Yargıya müdahale uyarıları…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

“Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu” ile ilgili olarak yargıya müdahale ediliyor mu, edilmiyor mu? Hükümet, yargıya müdahale edilmediğini açıklıyor. Ancak, yapılanlar bunun böyle olmadığını gösteriyor. Lafı hiç eğip bükmeye gerek yok. Eğer, savcının emriyle soruşturma yapan polisler için “çete” suçlaması yapılıyor, anında da görevden alınıyorsa bu bal gibi yargıya müdahaledir. Böyle bir durum karşısında yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün müdür? Kaldı ki, demokrasilerde ve yasalarda polis asayiş ve güvenlik konularında hükümete karşı sorumlu olurken, adli soruşturmalarda savcının emrindedirler. Bunda yadırganacak, ya da yanlış bir taraf var mı?

YARGTIYA MÜDAHALE VAR MI?

Şu noktayı da açıklamakta yarar var:

Savcı emri ile yürütülen soruşturmalarda polis adli zabıta görevi yapar. Bu ne demektir? Savcının görevlendirdiği polis, savcıya karşı sorumlu demektir. Üstlerine bilgi vermek zorunda değildir. Burada doğrudan emir aldığı makam savcıdır ve sorumluluk da savcıya özeldir. Bu durum karşısında siz bu polislere “suç işledi” muamelesi yapabilir misiniz? Yaparsanız, bu yargıya müdahale anlamına gelmez mi?

Soruşturmayı başlatan savcı Zekeriya Öz’ün önünü kesmek için hemen iki savcının tayin edilmesi ve Öz’ün devre dışı bırakılmaya çalışılması yarıya, soruşturmaya müdahale midir, değil midir?

                                                     Üç kilit Bakanın çocukları, suç işlemekle suçlanıyor. Baskınlarda da üç Bakan çocuğu gözaltına alındı. Bakanların halen görevde bulunmaları, istifa etmemeleri demokrasiye yakışan bir tavır olarak değerlendirilebilir mi? İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu suçlanıyor, Bakan görevini sürdürüyor. Bağlı bulunduğu Bakanlıkta, daha soruşturmalar sürerken örneği görülmemiş tayinler ve yer değiştirmeler başlıyor.

DIŞARIDA DA YANKILANIYOR

                                                    “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu” sadece Türkiye de değil, dışarıda da ilgi ile izleniyor. Amerika ve AB’den gelen tepkiler de var. Soruşturmayım yakından izleyen AB, yolsuzluk soruşturmasında yargı sürecinin tarafsızlığı ve bağımsızlığının teminat altına alınması gerektiğini anımsatıyor. Açıklamada da “Komisyon, Hükümetin soruşturmaya müdahale etmeme ve yargıyı destekleyeceği taahhüdünü not eder” diyor.

                                                      Amerika’dan gelen açıklamalarda da “Türkiye’deki rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında yargıya müdahale edilmemelidir. Biz, olayları ve yargıyı yakından izliyoruz” deniliyor. Dış basında çıkan haber ve yorumlarda da “Türkiye’de halen yargıya baskı ve müdahale var” deniliyor.

İşin ilginç bir yanı da Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda hedefe çeteler konuluyor. Polis müdürleri görevden alınıyor. Emniyette adeta bir “deprem” yaşanıyor. Savcılara gözdağı veriliyor. Haberleri ve belgeleri sızdıranlar hakkında yasal işlem yapılacağı açıklanıyor. Darbeden, faiz lobilerinden, iç ve dış komploculardan söz ediliyor. Ancak, soruşturma kapsamında ele geçen hırsızlıktan, paralardan, rüşvet ve yolsuzluktan söz edilmiyor. Ortadaki tablo, hükümet olanların ortaya çıkarılan skandalın üstünü örtmeye çabaları olarak değerlendiriliyor.

ÜSTÜ KAPATILMAMALI

Bunun yanı sıra, ortada bir iktidar-cemaat çatışmasının da var olduğunu görüyoruz. Çünkü skandal üzerine Emniyetteki bütün kritik noktalardaki görevlilerin değiştirilmesi daha önce ortaya çıkarılan “fişleme” ile ilgili tasarruf olarak devreye konulmuş oluyor. Cemaat kanadından gelen tepkiler de bunu doğruluyor.

                                                       Görünen şudur:

                                                           “Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu” nun üstünün kapatılması, unutturulmaya çalışılması öyle kolay olmayacak. Kamuoyu üzerinde oluşan etki, hiç kuşkusuz yerel seçimleri etkileyebileceği gibi, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri de etkileyecektir. Bu süre içinde ortaya daha ne gibi skandallar çıkabilir bunu bilemiyoruz. Bunun yanı sıra konunun dışarıdan da yakın takibe alınmış olmasını da unutmamak gerekiyor.

                                                        Eğer ortada bir rüşvet, bir yolsuzluk, talan ve vurgun varsa bunun üstünün kapatılmaması gerekiyor. Burada kilit nokta da hiç kuşkusuz iktidar partisidir. Olay kime ve nereye dayanıyorsa, kimlere kadar gidiyorsa bunun üstüne gitmek, bize göre iktidarda olanların görevi olmalıdır. Bunun için de emniyetin, savcı ve hakimlerin görevlerini rahat yapmaları sağlanmalı, günün birinde herkese gerekebilecek yargıya müdahaleden kaçınılmalıdır.

e.mail: [email protected]