YASLAN BE HALİL İBRAHİM

YASLAN BE HALİL İBRAHİM - almanya universite egitim

barzanitv

YASLAN BE HALİL İBRAHİM

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Coğrafya kaderinizdir, beğenmeyince değiştiremezsiniz.

Norveç, Arjantin, Kanada yahut Yeni Zelanda’da bulunmadığınıza göre mevcut “komşularla” idare etmek zorundasınız.

Türkiye “kavşak” noktasında da, kavşakta işler biraz karışık.

“ÜÇ A”nın tam ortasındayız. Avrupa (Birliği), Asya ve Araplar.

Nedense “tarihimizi” Osmanlı’ya kadar götürmeye merak sarmışız da ondan öncesini, bırakın Tanrı Dağları’nı;  Selçuklular ve Beylikler dönemini bile unutmuşuz.

Halbuki “uzak illerimiz” meselâ Amasya, Tokat, Sinop’da ve daha yüzlerce kasabada Germiyanoğulları, Saruhanoğulları, Karamanoğulları, Karesioğulları; Menteşe, Sahibata, Canik, Alaiye Beylikleri vb. halen “yaşamaktadır”.

Sapa bir sokak arasında âniden karşınıza çıkıveren bir handa, hamamda yahut kervansaray’da Selçuklu’dan bile öncesine gidiverirsiniz.

Dönelim coğrafyaya..

Çok değil, bir hafta içinde AB’nin en etkili iki ülkesi Fransa ve Almanya’dan şunları duyduk;

Hollande, hem de Türkiye’de gözümüzün içine baka üyeliğimizle ilgili son “Kararı Fransız halkı verecek” dedi, Merkel de Almanya’da “Müzakerelerin ucu açık” dedi.

Yâni bütün fasıllar açılıp kapansa, ağzımızla kuş tutsak, bütün “kriterler”de vücut ölçülerimizi bin zahmetle AB’ye uydursak bile hem üyeliğimiz garanti değil, hem kararı biz değil Fransızlar verecek ki onların da halen % 77’si Türkiye’nin üyeliğine “karşı”.

Güneyimize, Araplar’a bakalım..

Orada da kimle komşu olduğumuz hakkında rivayetler muhtelif.. Bağdat’la; Barzani ahbaplığımız yüzünden “bozuk”uz. Şam’la da El Kaide, Nusra, İŞID yüzünden.

Güneyimizde Irak ve Suriye yok artık.. Barzani var, Rojava var. Rojava’da her gün dalgalanan ayrı/farklı bayraklar var.

Bunlar “Dört parça Kürdistan”ın “iki”si.

Sınırın “bu tarafı”na gelelim.

Şu haber 6 Eylül 2013 tarihli Vatan’da yayınlanmıştır;

“Sınırı kontrol edemiyoruz.

Şanlıurfa Valiliği’nin, Suriye’den yaşanan göçler ve sonuçları ile ilgili hazırladığı raporda çarpıcı tespit ve uyarılar yer aldı. Örneği Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderilen raporda özetle şu tespitler yer aldı:

* Suriye’nin Rakka ilindeki çatışmalar ve hava saldırıları sonrasında Akçakale Sınır Kapısı’na yoğun bir mülteci akını yaşandı. Yaşanan yoğunluk ve aşırı yüklenme nedeniyle sınır kapımızdan geçişler, kontrol edilemez bir hal almıştır. Pasaport kontrolünün yanı sıra kişilerin beraberinde getirdiği koli, çanta ve malzemelerin denetimi de yetersiz kalmaktadır.

* Akçakale Gümrük Kapısı’nın modernizasyonu henüz tamamlanmadığı için Suriye’deki savaştan kaçan mültecilerin sınır kapısına kalabalık bir şekilde yığılmaları halinde görevli personelin kendi can güvenliği ve genel güvenlik açısından zafiyet oluşmaktadır.

* Akçakale ve Harran’daki mülteci kamplarının dolu olması nedeniyle sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapan Suriyelilerin, sözkonusu barınma yerlerine kabul edilmedikleri ve kontrolsüz bir şekilde akrabaları aracılığıyla ülkemize dağıldıkları belirlenmiştir.

* PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD güçlerinin yoğun olarak bulunduğu Kobani ve Rasulayn ilçelerine Şanlıurfa’nın sınır olması ve Akçakale Sınır Kapısı’nda yaşanan yoğunluğa bağlı kontrolsüz geçişlerden PKK mensupları ve işbirlikçileri örgütsel faaliyetlerde bulunmak için faydalanmaktadır. Suriye’de bazı resmi kurumların PKK’nın kontrolüne geçmesi nedeniyle bu kurumların imkanları ile örgüt mensuplarına resmi nitelikte pasaport gibi belgeler hazırlanabileceği, bu bağlamda PKK’nın kontrollerinin daha da zorlaşacağı öngörülmektedir.

* Suriye’de yaşanan çatışmalar sonucunda yaralanan rejim muhalifi kişiler zaman zaman ilimiz ve merkez ve ilçelerinde çeşitli hastanelerde tedavi edilmektedir. Bu kişilere muhalif olmaları gerekçesiyle BDP’ye yakın kişilerce çeşitli tepkiler gösterilebileceği, bunun neticesinde de ilimiz merkez ve ilçelerinde yaşayan Arap ve Kürt vatandaşlarımız arasında gerginlik olabileceği değerlendirilmektedir.

* Suriye istihbarat servisi El Muhaberat ajanlarının da hem istihbarat toplamak hem de ülkemizde iç karışıklık çıkarmak amacı ile sınır kapısındaki kontrolsüz geçişlerden faydalanma imkânları bulunmaktadır.

* Suriye sınır ilçesi Rasulayn’da PKK ve muhalif gruplar arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle sınıra yakın Ceylanpınar ilçesinde mermi ve bomba düşmesi neticesi yaralanan ve hayatını kaybeden vatandaşlarımız bulunmaktadır. Durum, ilçede yaşayan Kürt ve Arap asıllı vatandaşlarımız arasındaki gerilimi artırmaktadır.

* İl genelinde Suriye nüfusunun artmasına paralel olarak asayiş olaylarında da artış meydana gelmektedir. Gerek hırsızlık, gerekse ahlaki sorunlardan dolayı toplumsal bir tepki oluşmaktadır. Suça karışan Suriyeliler ve Suriye plakalı araçların plaka tespit sistemlerinde tespitinin oldukça zor olması nedeniyle olayların aydınlatılması ve faillerin yakalanmasında güvenlik kuvvetlerimize zorluk oluşturmaktadır.

* Suriyeli kişilerin pasaportsuz olarak ülkeye girmesinden dolayı sorgulama yapılacak bir veri tabanının bulunmaması, güvenlik birimlerinin Suriyelilere ne işlem yapılacağını bilmemesi gibi durumlar kuvvetli bir suç şüphesi yoksa bu kişilerin görmezden gelinmeleri sonucunu doğurmaktadır. Bu durum, terör örgütlerinin Suriyeliler ve Suriye plakalı araçları terör eylemlerinde kullanmaları halinde hem eylemlerinin engellenmesi hem de aydınlatılması için yapılan çalışmalarda zafiyet oluşturacaktır. Suriye olaylarının güvenlik birimlerimizin iş yükünü ciddi oranda artırması, bir meslektaşımızın şehit olması, özellikle sınır ilçelerimizde seken mermi ve düşen bombalar nedeniyle personelimizin kendisinin ve ailesinin can güvenliği tehlikesinin bulunması, konut kiralarının sürekli artış göstermesi, personelimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemektedir.

* Sınır bölgesinden kontrolsüz geçişler olması nedeniyle sınır kaçakçılığı faaliyeti artmaktadır. Sınır bölgemizden yasadışı biçimde yüzlerce küçükbaş hayvan, ateşli silah, sigara, esrar, çay ve şeker başta olmak üzere çeşitli gümrük kaçağı malzemeler geçirilebilmektedir. Güvenlik güçlerimizin zaman zaman bu geçişlere engel olmak istemeleri halinde ise yüzlerce Suriyeli tarafından karşı çıkılmakta, bazen silah ile güvenlik güçlerimize ateş de açılabilmektedir. Sonuç olarak, Suriye’deki karışıklığın hâlâ devam etmesinden dolayı belirtilen olumsuzlukların ilimiz genelinde artarak devam edeceği değerlendirilmektedir”.

Yukarıdaki “resmi” rapor, güney sınırımızdaki durumun fecaatini yansıtmaktadır ve ne yazık ki aradan beş ay geçmiş olmasına rağmen kimse tarafından da yalanlanmamıştır.

Ya “kontrol edemediğimiz” sınırın “bu tarafı” nasıl?

“(DHA) 03.02.2014 Pazartesi 12:50

Suriye’de Kürtlere yönelik yayın yapan Ronahi Televizyonu’nda Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Müslim’in katıldığı programa telefonla bağlanarak Kürtçe konuşan Ahmet Türk, Rojava denilen bölgede 3 kantondan oluşan demokratik özerkliğin ilan edilmesini değerlendirdi.

Türk, Suriye’de Kürtlerin demokratik özerkliği ilan etmesinin Kürtlerin gelecekleriyle ilgili önemli bir karar olduğunu ve kendilerini çok sevindirdiğini söyledi.

Ortadoğu’da 50 milyon Kürt bulunmasına rağmen statüsüz yaşadıklarını kaydeden Türk, -Suriye’de Kürtlerin aldığı bu karar Ortadoğu’daki diğer bütün halklar içinde önemlidir. Bu özerklik kararı Kürtler için yeni dönemdir- diye konuştu.

-Kuzey Kürdistan- olarak adlandırdığı Türkiye’nin Güneydoğu’sunda demokratik özerklik için kendilerinin de çalışmaları bulunduğunu belirten Ahmet Türk şunları söyledi:

-Kuzey Kürdistan’da demokratik özerkliği oluşturma, inşa etme çabamız ve çalışmalarımız vardır. Kürtler örgütlülükleriyle, kurumlarıyla, çalışmalarıyla ben inanıyorum ki, kendi siyasetlerini de kendileri yapacaktır. Demokratik özerklik için altyapıyı öncelikle oluşturmak lazım. Ancak, Rojava (batı) ile Bakur’un (kuzey) şartları aynı değil”.

 

Rojava’daki oluşum Kürt hareketinden sonra ortaya çıktı. Kürtler orda kendini savunmaya mecbur kaldı. Kuzey Kürdistan’da yıllarca süren mücadele, çalışma, güçlü dinamikler, aktörler ve siyasetçiler vardır. Rojava’da verilen karar yerindedir. Biz de tabii ki çalışmalarımızı demokratik özerkliğe götürmek istiyoruz. Rojava’daki oluşumun etkisi Kuzey Kürdistan üzerinde de fazladır. Kürtler bütün parçalarda özgürlüğüne kavuşacaktır.”

“Bütün parçalarda” lâfının altını çizip devam edelim;

(Milliyet) 05.02.2014-15:43

“BDP’nin Siyaset Akedemisi eğitim programı kapsamında Diyarbakır Cigexhuin Kültür Merkezi’ndeki, ’Öz yönetimle, özgür kimliğe’ eğitim programına başlandı. Programa BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gültan Kışanak ile 7 ilin merkez ve ilçe belediye başkan adayları katıldı.

Kamu kaynaklarının yanlış kullanılmasıyla birlikte, Doğu-Batı arasındaki ekonomik farklılığa işaret eden Kışanak, şöyle konuştu:

‘Bugün Türkiye’nin bütününe baktığımızda Kürdistan aslında ekonomik olarak Türkiye’den ayrılmış durumdadır. Eğer bölge arıyorsa Ankara, öncelikle kendisine bakmalı. Şimdiye kadar kamu kaynaklarını nasıl kullandılar? Bu ülkeyi nasıl böldüler? Kürdistan’ı nasıl en yoksul iller durumuna getirdiler? Buna bakacaklar. Bizler siyasal olarak çok büyük ayrımcılıklara uğradık. Dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi yasakladılar, yok saydılar. İnanın ki bu topraklarda en büyük ayrımcılık, ekonomik ayrımcılık olarak yaşandı. Türkiye’nin batısıyla Kürdistan’ı neredeyse iki ayrı ülke kadar ekonomik standartlarının birbirinden ayrı olduğunu biliyoruz. Şimdi bunu tersine çevirmenin zamanı geldi. Biz biliyoruz ki görev yaptığımız kentlerde akşam belki de bir sofra kuramayacak, çocuklarının önüne bir tabak sıcak ekmek, yemek veremeyecek ailelerimiz var. Bunun vicdani sorumluluğuyla hareket edeceğiz.’

Türkiye’de kendileriyle yarışacak bir siyasi parti ve yerel yönetim modeli olmadığını iddia eden Kışanak, ‘Biz kendi kendimizle yarışacağız. Bunlarla kendimizi kıyaslamaya kalkışırsak inanılmaz derecede zaten büyük başarılar var orada’ diye konuştu”.

Kürtçe konuşan Ahmet Türk, “Şartlar henüz oluşmadı” diyor, Kışanak; “Bugün Türkiye’nin bütününe baktığımızda Kürdistan aslında ekonomik olarak Türkiye’den ayrılmış durumdadır” diyor.

Siz ne dediniz?

Sesimi duyan var mı?

Orada kimse var mı?

Memlekette yaslanacak DAĞ mı kalmadı, milletin Halil İbrahim’leri mi tükendi? 6 Şubat 2014

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir