Ekonomideki başarı siyasi istikrara bağlı…

NECDET BULUZ - para

NECDET BULUZ

 

                                            Ekonomistler son üç aylık ekonomik durumu değerlendirdiler ve “Türkiye’deki siyasi istikrarsızlık, ekonomiyi çökertme noktasına getirmiştir” dediler. Türkiye ekonomisinin lokomotifi sayılan TÜSİAD da son açıklamalarında Hükümeti ve özellikle de Başbakan Erdoğan’ı eleştirerek “siyasi istikrar” çağrısı yaptı.

                                             Ancak, hemen şunu da söylemeliyiz. Türkiye’de ekonomi Gezi eylemleri ile bozulmuştur. Hükümetin Geziye bakışı, uygulanan yasak ve baskılar Türkiye’deki siyasi istikrarın bozulmakta olduğunu göstermiş, 17 Aralık Yolsuzluk operasyonu ile de ekonomi çökmeye başlamıştır. Dolar ve Euro’daki % 25’lik artış, Türk Lirası’nın değerini düşürmüş, pahalılık ve enflasyon tavan yapmıştır.

                                                 İSTİKRAR VE GÜVEN OLMAZSA

                                                     Merkez Bankası’nın faiz artırımının ekonomimizin ne durumda olduğunu açık biçimde ortaya koymuyor mu? Bu faiz artırımı, bir yerde Başbakan’ın “faiz lobisine” teslim olması demektir. Bir çaresizliğin ortaya konulan tablosudur.

                                              Gezi olaylarının arkasında “Faiz lobisi” suçlamalarını yapan Başbakan, dikkat edilecek olursa o tarihten itibaren sürekli olarak tansiyonu yükselten konuşmalarla adeta siyasi istikrarsızlığa davetiye çıkarmıştır. Bugün de Başbakan aynı tavrını sürdürüyor. Son olarak dikkatleri çeken TÜSİAD’a karşı söyledikleri ve “tehdit” gibi açıklamaları bunun somut bir örneğidir.

                                           Açık söyleyelim:

                                              Bugün Türkiye, siyasi istikrarsızlık içindedir. Böyle bir ortamda yatırım olmaz. Yabancılar paralarını çeker. İşsizlik patlar. Pahalılık, buna bağlı enflasyon artar. Nitekim bugün enflasyon iki haneli rakamlara ulaşmıştır. Başbakan, hala ortaya çıkıp “Türkiye’de siyasi istikrar var” diyorsa burada yanıldıklarını söylemek durumundayız.

                                                SUÇLU ARAMAK YERİNE

                                                   TÜSİAD, yapılan açıklamalarda “Siyasi istikrarın olmadığı bir yerde ekonomi darbe alır” diyor. Bu konuda da Başbakan’ın dikkatini çekiyor. Özellikle de AKP-Cemaat çatışmasından ekonominin ve ülkenin çok büyük yara aldığının altı çiziliyor. Aslında bu açıklamalara Başbakan’ın bu kadar tepki göstermesine de bir anlam veremiyoruz.

                                           Hemen her olayın altında “faiz lobisi” diyen, iş adamlarını suçlayan Başbakan, TÜSİAD’ın bu açıklamaları karşısında esip gürlemiş, Türk ekonomisinin lokomotifi iş adamlarını tehdit ederek “Bir bakkal nasıl denetleniyorsa sizler de aynı şekilde denetleneceksiniz” demiştir. Bu sözler tansiyonu daha da yükselten açıklamalardır. Bunlardan kaçınmak gerekir.

                                                     Hiç kuşkusuz denetlenmesi gerekenler denetleneceklerdir. Sevmediği, kendisine karşı olduğuna inandığı kurumları Maliye müfettişleri ile çembere alıp, bunaltmaya kalkmak, cezalarla sindirmek siyasi istikrarsızlığı daha da artırır. Ekonomiye bir katkı sağlayamadığı gibi, ekonominin daha da kötüye gitmesine neden olur.

                                                Geçenlerde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da konu ile ilgili bir açıklama yapmış, “Ekonomik başarı için siyasi istikrar şart” demiştir. Üstü kapalı da olsa Babacan, bugün siyasi istikrarsızlığın yaşandığını, bozulan ekonomi dengesinde de bunun payının var olduğunu vurgulamak istemiştir. Babacan” Siyasi istikrarda olacak herhangi bir zafiyet anında ekonomiyi olumsuz şekilde etkiliyor. Bu nedenle istikrar ve güven ortamının sarsılmaması gerekiyor” diyor.

                                                     YANLIŞ NEREDE?

                                                         Aynı şekilde dışarıda da Türkiye’deki siyasi yapı ve buna bağlı ekonomi masaya yatırılıyor. Yapılan analizlerde Türkiye’de siyasi istikrarsızlığın arttığına, buna bağlı olarak da ekonomide dalgalanmalar olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye’deki ekonomik durum ve geleceği ile ilgili AB tarafından çok önemli bir raporun da yakında açıklanacağı haberleri geliyor. Ancak, yabancılar “Türkiye’deki ekonomi kırılgan” açıklamasından kaçınmıyor.

                                              Her şeyi “paralel devlet”, ya da “faiz lobisi”ne bağlamak büyük yanılgıdır. Bugün, Türkiye’de taşlar yerinden oynamışsa, bunda iktidarın rolü vardır. Başbakan’ın her yerde, herkesle kavgalı olması, tansiyonu yükselten konuşmalar yapmayı sürdürmesi yangına körükle gitmekten farksızdır. “Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” sonrası ortaya konulanlar, emniyet, yargı ve bürokraside yapılan değişiklikler, HSYK yapısındaki değişiklikler ve baskılar aslında bugün yaşanan siyasi istikrarsızlığı daha da derinleştirmektedir.

                                                       Demek ki, her şeyi bir kenara bırakıp öncelikle “siyasi istikrarı” sağlamak gerekiyor. Bunun koşulları da zaten belli olduğuna göre fazla söze gerek var mı?

e.mail: [email protected]

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir