Peki,bu telaş niye?…

NECDET BULUZ - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

NECDET BULUZ

 

Öyle görünüyor ki, ortaya çıkan bu ses kayıtları bundan sonra da servis edilerek sürecek. Yapılan açıklamalarda daha birçok konuda ses ve görüntü kayıtlarının var olduğu, seçimlere az kala bunların da ortaya çıkacağı iddia ediliyor. Daha önce konu ile ilgili yazdığımız bir yazıda “Turpun büyüğü heybede mi?” demiş, bunun devamının gelebileceğine değinmiştik.

Şimdi, gelelim, ard arda gelen ses kayıtlarının gerçek mi, yoksa sahte mi olduğuna. Yapılan tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve yandaşları “sahte, düzmece”diyor. Karşıtları ise “Gerçek, montaj değil” diye itiraz ediyorlar. Ancak, akla takılan bazı sorular var ki, gerçekleri neredeyse gölgeliyor. Bugünkü yazımızda kısaca bunlara değineceğiz.

                                             DOĞRUYU BULABİLMEK

                                                Müthiş bir karşı kampanya başlatıldı. Ortaya çıkan ses kayıtlarının “yalan, gerçek olmadığı” çabasını, telaş ve panik içinde yaymaya başladılar. Söylenenler,yazılan ve çizilenlerin de kısa zamanda yalan olduğu,gerçekleri yansıtmadığı görüldü. Bunları da şu şekilde sıralayabiliriz:

                                                  1.- Telefon konuşmasının yapıldığı saatte Başbakan’ın başka yerde olduğu iddia edildi. Bazıları “Başbakan o saatte bir televizyonda canlı yayındaydı” dedi. Bunun yalan olduğu kısa sürede ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 17 Aralık sabah saat 08.07’de böyle bir konuşmanın yapıldığını tespit ettiklerini, bunu TİB’den doğrulatmaya gidilmesini de söylüyor.

                                                 2.- Başbakan “Kriptolu telefonları bile dinlemişler” dedi. Ardından TÜBİTAK’ta 5 uzman anında görevden uzaklaştırıldı. Bu da kriptolu telefonlardaki konuşmaların kayıt edildiğini gösteriyor. Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da kriptolu telefonla konuştuğu iddia ediliyor. Halbuki kriptolu telefonlar devletin çok gizli işlerinin görüşülmesi için devlet yönetimindekilerce kullanılıyor.

                                                 3.- Başbakan’ın kızının o gün İstanbul’da değil Konya’da olduğu söylendi. Hatta bir de fotoğraf yayınlandı. Bunların da yalan olduğu ortaya çıktı. Yayınlanan fotoğrafın da geçen yıldan kalma olduğu görüldü.

                                                 4.- Acele ile Amerika’dan ses kayıtlarının montaj olduğuna dair bir yazı getirildi. Ancak, kısa zaman sonra Amerikalı şirketten yalanlama geldi ve “Kayıtlar montaj değil, gerçek” açıklaması yapıldı.

                                                 5.- Muhalefet ve bazı çevreler çağrı yapıyor. “TİB’in yapacağı inceleme ve açıklama en doğru olanıdır. Telefon edildi mi, edilmedi mi, hangi saatte, hangi yerden edildi hemen ortaya çıkar.” Önerisi yapılıyor. Daha sonra da “Türkiye dışında güvenilir ve bağımsız bir uzmanlar kuruluna ses kayıtlarının gerçek mi, sahte mi olduğunu inceletelim” deniliyor. Bunlara da yanaşılmıyor.

                                               BAŞBAKAN’IN YANLIŞI

                                                  Sıralamayı daha fazla uzatmak istemiyoruz. Kafalardaki soru işaretleri çok ancak anlamakta güçlük çektiğimiz bir telaş,”yangından mal kaçırma” ,panik yaşanıyor. Kamuoyunun gerginliği, sokaklara, meydanlara çıkması da buradan kaynaklanıyor.

Çıkan iddiaların doğru, yanlış mı olduğunu ortaya koyacak olan bugünkü Hükümet ve Başbakan olmalıdır. Toplumu rahatlatacak, ortalığı sakinleştirecek adımların da zaman geçirilmeden atılması gerektiğini söylemeliyiz. Yoksa toplumdaki bu gerginlik daha da artabilir.

                                                 Başbakan’a inanmak istiyoruz. Doğrudan yapılan suçlamaları da doğru bulmuyoruz. Ancak, Başbakan’ın yanlışını da söylemek durumundayız. Bakıyoruz Başbakan, kendisine karşı yapılan bir ses kayıtlarının ortaya çıkarılmasını, bir anda sanki devlete karşı yapılmış gibi gösterip, konuyu genişletmeye çalışıyor. “Bizi bölmeye çalışıyorlar” diyor. “Darbe ile karşı karşıyayız” diyor. “Paralel devlet yapıyor” diyor. Neredeyse demediğini bırakmıyor. Bir türlü “Bu ses kayıtları bana ait” diyemiyor.”Böyle bir görüşmeyi kesinlikle yapmadık” diyemiyor. Gelin şimdi kafanızın içindeki sorular çoğalmasın.

                                                Konunun bu kadar devlet boyutunda ele alınması yanlıştır. Konu Başbakan’ı ve oğlu ile yapılan konuşmayı ilgilendiren konudur. Başbakan, “yalan, doğru değil” dediğini ispatlamak durumundadır. Eğer yapılanlar, söylenenler, yazılanlar yalansa bunun ispatı da o kadar zor değildir. Biz de kamuoyu da bunu bekliyoruz.

                                              Ses kayıtları ve yolsuzluk ile iddialarının yayılması, toplumu müthiş geriyor. Bu gerginliğin boyutlarının artması beklenmeyen bir kaos ortamını da yaratabilir. Hatta böyle bir ortamın seçimlerin iptaline de neden olabileceği söyleniyor. Bu konudaki yazımızı da sizlerle paylaşacağız.

e.mail: [email protected]

[email protected]

 

                  

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir