden bahsetmek topu, taca atmaktır.

Sürece “katkı” yahut “taş koymak”tan çok torunların yüzüne bakacak yüzümüz olur..

25 Mart 2014

Okumaya devam et  Tripoliçe’yi biliyor muyuz?

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir