Ortada yolsuzluk varsa bu savunulamaz…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

3 Bakanın oğlu, bir kamu bankasının Genel Müdürü, AKP’li bir Belediye Başkanı, bir çok bürokrat “Yolsuzluk iddiaları” adı altında göz altına alınmışsa, bunda güçlü kanıtların rol oynadığı görülüyor. Ortada iktidar partisini sarsacak iddialar var. Bu göz altılarda cemaat ile iktidar partisi arasında bir siyasi hesaplaşma olabilir mi, bunu da zaman içinde göreceğiz. Çünkü bu soruşturmaların daha da derinlere doğru gidebileceği söyleniyor.

Başbakan Erdoğan’ın Konya’da yaptığı konuşmadan, bu göz altıların cemaat ile iktidar arasındaki siyasi hesaplaşmaya dayandığı izlenimini edindik. Başbakan konuşmasında “Onlar ve biz” vurgusu yapmıştır. Başbakan’ın bu konudaki açıklamalarına göz atalım:

KILIÇLAR ÇEKİLDİ

“Onların topları, tüfekleri varsa, bizim Allah’ımız vardır. Kimin ne hesabı varsa, kendilerine güvenleri varsa 30 Mart’ta seçim var, seçimlere girsinler. Milletle orada görüşsünler. Hesabını sandık dışında görmek isteyenlere ne millet, ne biz müsaade etmeyiz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değil. Çiğnenecek üçüncü sınıf bir kabile devleti değiliz. İçeride veya dışarıda hiç kimse bizim ülkemizi karıştıramaz. Benim ülkemde çirkin tuzaklar kuramaz. Terör bu millete diz çöktüremedi, çöktüremez ve çöktüremeyecektir.”

                                                          Görüldüğü gibi Başbakan, son olayları Cemaatin bir hareketi olarak değerlendiriyor ve adeta meydan okuyor. Hiçbir şeye boyun eğmeyeceklerini söylüyor. Cemaatin gücünün de seçim sandığında görüleceğini vurgulayarak artık doğrudan kılıçları çektiklerini vurgulamaya çalışıyor.

Başbakan, konuyu ve olayları başka yönlere çekmeye çalışmaktadır. Eğer ortada iddia edildiği gibi rüşvet ve yolsuzluk iddiaları varsa, bunların da derinlere uzandığı ifade ediliyorsa, bu konuyu başka söylemlerle kapatmanın, tehdit ve göz dağı vermenin de anlamı olamaz. Daha da açıkçası, ortada rüşvet ve yolsuzluk varsa, bunu hiçbir şekilde savunmak da mümkün değildir.

                                                     SORUŞTURMA GİZLİ TUTULMUŞ

                                                         Öyle görülüyor ki, soruşturma çok gizli yürütülmüş. Bu soruşturmadan ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan haberdar edilmemiş. Savcı-polis işbirliği ile gerçekleşen bu soruşturmanın sıkı bağlarının, delillerin, bulgu ve belgelerin var olduğunu da söylemliyiz. Yoksa bu boyutta bir operasyon risklidir ve bunu da hiç kimse göze alamaz. Bunun bedelinin çok ağır olacağını da operasyonu yürütenler mutlaka biliyorlardır.

Operasyon fiyasko ile sonuçlanabilir mi?

Biz, buna ihtimal vermiyoruz. Çok iyi hesaplanmış, planlanmış ve düğmeye basılmış bir operasyonda mutlaka elde çok önemli bilgi, belge, kaset vb. deliller vardır. Birkaç komiser, birkaç savcı ile bu işi kolay kolay göze alamaz. Bu işin arkasında güçlü bir dayanak mutlaka vardır. Davaya hangi savcıların, hangi mahkemelerde hangi hakimlerin bakacağının bile hesaplanmış olabileceğini düşünüyoruz. Bunlar da ortaya çıkacak ve kamuoyu ne oluyor ne bitiyor bunları da yakından mutlaka öğrenmiş olacaktır.

                                                      Bu bir siyasi hesaplaşma da olsa, eğer ortada bir rüşvet ve yolsuzluk varsa, bunun arkasında kimse duramaz. Rüşvet ve yolsuzluğu ortaya çıkarmak, varsa suçluların yakasına yapışmak Türkiye’yi içten ve dıştan yıkmak olarak göstermenin bir anlamı olabilir mi? Nitekim Başbakan da, kadrosu da “Biz hiçbir zaman rüşvet ve yolsuzluğu savunmadık, bunların üzerine gittik, buna izin vermedik. Bu tür işler içinde olanlar bizim aramızda olamazlar” demiyorlar mıydı? Şimdi, bu sözlerin arkasında durulması zamanıdır.

YARGIYA MÜDAHALE EDİLECEK Mİ?

Deniz Feneri Yolsuzluk iddialarını araştırıp, soruşturan savcı ve hakimlerin başına gelenleri yakından biliyoruz. Yine MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran ve yakasını bırakmayan savcılarla nasıl uğraşıldığının da yakın şahitleriyiz. Başbakan Erdoğan’ın Fidan’a sahip çıkmasına rağmen savcılar MİT Müsteşarı’nın üzerine gitmekten kaçınmamışlardır. “Ellerimizde güçlü deliller olmasa böyle hareket etmeyiz” açıklamaları da ard arda gelmiştir.

                                                       İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile ilgili savcılara müdahale için bazı girişimlerde bulunduğu haberlerini aldık. Bakan Sadullah Ergin’in HSYK üyeleri ile önemli bir toplantı yaptığı ve soruşturmaya yeni görevlendirmeler yapılabileceği iddiaları geliyor. Ancak, elde gerçek anlamda bilgi ve belgeler varsa, bunların kopyaları elden ele dolaşacak, medyada da geniş yer bulacaktır. Bunun önleminin alınmış olabileceğini de gözler uzak tutmamak gerekir.

e.mail: [email protected]