Piyasalar kontrol edilemiyor…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

AKP İktidarı ile Cemaat kıran kırana bir savaş içine girdi. 11 yıllık iktidar döneminde kardeş kardeş geçinen bu iki grubun kıyasıya kavgası giderek şiddetleniyor. Sonu nereye kadar uzanır, bu kavga ne getirir ne götürür bunu şu an için tahmin bile edemiyoruz. Ancak, bu kavgadan en büyük zararı ilkemiz ve ülke insanlarımızın göreceğini açık biçimde ifade edebiliriz.

Hiç uzaklara gitmeye gerek yok. 17 Aralık “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” ile başlayan süreçte yaşananlara baktığımızda bu savaşın şimdilik ortaya koyduğu zararları görebiliriz. Kısaca anımsayalım:

KRİZ VURGUN GİBİ

Bir anda milyarlarca dolar ülkeden çıktı. Dolar ve Euro % 10 oranında arttı. Bu, Türk Lirası’ndan % 20 oranında erime anlamına gelir. Daha da açıkçası Türk Lirası % 20 oranında değer kaybetti ve devalüe oldu. Döviz ile borçlananlar battı. Yabancı sermaye frene bastı. Piyasalar alt-üst oldu. Şu anda da hiç kimse önünü göremiyor. Piyasalarda bu durgunluk sürerken, temel gıda maddelerindeki artışın önlenemediğini de söyleyelim.

                                                        Hükümet olanlar, 2013 yılı enflasyon oranını % 7 olarak açıkladılar. Biz,daha önce konu ile ilgili yazdığımız yazıda bunun doğruları yansıtmadığını belirtmiş ve şu anda enflasyonun en az % 20 dolaylarında olduğunu vurgulamıştık. Bu yazımızın üzerinden bir hafta geçti. Şimdi bakıyoruz, bu rakamların bile geride kaldığını görüyoruz.

Şimdi bazı temel gıda maddelerindeki fiyat artışlarından söz edip,örnekler vermek istiyoruz:

Mutfakların olmazsa olmazları arasındaki patates fiyatı bir anda % 100 oranında artmıştır. Daha önce 1 veya 1,5 Liraya satılan patatesin bugün 5 liraya kadar satıldığını söylersek yanılmış mı oluruz, yalan mı yazmış oluruz? Domates, patlıcan, biber, taze fasulye gibi gıda maddelerini 5 liranın altında alabiliyor musunuz? Et ve et ürünleri yeni yıl ile birlikte % 15-20 oranında zamlanmadı mı? Yumurtanın fiyatının % 100 arttığı kocaman bir yalan mı? 3 ila 5 lira arasında satılan kuru fasulyenin fiyatı 10 liraya kadar yükseldi mi yükselmedi mi?

                                                   ZAMLARIN ÖNÜ ALINAMIYOR

                                                      Bu maddelerin dışında temizlik, sıvı yağ, zeytinyağı gibi maddelere gelen zamlardan söz etmiyoruz. Bunlara çaktırılmadan zaten sürekli zamlar yapılıyor. Akaryakıta gelen sürekli zamlardan tüp gazların da nasibi aldığını özellikle belirtelim. Özetle zam yağmuru altındayız.

Bu noktada “Piyasalar kontrolden çıktı, halk kaderi ile baş başa bırakılmış durumda “dersek yanılmış olabilir miyiz? Serbest piyasa koşullarının da bir sınırı vardır, bir terbiyesi vardır. Bugün yaşadıklarımız bu kuralların dışında görünüyor. Halkın alım gücü giderek düşüyor. Bazı mallar çok pahalandı. Hükümet olanların bunlara müdahale etmesi gerekiyor. Bütün bunları görmezden gelip, fukaralığı artırmak da sosyal barışı ortadan kaldırmaya yetecektir. Dikkat edilecek olursa, dar gelirliler artık tencere-tava çalmaya başladılar. Seslerini yükseltenlerin sayısında da artışların olduğunu görüyoruz. Herkes pahalılıktan yakınıyor,feryat ediyor.

Hükümetler, kaliteli ucuz ve halkın refahı için gerekirse ithalat yaparak piyasalardaki bu pahalılığın belini kırabilir. AKP Hükümeti, öyle görünüyor ki şu an kendi derdine düştü, cemaat ile olan savaşından halkını düşünecek ve koruyacak durumda değil. Baksanıza, piyasaları bile kontrol edemiyorlar.

                                                     KAMBUR ÜZERİNE KAMBUR

                                                     Şimdi yazımızın başına dönelim:

                                                        İktidar-Cemaat savaşının zararının ülke ve ülke insanlarının ödediğine değinmiştik. İşte, bu yazdıklarımız ne acıdır ki bu savaşın getirdiği sıkıntı ve zararlardır. Bunun bu kadarla sınırlı olmayacağını görmekteyiz.

                                                       Buna Suriye’deki iç çatışmaları ve ülkemize gelen 1 milyon Suriyeli sığınmacıyı da eklemeliyiz. Bu yükü de devlet çekiyor, hali ile yükün faturasını da millet ödemek zorunda kalıyor. Eskiler “kambur üzerine kambur” derlerdi. Şu anda yaşananlar bundan farklı değildir.

Bazıları bizi “Felaket tellalı” olarak görebilir. Biz, doğruları yazıyoruz. Her şey ortada. Hatta daha da fazlası var. Eğer önlem alınamaz, millet önüne konulacak sandığa hür iradesini yansıtamaz, freni patlamış bu arabayı durduramaz ise, sonucuna da katlanmak zorunda kalacaktır.

e.mail: [email protected]