Hukukun üstünlüğü savunuyorsak…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Son günlerde yaşananlara bakılacak olursa, hukuk sistemimizdeki üstünlükten söz etmenin neredeyse imkânsız hale geldiğini görürüz. Özellikle Hükümetin HSYK’nın tamamen Adalet Bakanlığı’na bağlanması ve tüm yetkilerin de Bakanlığa devredilecek olması bu konudaki endişeleri daha da artırıyor. Hem içte, hem dışta hukuk sistemimizdeki bu tahribata yönelik eleştiriler de yoğunlaşıyor.

“Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu”nun ortaya çıkarılması üzerine emniyette, savcı ve hakimler üzerinde başlatılan baskılar,yer değiştirmeler,görevden el çektirmeler bir panik havasından kaynaklanıyor. Kimi çevreler “Nedir bu telaş, nedir bu acelecilik, neden korkuluyor, hukukun önü neden kesilmek isteniliyor?” diyor.

                                                      AKP’NİN TABANI DA RAHATSIZ

                                                          Öyle görünüyor ki, Hükümet olanlar kendilerine dokunanları anında görevden alıyor. Soruşturma yaptırmak istenilen savcılardan dosyalara el çektiriliyor. Operasyonlara izin verilmiyor. Polis savcıyı, savcı üst makamları dinlemiyor. Tam bir kargaşa yaşanıyor. Şimdi de kendilerinin oluşturduğu HSYK’yı beğenmiyorlar ve yetkileri Bakanlık’ta toplamaya çalışıyorlar.

Bu yaşananlar karşısında, Hükümet olanların “Bize kumpas kuruluyor, bizi karalamaya çalışıyorlar, suç isnat ediyorlar,ortada çeteler var” söylemleri inandırıcı olabilir mi? Zaten, bugün AKP’ye oy vermiş olanlardan bile buna inanmayanların sayısında önemli bir artışın olduğunu kamuoyu araştırması yapan bazı kurumlar açıklıyor.

                                                    Sokaktaki adam ise şunları seslendiriyor:

                                                        “Eğer korkmuyorsan, eğer suçlu değilsen bu telaş niye? Neden savcıların, hakimlerin önünü kesiyorsun? Neden yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının yapılmasını önlüyorsun? Neden hukuk sistemini ayaklar altına alıyorsun? Bırak, herkes işini yapsın? Eğer, hukukun önünü tıkamamış olsanız, soruşturmalara izin vermiş olsanız daha inandırıcı olurdunuz. Şimdi size kim inanır? Demek ki ortada korkulacak, çekinilecek, paniklenecek boyutta olaylar var. Demek ki, söylenen yolsuzluk ve rüşvet iddialarında doğruluk var. Bu durum karşısında “Hakimlere, savcılara inanmıyoruz” diyorsunuz. Peki, sizin inanmadığının hakimlere, savcılara biz nasıl inanalım? 11 yıldır iktidardasınız, yeni mi aklınıza geldi? Demek ki bugüne kadar ülkeyi iyi yönetememişsiniz bunu görüyoruz.”

Hukuk sisteminin yok edilmeye çalışılması, yolsuzluk soruşturmalarının engellenmesi, savcı ve emniyetteki tayin fırtınasının AKP tabanında da önemli bir rahatsızlık yarattığı görülüyor. Özellikle Hükümetteki panik havası seçmen üzerinde de çok büyük bir etki yaratmış bulunuyor.

                                                      AB’DEN UYARI ÜZERİNE UYARI

                                                          Okurlarımızın çoğundan da aynı görüş doğrultusunda çok mail alıyoruz. Yerimizin sınırlı olması nedeni bunları burada yansıtamadık. Ancak, görebildiğimiz kadarı ile hukuk sistemimizdeki bu sarsıntıların toplumda çok büyük bir tepki yarattığını da gözlemliyoruz.

Avrupa Birliği (AB) Türkiye’de olup bitenleri titizlikle takip ediyor. Özellikle hukukun üstünlüğü ve hukuk sisteminin tıkanmamsı konusunda AB’den bugüne kadar 4 kez uyarı geldiğinin altını çizelim. Avrupa Konseyi “Türkiye’nin üyelik için gerekli kriterleri yerine getirmesini istiyoruz. Bu kriterlerin başında hukuk devleti olmak geliyor” diyor. Hukuk konusundaki düzenlemelerden de endişe edildiği vurgulanıyor.

                                                     HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAK

                                                         Şimdi siz bir yandan hukukun üstünlüğünü savunacaksınız, diğer taraftan hukuku yok edecek adımlar atacaksınız. İşte bu noktada size “dur” denilecektir. Bir gün hukukun herkese lazım olacağını unutmamak gerekiyor. Bu konu Türkiye’nin de önünü tıkayacaktır. Nitekim Hükümet tarafından yapılmak istenilen değişikliklerin Anayasa’da da aykırı olduğu söyleniyor. Konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce de kabul edilemeyeceği dillendiriliyor. Bu durum karşısında Türkiye’nin içte ve dışta çok büyük bir itibar kaybına uğrayacağını da söylemliyiz.

Hükümet dışında her kesimden gelen ses şu:

“ Yolsuzluk iddiaları soruşturulmalıdır. Yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır.”

AB’den gelen uyarılarda da bu konuların üzerinde duruluyor. Savcı ve emniyetteki görevden alınmalardan endişe edildiğine vurgu yapılıyor. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle “Endişelerimiz doruk noktasına ulaştı” diyerek hukuk çağrısının yineliyor.

e.mail: [email protected]