SESUMİ DUYACAKSUN’DA SANATÇI DAYANIŞMASI

Pavarotti olarak tanınan Erdal Bayrakoğlu'nun albüme adını veren şarkısı 'Sesumi Duyacaksun'a çektiği klipte birbirinden ünlü isimler biraraya geldi. - direnenlerin sesi hep aynidir 3824499

Pavarotti olarak tanınan Erdal Bayrakoğlu’nun albüme adını veren şarkısı ‘Sesumi Duyacaksun’a çektiği klipte birbirinden ünlü isimler biraraya geldi.

İlk albümü Zifona’yla (Fırtına) adını duyuran, toplumun destanlarını, aşklarını, ağıtlarını ve horonlarını, otantik yapısını bozmadan, güçlü sesiyle yorumlayan Bayrakoğlu 20 yıllık müzik yaşantısının ardından 7 yıl ara verdiği ikinci albüm için bu kez iddialı sözle çıkıyor ve ‘Sesumi Duyacaksun’ diyor.

SESUMİ DUYACAKSUN’DA SANATÇI DAYANIŞMASI

Sözleri İbrahim Karaca’ya bestesi ise Medeni Kesgin’e ait olan şarkının klibine aralarında,oyuncuların, yönetmenlerin, sanatçıların  olduğu birçok ünlü isim destek verdi. İşte o isimler…

Ezel Akay
Yasemin Göksu
İlkay Akkaya
Suavi
Gülçin Santırcıoğlu
Serhat Özcan
Niyazi Koyuncu,
Feryal Öney
Barış Atay
Bülent Emrah Parlak
Selçuk Balcı.

İlk albümü ‘Zifona’yla (Fırtına) Laz müziğini dünyaya duyuran, toplumun destanlarını, aşklarını, ağıtlarını ve horonlarını, Laz müziğinin otantik yapısını bozmadan, güçlü sesiyle yorumlayan Erdal Bayrakoğlu 20 yıllık müzik yaşantısının ardından 7 yıl ara verdiği ikinci albüm için bu kez iddialı sözle çıkıyor ve ‘Sesumi Duyacaksun’ diyor.

İSMİM DEĞİL SESİM ÖNEMLİ

Erdal Bayrakoğlu 7 yıl aradan sonra ikinci albümü ‘Sesumi Duyacaksun’u dinleyicileriyle buluşturdu. İbrahim Karaca’nın sözlerini yazdığı ve albüme adına veren şarkının yanı sıra Rumca, Gürcüce ve Lazca eserler dikkat çekerken yıllardır marş olarak dillerden düşmeyen ‘Çav Bella’yı da Bayrakoğlu Lazca söylüyor albümde.

Yıllardır Lazların Pavarotti’si olarak da bilinen Bayrakoğlu “adım değil önemli olan sesim, o yüzden de herkese “Sesumi Duyacaksun  diyorum” diyor… Bir yanıyla da sitem ediyor hayata. Bayrakoğlu’yla, hem bu sitemi hem de Karadeniz müziğini konuştuk.

– ‘Sesimu Duyacaksun’ albümünü 7 yıl aradan sonra çıkardınız. Çok uzun bir ara değil mi?

Uzun ama derdim doğru şarkılar bulmaktı. Piyasanın durumu belli ve bu işe para yatıracak prodüktör kalmadı.

İnternetten bedava indiriliyor… Albüm külfet ve lüks haline geldi artık. Ya popüler kültür içinde olacaksın ya da yasal sitelerden milyonlarca tık alacaksın ve telifiyle yaşayacaksın… Ama bizim gibi müzisyenlerin korsanı indiriliyor ve albüm yapmaya da bütçe kalmıyor.

-Kaygı duymadınız mı? Unutulmaktan korkmadınız mı?

direnenlerin-sesi-hep-aynidir-3824499

Albüm zaten günümüzde repertuvar yenilemek anlamında, başka bir anlam taşımıyor. Birkaç gazete tv röportajın olur, konserlere çağrılırsın, o kadar. Biz unutulmadık 7 yılda ama bunu taze tutmak adına sosyal medyayı kullanmaya çalıştık.

Mesela ‘Çav Bella’ sayesinde 2 yıldır konser veriyoruz. Parasına bakmadık, her yere gitmeye çalıştık. Öyle yaşamaya çalıştım ama tabii bu herkes için geçerli olmadı, sosyal medyada seni takip etmeyenler bu işi bıraktığımızı düşündü, videoları altında çok yorum gördüm, “bırakıp gitti herhalde” dediler. Bu üzdü beni, hem de korkuttu, yapacağım da bir şey yoktu, bir an önce albüm çıkartmak için kötü albüm yapmak istemedim. Çünkü onların Erdal abisi olmuştum ve ‘Erdal abi’ müziğine yakışır bir şey yapmak istedim. İlk albüm çok beğenilmişti ben de ilk albümün üzerine bir şeyler koymak gerektiğine inandım.

-‘Sesumi Duyacaksun’ kimin için; bir sitem mi?

İsmimi duymaları önemli değil sesimi duymaları  önemli diyerek çıktım yola. Bir arkadaşım “yıllardır müzik yapıyorsun, bu nasıl sestir, bu sesi herkesin duyması gerek ” dedi… Bu albümün adını da bu ismi önerdi. Öyle çıktı… Herkese söylüyorum, ismim değil  sesim önemli… Bir şey katabiliyorsak kültür ve müzik adına sesim duysunlar yeterli.

-İlk albümde Lazca, Megrelce ve Türkçe vardı… Bu albümde ise Rumca, Gürcüce, Lazca ve Türkçe var…

Bu coğrafyada yaşıyoruz ve bütün halkları kendi halkımız olarak görüyoruz. Tabii ki coğrafyadan kastım Karadeniz ama ileride bütün Anadolu’yu kapsayacak şarkılar söyleyebilirim. Konserlerimde de değişik dillerde, tarzlarda şarkılar söylüyorum zaten…

Rumca,Gürcüce var bu albümde ama belki bir sonraki albümde Hemşince okurum… Bu dillerde söyleyerek halklara saygımı göstermek istiyorum. Müzik bütün her şeyi öğretendir. İnsanların aklına Rumca’nın varlığını, Gürcüce’nin, Lazca’nın varlığını yerleştirebilmek çok önemli. En azından dillerin yaşaması için. Burada da elbette kendimi sorumlu hissediyorum o bölgenin insanı olarak.

-Neden bu albümde peki?

Çünkü Bir halkın dilinden söyleyeceksen gerçek olmalı, samimi olmalı, sadece söylemek için söylenmemeli diye düşünüyorum. Gürcüce ‘Tamara’yı okudum, Gürcü arkadaşlarım çok beğendi. Bir Gürcü gibi okumaya çalıştım… Ama Rumca şarkımız da aynı şekilde… Apolos Lermi başında durdu o şarkının ve çok beğendi. Yanlış okumak beni rahatsız ederdi. İlk albümde yapabilecek güçte ve psikolojide hissetmedim. Zamanla oldu, Güneydoğu Anadolu’dan, Ege’den de şarkılar okuyabilirim ileride…

-Biz aslında son 15 yıldır Karadeniz kültürünü popüler kültür içinde gördük… Bunu nasıl yorumluyorsunuz bir Karadenizli olarak?

Dezavantaj olarak görmüyorum… İçinde 3-5 tane Lazca geçmesine rağmen o dillerin bile varlığının sorgulanabilmesi açısından önemli … Ki sadece öyle kalırsa tabii. Bazen çok dejenere edilebiliyor…

-Peki, bu popülariteyi neye bağlıyorsunuz?

İki nedeni var; birincisi Kazım Koyuncu’dan sonra bu ülkede Karadeniz müziği gelir getiren bir şey olarak görüldü. ‘Artık Karadeniz müziği yaparak da insanlar popüler oluyor ve para kazanılıyor’u Kazım’dan sonra algıladı ve bununla ilgili herkes desteklenmeye başlandı. Daha önce aileler “şarkıcı mı olacaksın” diye engellenirken şimdi “şarkıcı olsun” diye destek veriyorlar ve böyle bir pastanın varlığı ortaya çıktı.

Binlerce Kürt müzik grubu çıktı, zamanla elendi. Kalanlar 5-10’u geçmedi. Bu Karadeniz müziğinde de böyle, bu kültür de yeni yeni kendini keşfeden, sanki 10 senedir Karadeniz varmış gibi yeni yeni farkına varılan bir kültür. Lazların sadece 5 bin yılık tarihi var coğrafyada ama 10 senedir popüler, bu popüler kültür içinde binlerce grup çıkacaktır ve hakkıyla yapanlar kalacaktır; onun dışında yapmayanlar utanacak ve çekilecektir diye düşünüyorum.

Yeni bir sound yaratmak zorundasın. Aynı pilavı ısıtıp ısıtıp insanların önüne sunarsan bir yerden sonra halk yemeyecektir. O yüzden de yeni şeyler üreteceksin, üretmezsen tükenirsin.

-Yeni bir sound var bu albümde… Çav Bella’yı yıllardır dinliyoruz. Siz bu marşı Lazca okudunuz… Karadeniz’i marşla tanıştırdınız diyebiliriz sanırım…

Mehmet Ali Barış Beşli çevirisini yaptı marşın… İlk albümde de gündemdeydi ama albüm koşuşturmasından unuttuk. Sonra Laz Kültür Derneği’nin konserinde okumak aklıma geldi, hiç prova yapmadan sahnede okuyunca insanlar çok beğendi, sosyal medyada da yayıldı. Sonrasında da biraz üzerinde durduk. Neticede Laz dili kayboluyor ve biz bunu anlatmaya çalışıyoruz ama Lazlar zaten farkında, biz başka insanlara anlatmak durumundayız ki Lazların farkına varılsın. ‘Çav Bella’ belki dünyanın başka haklarına da duyulacak marştı ve onun Lazca söylenmesi çok önemliydi… Aslında albümün genel konseptiyle ilgisi yok, bu marş ve diğer şarkılar aşk ve doğa… Sound olarak da Karadeniz’de ilk defa yapılan bir sound denedik… Punk Rock yaptık hem de Punk pop… Dünyada insanların sevdiği müzik ama Türkiye’de yapılan bir müzik değil, bunu Karadeniz’e uyarladık.

-Lazlar ne diyor bu marşa?

İstanbul’daki Lazlar rahatsız değil. Karadeniz’i sorasanız Karadeniz’e çok fazla konsere giden biri değilim, dolaysıyla Karadeniz’in tepkisini çok iyi alamıyorum… Şimdiye kadar kötü tepki almadım.

-Karadeniz’in sosyolojik yapısı da farklı tabii ki… 80 sonrası Karadeniz çok değişti. Bu değişime nasıl bakıyorsunuz?

Karadeniz hayatı medyadan öğreniyor. Medya neyi gösteriyorsa ona inanıyor halk… Çünkü onlar orada yaşıyor, dışa kapalılar. Dünyayı öğrendikleri yer televizyon, medya… Onlara da nasıl verirsen haberi öyle algılıyor.

Şimdi aşk şarkılarının bu kadar çok yazıldığı bir yerde ‘kötülük’ten ne kadar bahsedebiliriz ki? ‘Kötü’ her coğrafyada var. Dereler için nöbet tutan kadınları biliyoruz, HES yaptırmamak adına sabahlara kadar ineğinden vazgeçen insanları biliyoruz ki inek Karadeniz için vazgeçilmezdir. Bu insanların sadece linçle anılması doğru değil.

-Albümde İbrahim Karaca sözleri ağırlıklı…

Türkiye’deki çok önemli şairlerden biri… ‘Sesumi Duyacaksun’, ‘Eski Yara’, ‘Yalan Dere’ ve ‘Uyum’ İbrahim Karaca imzası taşıyor. Hatta albümü ‘Karaca Türküler’ düşündüm ama müziklerini yetiştiremedim. Ne söylesem Karaca için az… Bu albümün çıkma sebebidir, onun şarkıları olmasaydı bu albümü çıkartmayacaktım.

-Gelelim Lazların Pavarotti’sine… Artık böyle anılıyorsunuz; rahatsız ediyor mu sizi?

Yıllardır Pavarotti olarak anıldım. Kötü bir şey değil. Pavarotti en iyi tenörlerden biri… Niye rahatsız olayım ki.

G.İşeri