NECDET BULUZ
Önümüzdeki Mart ayında yapılacak olan yerel seçimler, Türkiye’nin geleceği açısından çok büyük önem taşıyor. İktidar partisi AKP, bu seçimlere oy kaybetmemek için her yerde asılacak. Adayları da bu açıdan değerlendirdiğimizde çok özenle seçiyor. Özellikle Ege, Akdeniz ve Trakya’da bazı kaleleri almak, ya da sarsmak istiyor.
Muhalefet partilerinin çalışmalarını da küçümsemeyelim. Yerel seçimler, partilerden çok adayların mücadelesi halinde geçeceği göz önünde bulundurulduğunda, muhalefetin adaylarında da farklılıklar görüyoruz.
AKP ÇOK ZORLANACAK
Mart’taki yerel seçimler iki açıdan önemsenmeli:
1.- AKP ile cemaat arasındaki çatışmanın seçimleri ne şekilde etkileyeceği.
2.- 4 milyon yeni seçmenin tercihinin hangi partiler için kullanacağı.
İktidar partisi, cemaatin desteği olmadan da ayakta kalabileceğini, tek başına ipi göğüsleyebileceğini ortaya koymak isteyecek. Bir yerde “Bu ülkeyi ben yönetiyorum, patron benim” mesajı vermeye çalışacak. Bu nedenle, bir miktar oy kaybetse bile, yine de “En büyük parti benim” damgasını vurmaya çalışacak.
Bu mümkün olabilir mi? Ortadaki hesap bu ama tutmayabilir. 2009 yılında yapılan yerel seçimde Demokrat Parti (DP) % 3.7 oy aldı. 1 milyon 500 bin seçmenin DP’yi tercih ettiğin i gösteriyor. Yine aynı seçimde Saadet Partisi (SP)’nin oyu % 5.2 olarak görülüyor. Kısacası 2 milyon seçmen SP’ye oy vermiş. Bunların oyu bu kez nereye kayacak, bunu iyi hesap etmek gerekiyor.
Zaten AKP kurmayları da bu seçimde zorlanacaklarını iyi biliyorlar. Yaptıkları açıklamalarda da yerel seçimde bir miktar oy kaybedebileceklerini, bunun da adaylardan kaynaklanabileceğinin altını çiziyorlar
CEMAAT VE TEPKİ OYLARI
Bunun yanına seçimde yeni oy kullanacak 4 milyon genç seçmeni de eklediğimizde ortaya nasıl bir tablonun çıkacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Her ne kadar sık sık kamuoyu araştırmaları yapılıyor, ortaya çıkan sonuçlar açıklanıyorsa da biz bunları tam anlamı ile inandırıcı bulmuyoruz. Bu araştırmalarda yanılma paylarının yüksek olacağını da şimdiden söylemeliyiz.
Bize göre iktidar partisi eski oy oranlarına bakarak bu yeni tabloyu kendisine göre dağıtmaya kalkışıyor, yanılıyor. Biz, mesleğimiz ile gereği çok geziyoruz, çok kişi ile görüşüyoruz, nabız tutuyoruz. Çok açık söyleyelim ve altını kalınca çizelim: Kimin kime oy vereceği belli değil. Kararsızların çok olduğunu, daha önce AKP’ye oy vermiş olan seçmenlerin çoğunun bile artık kulvar değiştirebileceğini özellikle vurgulamak istiyoruz.
İşte önemli olan bu tepki oylarının nereye gideceğidir. Cemaat eğer, belirlendiği gibi desteğini çekerse cemaatin oylarının nerede toplanacağıdır. 4 milyon yeni seçmeninin tercihinin hangi parti olacağıdır. Bir de yazımızın başında da değindiğimiz gibi diğer küçük partilere giden oyların şimdi bir noktada toplanacağı da göz önünde bulundurulduğunda sonuçların nasıl olacağıdır. Seçmen, eğer bu kez bilinçli oy kullanırsa daha önce çöpe giden en az 7-8 milyon oy hedefini bulmuş olacaktır ki bu da bütün hesapları karıştırabilir.
KAMUOYU ARAŞTIRMALARI SAĞLIKLI MI?
Bütün bunları alt alta koyduğumuzda ortaya hiç de tahmin edilmeyen bir tablonun çıkabileceğini görmekteyiz. Bu nedenle muhalefetin adayları, çalışması, programları ve umut verebilecek konumda olması çok büyük önem kazanıyor. Bu da, seçimde ortaya çıkacak tabloyu alt-üst etmeye yetecektir.
Bağımsız bazı kamuoyu araştırma gruplarının ortaya çıkardığı tablo ile, iktidar partisinin hazırlattığı kamuoyu araştırma sonuçlarının birbirini tutmaması da bu araştırmaların sağlıklı olmadığını açık biçimde ortaya koyuyor.
İktidar Partisi AKP’nin yapmak istediği şudur:
Kamuoyunun tercihini yansıtmak amacı ile yapılan araştırmalar ve bunların özellikle yandaş medya aracılığı ile paylaşılması sadece kamuoyu oluşturmaya yönelik bir yanıltmaca olabilir. Biz, görebildiğimiz ve hesapladığımız kadarı ile bunların sağlıklı sonuçlar olduğunu söyleyemeyiz.
e.mail: [email protected]