CİNNET

Egemen Bağış

Dünyada çok büyük boyutlarda mal ve hizmet en yüksek hızla dağılımdadır -bu, bireylerden toplumlara karşılıklı bağımlılıkları oluşturuyor.
O yüzden küresel ekonominin güvenliği,büyüme ve istikrarın ortaklaşa denetimle sağlanması gerekiyor.
Ekonomik büyüme ve istikrarın sağlanması uluslararası işbirliğiyle uyarıcı ekonomik  paketlerle oluşuyor.
Bir diğer unsur demokrasidir; hukukun üstünlüğü,insan hakları ve özgürlükler,azınlık haklarından yükseliyor.

*
Ekonominin güvenliğiyse ülkelerin döviz kuru yönetimleri, para, mali politikaları, banka ve mali kuruluşlarının denetimiyle sağlanıyor.
Ülke siyasetlerinde “Etik Yönetim” ve “Etiğin Yönetimi”  olguları, İfşaatçı koruma, Etik Kurullar, Ombudsman,Etik Görevliler, Etik Kalite gibi unsurlar önem kazanmıştır.
Uluslararası Saydamlık Teşkilatının Yolsuzluk Endeksi ve Saydamlık Endeksi -henüz yasalarda ele alınmamış olsa da etik kültüre esas alınıyor.
Mesela yolsuzluk teröre eşdeğer uluslararası suç kapsamında değerlendiriliyor.

*
Ortaklaşa “Yolsuzluk” ve “Siyasal Yozlaşma”nın ekonomi, siyaset, sosyal, ahlakî ve kültürel değerler üzerinde tahribatıyla mücadele ediliyor.
Yeni Türkiye de yolsuzluklar ve siyasi yozlaşmayla  mücadeleye destek veriyor.
Rüşvet, zimmet, haraç gibi maddî bedel içerikli ve yakını,sözü geçen kişiler ve siyasi temelli kayırmaları kapsayan dayanışma içerikli yolsuzluklar ve siyasi yozlaşmayla mücadele ettiğini iddia ediyor…

*
Ne ki, bu küresel kurgu -birincisi; Karl Marks’ın “Felsefenin Sefaleti” eserinde,
“En sonunda, insanın ayrılmaz parçası olan her şeyin alış-veriş ve pazarlık konusu olduğu zaman gelip çattı.
Bu, o zamana kadar el değiştiren fakat ticaret konusu olmayan erdem, duygu, kanaat, bilgi ve bilinç gibi şeylerin de ticaret konusu olduğu bir zamandır.
Tek kelimeyle her şey ticaret konusu oldu -bu, genel kokuşma ve evrensel ölçekli alış-veriş dönemidir.
Eğer ekonomik terimlerle ifade etmek gerekirse, bu maddi olsun manevî olsun, her şeyin gerçek değerinin saptanması için pazara getirildiği bir zamandır “ifadesinde gösterdiği kapitalist ahlâk ,
İkincisi; karşılıklı bağımlılıkta ülkelerin varoluş idealleri,gelişmişlik düzeyleri ile insani vasıfları doğrultusunda farklılaşması,
Üçüncüsü; dünyada her şeyin çizgilerin, renklerin, kitlelerin, matematik ölçüler, geometrik biçimlerin ardarda değişmesiyle değişikliklere ihtiyaç gösteriyor.

*
Yine de bilgi ve iletişim toplumu olmanın çağında -bir zaman,dünyayı saran denetimsiz,karşılıksız paraların,sermayenin ya da siyasi yozluğun yerini bilgi ile çevrelenen saydamlık,istikrar ve güven kaplamalıdır esası değişmiyor.
Değişiklik niteliksiz ve etik-kalitesi olmayan siyasete ve yolsuz siyasetçiye uygulanıyor.

*
İşte,Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’e bağlı yüce İslam dinini dünyevileştilen bir cemaat ve siyaset gürûhunun niteliksiz ve etik-kalitesi olmadığı sonradan anlaşılan,
“İslam’ın siyasal sistem dışına itilmiş olması halinin yalnızca Türkiye’de değil,İslam ülkelerinde de toplumsal istikrarı sağlamadığı, ülke dinamiklerini tükettiği ve Batı’ya dayanılmak zorunda kalındığı” siyaseti kendi dinamiği içinde değiştiriliyor.
Bu niteliksiz siyaset dinamiğinin bir ucunda ABD/CIA ve İsrail/MOSSAD’dan satın alınan destek vardır, diğerinde içlerine aldıkları CIA ve MOSSAD istihbarat örgütlerinin yönetiminde ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarlarına güvenlikli bir bölge oluşturmak için ödenen karşılıklar bulunuyor.

*
İki ucun bileşkesinde;Emniyet ve İstihbarat’ta örgütlenmenin ardından yargıda,bürokrasi,yerel idareler,TSK, medya,üniversiteler, siyasi partileri denetime alınması,
Kamu gücü ve yetkilerini kullanan özerk kurumlarla halkın iradesinin ekonomik işleyişten uzaklaştırılmasıyla ekonomik,siyasal ve toplumsal tüm sistemin kontrol edildiği totaliter bir kanun ve şirket devleti olan yeni Türkiye -bakınız,niçin ve nasıl değiştiriliyor ?

*
Önce,niteliksiz ve etik-kalitesi olmayan İslamcı ideoloji ile Mısır’da tam da şeriatın tesis edileceği bir sırada-şükür olsun,
İslamcılığın demokrasiyi çökerttiği: İslamcılıkla ülke ekonomilerinin rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutmanın söz konusu olamayacağı: Cihad örgütlerinin bu karanlıktan beslendiği: Bu yüzden İsrail’in güvenliğinin beklemede kaldığı:Hele Suriye’deki iç savaşta İslamcı terör örgütlerinin ortadan kaldırılmaması halinde Ortadoğu’nun parçalanacağı anlaşılmıştır.

*
İslamcı siyaset Mısır’da devrilmiş -sıra, yeni Türkiye’de -önce,cemaatin yuvalandığı devletten tasfiyesine -sonra, buna hamilik yapan ve partisini devletleştirmiş yolsuz siyasetçilerin tasfiyesine gelmiştir.
O yüzden istihbarat örgütleri AKP ve cemaatin paralel devletinde yolsuz siyasetçi ile din bezirganı arasına nifak sokuyor.
Bu suretle yeni Türkiye, sonuçta  sosyo-politik yapının “tarikatlar,cemaatler ve dini kurumların toplumsal hayatın ve kültürün bir bölümünde diledikleri dini ritüellerde bulunabilecekleri,fakat siyaset yapamayacakları ve devletin bu toplumu küresel siyasi ve ekonomik kriterler dengesinde tutması bileşkesinde” olmaya değiştiriliyor.

*
İşte, niteliksiz ve etik-kalitesinin olmadığı çok uzun zamandır bilinen Başbakan Erdoğan ve şürekasının  iğrenç maceraları birer birer etrafa saçılıyor.
Bir suç organizasyonuyla İstanbul’da bazı arazilerin usulsüz olarak imara açılmasından milyonlarca liralık rant kazanıldığı soruşturuluyor.
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan 28 defada 52 milyon dolar (yuh,ulan), eski İçişleri Bakanı Muammer Güler 10 defada 10 milyon dolar,eski AB Bakanı Egemen Bağış 3 defada 1.5 milyon dolar rüşvet almak, suç örgütü kurmak, sahte belgelerle ihracaat ve Kaçakçılık Yasasına muhalefet etmekle suçlanıyor.
Hele Başbakan’ın oğlu Bilal ile arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının yankıları arşı vuruyor; yeri-göğü “Hırsız Var” nidaları sarıyor.

*
Başbakan Erdoğan mesaisini belge,ifade ve ilişkilerin deşifre olmasına karşı tedbirler almakla geçiriyor.
İnanılmaz bir pişkinlikle her yerde iktidarına komplo yapıldığını öne çıkarıyor -aslında, yapılsa ne olur,yapılmasa ne?
Sonra inanılmaz bir keyfilikle  soruşturmaların hukuka uygun biçimde yürütülmesini önlüyor,olayların üstünü örtmek için Ceza Yargılama Yasası hükümlerini gözardı ediyor, HSYK’ yı Adalet Bakanlığı’na bağlı bir genel müdürlük haline getirmiştir…

*
AB icra organı Avrupa Komisyonu çevreleri,Türkiye’deki  rüşvet ve yolsuzluk skandalıyla ilgili her tür soruşturmanın şeffaf ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi çağrısında bulunuyor.
AB çevrelerinde -esasen, Başbakan Erdoğan’ın başına buyruk tavrı,insan hakları karnesi, anti-demokratik icraatları,İslâmcı bir medeniyeti kurma iddiası -şimdi,hukukun üstünlüğüne aykırı uygulamalarının önde gelen 20 sanayi ülkesinin üyesi olan birliğe girmek isteyen bir devlet için kabul edilemez olduğuna vurgu yapılıyor.

*
Bu noktada AB sorumlu Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,”AB’ye üye olmak istiyoruz. AB’nin değerlerine inanıyoruz. AB ile ortak bir güç olarak etrafımızdaki coğrafyaya da katkı sağlayacağımıza inanıyoruz, fakat bugün AB’nin, AB’nin kurumlarının da kendini yenilemediğini görüyoruz. AB Ukrayna’daki iç savaşı kışkırtıyor.Rusya’ya karşı provokasyon faaliyetleri yürütüyor.
Bugün Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesini talep etmemizin sebebi budur. Savaş sonrası kurulan bir örgüt, dünyada şu anda akan gözyaşlarına çare olamıyor. Dökülen kanları durduramıyor. Çatışmalara son verilemiyor. Aynı şekilde ihtilafları önleyemiyor. Ne yapması gerekiyor? Dünyada güç dengesi var, yenilenmesi gerekiyor “diyor.
Çavuşoğlu arkasındaki niteliksiz ve etik-kalitesi olmayan İslamcılık siyaseti ile -aklınca, AB’nin ya bizi tercih edersiniz ya da sizi desteklemeyiz ilkesini ya da küresel ekonominin güvenliği,büyüme ve istikrarın ortaklaşa denetimle sağlanması esasını eleştiriyor.

*
Yer-gök  “Hır-sız Vaar” nidaları ile çınlarken, Fethullah Gülen hakkında  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına “örgüt kurma”,”örgütlü darbe teşebbüsü” ve “örgütlü dolandırıcılık” gibi suçlardan yargılanması talebiyle suç duyurusunda bulunuluyor.
Başbakan suretinde Başçalan Konya Yolu Fen Lisesi Kavşağı’nda  bir açılış töreninde vatandaşlara eliyle -hâlâ “Rabia” işareti yaparken,
“Bu paralel yapı dinimizi istismar ederek milletimizi aldattı, aldatmaya devam ediyor. Samimi vatandaşımız, yeri geldi zekâtını onlara verdi, yeri geldi kurbanını onlara verdi. Ancak onlar zekâtları ihanet çalışmalarında kullandı. Şahsımla alâkalı bir uydurma, bir montaj kaset yayınlamaya kalktılar. Bunlar her şeyi yapar”diyor.


*
Yeni Türkiye rejimi cinnete tutulmuştur, göçüyor…
27.2.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir