DÜNYAYI KİM NASIL KURUYOR

3.12.2013 - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

ABD teknolojideki ilerlemesiyle kaya katmanlarına sıkışmış gaz ve petrol kaynaklarını işleyebiliyor.
2035 yılında enerji açısından kendine yeten ve dünyaya enerji ihraç eden bir ülke olarak siyasi ve ekonomik gücünü konsolide edeceğini öngörüyor.

*
Bu projeksiyonla, Rusya’dan geçen hatlara bağımlılıklarının kaldırılması için Hazar ülkelerinin bağımsızlığı, alternatif ihraç yollarının bulunması,mevcut rejimiyle İran’ın Hazar enerjisinde rol almamasını öngören,”Hazar Havzasının Enerji Kalkınması Projesi”ni,
Ortadoğu ülkelerini belirli ekonomik ve demokratik kriterlerle olgunlaştırmak ve ekonomilerinin bağlı olduğu petrol ve gaz akışının Hürmüz Boğazı ve Doğu Akdeniz su yollarından serbest olarak yapılmasını öngören “Büyük Ortadoğu Projesi”ni modifiye ediyor.

*
Ya? Gelişmekte olan ülkelerin teknolojik olarak gelişmemiş üretime bağlı olmaları yüzünden gelişmiş ülke kategorisine ulaşamayışlarından yararlanıyor.
Tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı -mesela, Rusya gibi ülkelerin genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri yeni bir Avrasya öngörüyor.

*
Yeni Ortadoğu için Rusya ile birlikte -işte, İsrail-Filistin arasındaki yeni bir barış planı başlığında: Yeni Suriye’nin kurulması,İran’ın nükleer programının diplomatik usullerle engellenmesi, Sünni-Şii ekseninde yumuşamayı teminen Suudi Arabistan- İran dengesinin oluşması, Irak’ta sükûnetin sağlanmasına çalışılıyor.

*
Bu perspektifi teminen Mısır’da demokrasiyi kullanarak ülkeyi dine dayalı bir yönetim şekline zorlayan ve Batı tipi düzenin gayri İslami bir istibdat düzeni olduğu öğretisiyle kitleleri İslami Cihad’a yönlendiren Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütünün iktidardan uzaklaştırılmaları ardından,
Benzer durumuyla -üstelik,Ortadoğu’da lider olma hevesinde siyasi lideri Başbakan Erdoğan ve dini lideri Fethullah Gülen’in olduğu yeniTürkiye’nin;

*
Birincisi;tarikatlar,cemaatler ve dini kurumların siyasetleri hariç, dini ritüellerinin toplumsal hayat ve kültürde serbestçe yaşanacağı, devletin bu toplumu küresel siyasi ve ekonomik kriterler dengesinde tutacağı bir yapıya dönüşmesi,
İkincisi; BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla Suriye’de kimyasal silahların imha edilmesi -ardından,Cenevre II Barış Konferansının toplanması,süreçte Suriye’de işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin, bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleriyle yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın alınmasına destek vermesi,
Üçüncüsü; Erdoğan-Gülen ittifak hükümetinin olası bağımsız bir Kürt devletinin milliyetçi ve ayrılıkçı etkilerinin Türkiye Kürtlerine sirayet etmesiyle oluşacak asimetrik tehdite tedbir olması öngörüsüyle,
Irak Federasyonu’nun Kürt bölgesinin tartışmalı bölgeleri,Petrol Yasası ve Kerkük-Musul gibi ağır sorunları çözeceğine, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve geleceğine sahip olacağına dair inancını tükettiği varsayımıyla sorunların çözümünde etkin olabilmeyi teminen dış politikasında yöneldiği “Bölgeyi kazanırsak petrolü ve Misak’ı Milli topraklarını da kazanırız “hedefinden vazgeçmesi -bu suretle, Musul-Kerkük petrollerinin Doğu Akdeniz su yollarından serbest olarak yapılması ve yeni Ortadoğu’nun buradan doğması isteniyor.

*
O yüzden -birincisi; ABD vesayeti altında Erdoğan-Gülen ittifak iktidarı taraflarının asla önleyemeyeceği ve sonuçta her iki kanadında iktidar savaşının kaybedeni olacağı bir gerilime düşürülmüşlerdir.
İkincisi; -bu sırada,Başbakan Erdoğan yeni Suriye kurulması yolunda Cenevre II Konferansıyla geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalıdır önşartıyla, süreçten Esad’ın dışlanmasını ve bütün vebalin Esad’a yüklenmesinin kararlılığından vazgeçirilmeye çalışılıyor.
Üçüncüsü;Kürtler -zaten,yeni Ortadoğu’da bulundukları Türkiye,Suriye,Irak ve İran coğrafyalarında petrol ve gaz akışının Doğu Akdeniz su yollarından serbest olarak yapılmasına alan hazırlamakta ve bu alanlar üzerinde birbirlerinden bağımsız,uzun süreli bir strateji uygulayıp, bulundukları ülkeyi gerek askeri,gerekse iç ve dış politikada devletin kurumlarını,güvenlik güçlerini zor durumda bırakır, ittifaklar kurar ve kendi adlarına Kürdistan Sorununa çözüm ararlarken;
Türkiye iktidarının Kuzey Irak Kürdistan’ı ile yaptığı petrol anlaşması -hem,Irak Federal Hükümeti,-hem de ABD’den tepki çekiyor.

*
Son dakikada, ABD Irak Federasyonu’nun onayı olmadan Irak’ın herhangi bir kesiminden petrol ihracatını desteklemediklerini açıklayınca, Başbakan Erdoğan ortamı yumuşatmak üzere Bağdat’a gönderdiği,
Enerji Bakanı Taner Yıldız Iraklı mevkidaşıyla yaptığı görüşmenin ardından “Türkiye, Bağdat’ın onayı olmadan Kuzey Irak’tan petrol ihraç etmeyecek” özür açıklaması yapıyor!

*
Çünkü, yeni Ortadoğu’ya doğru Rusya’nın Dışişleri ve Savunma bakanlarının Mısır’a, İsrail Başbakan’ının Moskova’ya yaptıkları ziyaretlerin ardından önemli gelişmeler yaşanıyor.
Genel ekonominin gündemi içinde Ortadoğu,kendisine en uygun seçeneğin yükümlülüklerinde Rusya ile birlikte tek küresel sisteme bağlı bir yapıya dönüşüyor.

*
Suriye ve İran ile yakınlığı,Irak Federasyonuyla ilişkilerini geliştirmesinin ardından Rusya’nın Mısır limanlarından yararlanma,Mısır’a silah ve askeri teçhizat ihraç etme olasılığı bölge jeostratejilerini değiştiriyor.
Kuzey Kafkasya’da İslamî hareketleri destekleyen Suudi Arabistan, Suriye’de Esad’ın silah zoruyla devrilmesi konusunun kapanması üzerine -hem,Mısır ve Rusya arasında imzalanan yüklü silah anlaşmasının mali sponsorluğunu yapıyor- hem, Rusya’ya Suriye’de kaybedeceği üs konusunda güvence veriyor -hem, Rusya’nın İran’a yüksek teknolojide silah vermesini önlemek -hem de, iki ülkeninde ekonomileri için enerji ihracaatına olan bağımlılıklarından hareketle Rusya ile yakınlaşma eğilimi gösteriyor -ki,
Bu Şii ve Sünni eksende ciddi bir yumuşama anlamına geliyor.

*
Cenevre’de nükleer programına ilişkin varılan anlaşma ile İran’ın yumuşaması da yeni Ortadoğu umutlarını arttırıyor.
Yeni Ortadoğu’da tek ciddi pürüz Erdoğan-Gülen ittifakının İslamcı iktidarıdır,bu İslamcı ikilinin başını belaya soktuğu Türkiye ise Türk halkının pürüzü…

*
90.yılında Atatürk Cumhuriyet’inin düştüğü bu çukurdan tek çıkış yolunu,
Yukarıdaki perspektifte ABD ziyaretinde partisini daha güçlendirmenin peşinde yeniCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun,
Türkiye’ye kapattığı kepenginin verdiği fırsatla,büyük Türk halkının sözünü şiirleştiren Orhan Veli -şöyle, veriyor:
“İşim gücüm budur benim,/Gökyüzünü boyarım her sabah,/Hepiniz uykudayken./Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman,/Bilmezsiniz kim diker;/Ben dikerim.
Dalga geçerim kimi zaman da,/O da benim vazifem;/Bir baş düşünürüm başımda,/Bir mide düşünürüm midemde,/Bir ayak düşünürüm ayağımda,/Ne haltedeceğimi bilemem.”

3.12.2013