ŞEB-İ YELDA ( EN UZUN GECE)

ŞEB-İ YELDA (UZUN GECE) - youtube

ŞEB-İ YELDA (EN UZUN GECE)

ŞEB-İ YELDA (UZUN GECE)

Dünyamızın kaykılma ekseni yüzünden 21 Aralıkta kuzey yarım küremizin güneşe olan açısı en geniş (90 + 23.5= 113.5 derece) olacağından, güneşimiz güney yönünde en alçak konumuna ulaşacak ve ister istemez en uzun geceye yol açacaktır. (şeb-i yelda=uzun gece)

Saniyen; 21 Aralık 2012 tarihinde gezegenlerin hiçbiri tek çizgi üzerinde sıralanmadığı gibi (“SYZYGY”), dünyamızın başına, Mayalar’ca yorumlanan hiçbir feleket de gelmemiştir. “Marduk” gök taşı efsanesi doğru olmadığı gibi, güneşimiz üzerimize alevler de püskürtmeyecektir.

“Bilirim bilirim dersin bilene danış
Danışan dağları aşar mı aşar
Danışmadan yola çıksa bir kişi
Akibet yolundan şaşar mı şaşar”
(Pir Sultan Abdal)

Dört buçuk milyarı aşkın yıl süresi öncesi sevgili dünyamız yanardağlarla tutuşan bir kaya parçası olmasına rağmen, merih gezegini büyüklüğündeki bir başka kaya parçasının, Hüda razı olsun, pattadanak çarpmasıyla şallak mallak olmuş, bu çarpışmadan ay dedemiz oluşarak, patlangaçtan fırlayan dardağan misali önce 400 bin kilometre kadar uzaklaşmış, az sonra dünyamızın ısrarı üzerine bu uzaklıkta kalaraktan, dünyamız çevresinde fır dönmeye başlamış idi. Bu sayede ise uzayda takla makla yuvarlanan dünyamız, ay dedenin çekimi ile belini doğrultup, kendisine yalpalamadan fır dönecek bir eksen bulmuş, bir süre sonra da bu ekseni 23.5 derece kadar da kaykıltarak, sanki hiçbirşey olmamış misali güneşimiz çevresinde dönmesini sürdürmüş idi. 
İki milyar yıl kadar kısa bir süreden sonra ise dünyamızı börtü böcek sarmaya başlamış, hatta günümüzden 3 milyon yıl kadar önce dahi, af buyurun “insan” denilen yaratık kuyruğunu yer çekimine teslim edip, iki ayak üzre dikelmiş idi.

“Cahile ırak ol kamile yakın
Bir mana söyleyim darılma sakın
Hasmin karıncaysa merdane takın
Ummadık taş başa düşer mi düşer”

Oyunbaz kurnaz tilki kardeş kekliği tutup yemekliğe niyet ederek, keklikle karındaş olmuş ise de, tilkinin tekbaz olduğunu bilen keklik daima pür dikkat durup, pençesinden sakınır imiş. 
Bir gün karşı be karşı oturup sohbet ederler iken, oyunbaz tilki cevaba ayaz edüp,”Ey keklik karındaşlık; bilmezsin sana ne raddelerde meyliyetim vardır… sürmeli kaşlarına ve dahi mercan gözlerine kurban olayım; hele şu gözlerini yumup da uyuduğun yok mu ya..işte ben de ona fena halde müptelayım.. .ahh !! seni uyur olduğun halde biteviye seyir edip durmanın bir çaresi bulunsaydı, variyetimi uğrunda telef ederdim” dedikte, ahmak keklik tilkinin medhiyesine koltukları kabarıp güya karındaşlığını 
hoşnut etmek muradıyla gözlerini yumup uyurluğa vurmuş idi. 
Hain tilki aniden bilhucum kekliği kapıp ağzına almasıyla harp diyerekten yutacağı vakit, kekliktir can havliyle, “Ey tilki karındaş, zatımı yiyeceğine katiyyen esef etmem. Lakin asıl kederimi mucip olan, şükürsüz gideceğimdir. . bari bu fakiri memnun etmek için Allah’a bir şükret ki, şükürsüz telef olmayayım”, demesinin üzerine, tilkidir ağzını açıp “ALLAHA ŞÜKÜRLER OLSUN !!” demesiyle , kekliktir, “bir daha ölmedikçe gözlerini yumanın geçmişini..” diyerekten sak etmiş,
(sak=kuşun kanatlarını çırpıp öterek uçması), tilki dahi saflığına nadim (pişman) olup,”tövbeler olsun, bir daha karnım doymadan şükür edenin geçmişini..” diyesi var.

Kıssadan hisse: 
Râgibâ, düşmanın aldanma tevazularına
Seyl divârin ayağın öperek hedmeyler.”
(Koca Râgib Paşa)
(Meali: Ey Râgib, düşmanın alçak gönüllülük göstermesine inanma. Bilirsin sel duvarın ayağını öperek yıkar ((yerle bir eder)).

“Pir Sultan Abdal’im böyle mi olur
Kişi ettiğini elbette bulur
Yırtıcı kuşların ömrü tez olur
Zararsız akbaba yaşar mı yaşar”

Şeb-i yeldanız (uzun geceniz) kutlu olsun.
FPT Timur

 

Okumaya devam et  HÜSEYİN’LE NELER KONUŞTUK ?