OECD Nasıl Bir Kuruluştur?

Osmangazi Üniversitesi tarafından 22’nci Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde Türk Dünyasında Eğitim-Kültür Sistemleri ve Eğitim Bilimlerinde Yeni Arayışlar teması ile önceki hafta gerçekleştirilmiştir.

Kurultay’ın açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Kurultay sayesinde eğitim ile ilgili birikimlerin paylaşılacağını, buradan sağlanan gelişmeleri ulusal ve uluslararası alanda eğitim sistemlerine aktarılmasının tartışılacağını söylemiştir.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (OECD)  kendi üniversite yıllarında etkin olmadığını aktaran Bakan Avcı,  ‘‘Bu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı benim üniversite yıllarımda Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü okurken kalkınmak için bölgesel işbirliği vardı. Çok işe yarayan bir teşkilat değil, dönem dönem bir araya gelen birbirlerini ağırlayan bir örgüttü. Bizim için onun açıklaması ‘Refreshmant Kokteyl and Dinner’ idi.

O yüzden Ekonomik İşbirliği Teşkilatı yerine gelince doğrusu bu da oldu çünkü ‘Refreshmant Kokteyl and Dinner’ safhasını geçtik, böyle güzel kurultaylarda buluşuyoruz. Böyle anlamlı işler yapan bir zihniyete geldi. İnşallah Enstitü’nün daha etkin bir hale gelmesiyle ‘Dilde fikirde işte birlik’ idealimizi özellikle eğitim alanında gerçekleştirme şansımız olacak diye düşünüyorum’’ demiştir.

Sayın Bakan’ın açış konuşmasında  benim gibi Kırım kökenli olan İsmail Gaspıralı’nın  “Dilde fikirde işte birlik” özdeyişine gönderme yapması  yerinde olmuştur.

Ama, OECD’yi sadece ‘Refreshmant Kokteyl and Dinner’ olarak nitelemesi, OECD’nin Türkiye’ye yönelik  çalışmalarını  arka plana itmek anlamına gelir.

OECD, demokratik yapılara ve piyasa ekonomisine sahip 34 ülkenin, küreselleşmenin ekonomik, sosyal ve yönetim sorunlarını çözmek ve bu sürecin fırsatlarından faydalanmak üzere ortaklaşa  çalıştıkları bir uluslararası kuruluştur.

14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi’ne dayanılarak 1961 yılında kurulmuştur.  Savaş yıkıntıları içindeki Avrupa’nın Marshall Planı kapsamında  yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında çalışmalarına başlayan  Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (OEEC)  yerine geçmiştir. (S. Rıdvan  Karluk, Uluslararası Kuruluşlar, 2007, s. 53)

OECD  üye ülkelere, politika deneyimlerini karşılaştırabilecekleri, ortak sorunlarına çözüm arayabilecekleri, en iyi mevzuat ve uygulama yöntemlerini belirleyebilecekleri bir platform sağlamaktadır.

OECD’nin veri tabanları kamu maliyesi, ekonomik göstergeler, yatırım, ticaret, tarım, sağlık, enerji, çevre, işgücü, istihdam ve göç gibi birçok farklı alanı kapsamakta, yılda ortalama 250 kadar eseri İngilizce ve Fransızca olarak yayınlamaktadır.

Ankara’da Maliye Bakanlığımız tarafından idare edilen bir OECD Çok Taraflı Vergi Merkezi (Multilateral Tax Center) bulunmaktadır.

Ankara Vergi Merkezi OECD’nin en çok faaliyet düzenlediği merkezlerin başında gelmekte olup, 1993 yılından günümüze 45 ülkeden 4000’den fazla katılımcıya vergi ile ilgili eğitimler vermiştir.

OECD Türkiye Daimi Temsilciliğinde (OECD Nezdinde Türkiye Büyükelçiliği) rahmetli Turgut Özal’ın olur ve atamasıyla 1985-1990 yılları arasında 5 yıl görev yaptım.

1960’tan 1980’li yıllara kadar Türkiye’nin OECD’ye olan ilgisi daha çok 12 Temmuz 1962 tarihinde oluşturulan, ülkemizin ekonomik durumunun her yıl görüşüldüğü ve yapılacak yardım miktarının belirlendiği Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu’nun çalışmaları üzerinde yoğunlaşmıştır. 2000’li yıllardan sonra OECD’yle olan ilişkilerimizde bir canlanma görülmüştür.

Her yıl Türkiye’den 1800 civarında temsilci OECD’nin çalışmalarına katılmaktadır.

Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye değildir ve 53 yıldır kapısında üye olmak için beklemektedir ama,  Batı dünyası içindeki en etkin uluslararası ekonomik işbirliği  örgütü olan  OECD’nin kurucu üyesidir.

OECD’de görev yaptığım dönemde  Sanayi Komitesi 6 No.lu Çalışma Grubu’nda Regional Problems and Policies in Turkey isimli çalışmanın hazırlanmasına katkıda bulunan bir uzman olarak, OECD’nin Türkiye açısından önemli bir ekonomik kuruluş olduğuna inanmaktayım.

Türkiye, hiçbir batılı kuruluşta başkanlık görevi üstlenmemiştir ama 65 yıllık geçmişi olan OECD’de başkanlık yaptığı tek Batılı uluslararası kuruluştur.

OECD Bakanlar Konseyi’ne ilk defa 1986 yılında Turgut Özal başkanlık yapmıştır.

Ben o dönemde Turgut Özal’ın OECD Bakanlar Konseyi’ne başbakan sıfatıyla başkanlık yapmasını uygun bulmamış ve bu görüşümü Büyükelçiye iletmiştim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanının OECD üyelerinin bakanlarına başkanlık yapması doğru değildi. Çünkü, başkanlık yaptığı Konsey, bakanlardan oluşuyordu.

Avrupa Birliği’nde Avrupa Birliği Konseyi,  Başbakanlar ya da Devlet Başkanları seviyesinde toplanır.  Bu Konsey’e bakanlar katlamaz. Oysa Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, bakanlardan oluşur.

Başbakan, ancak başbakanlardan oluşan toplantılara başkanlık yapmalıdır.   

23-24 Mayıs 2012 tarihlerinde Paris’te gerçekleşen OECD’nin Bakanlar Konseyi, Özal’dan sonra Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan başkanlığında toplanmıştır.

Babacan, Türkiye’nin OECD Konseyi’nin 2012 yılı başkanlığı için aday olduğunu açıkladığında, “Türkiye’nin Özal döneminden, 1986’dan sonra, 2012’de Konseye başkanlık yapması önemli. Bu ay sonuna kadar belli olur diye düşünüyorum. O dönem Türkiye önemli açılımlar yapmıştı. Şimdi yeniden 2012’de Türkiye önemli açılımlar yapıyor” demişti.

                       

 

 

 

 

 

Bana Göre Rektör Seçilmez Atanır

Geçen haftaki yazımda bu köşede 2 Ocak 2009 tarihinde yayınlanan yazıma atıfta bulunmuştum. Şimdi bu yazımdan kısa bir özeti sizlerle paylaşmak istiyorum.

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne yapılan atama ile Dokuz Eylül Üniversitesi rektör atamasının yargıya intikal etmesi, kamuoyunun dikkatini yeniden  üniversitelerdeki  rektör atamalarına çekmiştir.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,  MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ve bazı köşe yazarları İstanbul  Üniversitesi rektörlüğüne yapılan atamayı eleştirmişlerdir. Oktay Ekşi, 31 Aralık 2008 tarihinde yayınlanan yazısında “…seçimde ‘iyi,’ ‘dürüst,’ ‘çalışkan’ olmanın yetmediğini”  belirtmiştir.

 

Türkiye’nin gündemi rektör atamalarına kilitlenmiş iken Hürriyet gazetesinin Pazar (28 Aralık 2008) ilavesindeki bir açıklama önem kazanmıştır. Nuran Çakmakçı’nın haberine göre Koç Üniversitesi’nin yeni rektörü Prof. Dr. Ümran İnan “bana göre rektör seçilmez atanır” demiştir.

YÖK’ü kuran Prof. Dr. İhsan Doğramacı, rektörlerin seçim yerine atamayla işbaşına gelmesini, 13 Eylül 2007 tarihinde Zaman gazetesinden İbrahim Asalıoğlu’na vermiş olduğu demeçte şöyle açıklamıştır:

“Rektörün kelime anlamı ‘doğru yolu gösteren’ demektir. Türkiye’de ODTÜ’nün başı maliyeci Kemal Kurdaş’tı. Ne doçent, ne profesördü. ODTÜ bugün en başta gelen üniversitelerden biri.”  

Bugünkü rektör seçim sisteminin getirilmesine tepki göstermek için 1992’de YÖK başkanlığından istifa eden Doğramacı, rektörlerin atamayla gelmesini şu sözlerle savunmuştur:

“Şu anda üniversitelerde rektörlük seçim kampanyaları sürüyor. Benim en yakinen bildiğim Hacettepe Üniversitesi’nde gruplar birbiriyle kavga ediyor. Kim kime oy verecek diye. Bu, üniversite için olabilecek en kötü şeydir. Bundan daha kötüsü olamaz.”

 

 Prof. Doğramacı bu konuda görüşünü radikal bir cümleyle şöyle tamamlamıştır: “Ben olsam bir oy alanı rektör atarım; çünkü sadece 1 kişiye angaje olmuştur.”

Koç Üniversitesi’nin yeni rektörü Prof. Dr. Ümran İnan da Doğramacı ile aynı görüşte olsa gerek ki “bana göre rektör seçilmez atanır” demiştir.

 

Prof. Dr. İnan’a göre, rektörlerin mütevelli heyetler tarafından atandığı Amerikan sistemi çok daha mantıklıdır. Prof. İnan’a göre rektör ataması seçimle olmaz. Prof. İnan’ın  görüşleri  şöyledir:

“Stanfod’da bölüm başkanını seçmek için bile, dekan önce bölümdeki öğretim üyeleriyle konuşur, sonra idarecilik ve mükemmellik kriterlerine göre birisini atar…Popüler insanlar en iyi idareciler değildir…

 Üniversitelerde demokrasi zordur… Seçimde adaylar birbiriyle çatışıyor. Oy verilirken hangi kritere göre verildiğini bilmiyorum…(Ben bu kriterleri-bana göre- geçen haftaki yazımda açıkladım.)

 Ayrıca bütün kariyerini aynı üniversitede yaşamış olanların seçilmesi sorun yaratabilir. Çünkü çok uzun süre orada olan insanların, belki de bağnazlaşmış fikirleriyle bir üniversiteyi yeni yerlere götürmesi zordur…

Prof. Dr. İbrahim Ortaş’ın  bu konudaki görüşü  ise şöyledir: “Seçimlerde üniversitelerin tansiyonun yükseldiği, bilimsel verimliliklerinin düştüğü çok sık konuşulmaktadır…

Birinci dönemde atanan rektörleri ilk günden ikinci döneme yönelik çalışmaktadırlar…

Doğal olarak eğilim yoklama süreci ayrılıklar, küskünlükler, kutuplaşmalar yaratığı, adayların bir birini yıprattığı bilinen gerçeklerdir. Üst yönetimlerinin belirlenmesinde belirli kriterlerin olmaması ve buna bağlı olarak yaşanan zincirleme birçok olay nedeniyle günümüze kadar nitelikli bu işi yapabilecek öğretim üyelerinin üniversite yönetimlerine aday olmaktan çekindikleri görülmüştür.”

 

Çekilme Durdu Ateş Kes Devam Ediyor

 

PKK’nın şehir yapılanması KCK, hükümetin demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konusunda adım atmadığını ileri sürerek geri çekilmeyi durdurduklarını açıklaması, terör geri mi geliyor sorusunu gündeme getirmiştir.  Örgüt’ün  ateşkesin devam edeceğini açıklaması ise, bana göre bir şantajdır.

Çözüm süreci kapsamında  1 Eylül’den itibaren adım atılmaması durumunda sokak eylemlerine başlayacağını açıklayan ve çekilmeyi durduran PKK’nın, bu eylemlerden sonuç alamaması durumunda kanlı saldırılara girişmesi durumunda “çözüm süreci” ne bir nokta koymak gerekebilir.

Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,4 büyüdüğü, üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH tahmininde, 2013 yılının ikinci üç aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre gayri safi yurtiçi hasılanın sabit fiyatlarla 30 milyar 145 milyon lira seviyesine geldiği bir dönemde yeniden silahlı çatışmanın başlamasını Türkiye’de kimse istemez.

Bununla beraber  gerginleşen ilişkiler  ve  çekilmenin gerçekleşmediği durumda  PKK’nın ülke sınırları içinde  silahlı varlığını devam ettirmesi, Türkiye’nin devlet olma özelliğini zaafa uğratır.

Danışma Kurulu üyesi olduğum BİLGESAM’ın  Başkanı kıymetli dostum  Doç. Dr. Atilla Sandıklı’nın 9 Eylül’de yayınlanan  “Çözüm Süreci Nereye Gidiyor?”  başlıklı yazısından iki paragrafı  şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Çekilme aşamasına riayet etmediği halde Haziran ayında çekilmenin tamamlandığını beyan eden terör örgütü, 9 Eylül 2013 tarihinde ise çekilmeyi durdurduğunu açıklamıştır…

Ülke sınırları içinde silahlı bir gücün herhangi bir müdahale olmadan varlığını ve faaliyetlerini sürdürmesi ciddi bir devlet anlayışıyla bağdaşmamaktadır…

Çekilmenin gerçekleşmediği durumda terör örgütünün yurt sınırları dâhilinde silahlı varlığını ve faaliyetlerini devam ettirmesi Türkiye’nin devlet olma vasfı ile uyumlu değildir…

Türkiye’nin kendi sınırları içinde ayrı bir devlet yapılanmasına müsaade etmesi veya bu yapılanma kapsamındaki faaliyetlerin çözüm adına göz ardı edilmesi mümkün değildir.

Hâlihazırda çatışmasız bir dönem bulunsa da, terör örgütünün geri çekilmediği bir süreç Türkiye’yi yakın zamanda büyük bir problemle karşı karşıya bırakabilir.

Mevcut faaliyetlerinden kırsaldaki ve şehirdeki unsurlarına eşgüdüm kazandırarak dağdaki silahlı güce dayalı “devrimci halk savaşı” hazırlığı yaptığı anlaşılan terör örgütünün ilk etapta Gezi olayları benzeri kitlesel, yaygın ve uzun soluklu eylemler başlatabileceği beklenmektedir.”

Bu görüşlere aklı selim sahibi kişilerin katılmaması acaba mümkün mü?

 

 

Vural Savaş

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

1948 yılında Eskişehir’de doğdum .1970’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Kısa bir süre Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’da çalıştıktan sonra 1972 yılında Eskişehir İTİA İktisat Bölümü’nde akademik kariyere başladım. 1975’te doktor, 1979’da doçent oldum. 1975 – 1976’da İngiltere Sussex Üniversitesi’nde doktora üstü çalışmalar yaptım.

1982 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Başbakan Turgut Özal’ın direktifleri doğrultusunda kurulan AET Genel Müdürlüğü’nün (şimdiki AB Bakanlığı) başkanlığını yaptım. 1984 – 1985 döneminde İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum, 1982 – 1985 yılları arasında İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı’na (Nuh Kuşçulu) danışmanlık yaptım. Bu dönemde Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları konusunda iki kitabım (biri İngilizce) ile İhracatta Vergi İadesi kitabım İTO tarafından yayınlandı.

1985 yılında Paris’te OECD nezdinde Türkiye Büyükelçiliği’ne Planlama Müşaviri sıfatıyla tayin edildim. Görev yaptığım dönemde Türkiye’yi 4 Komite’de temsil ederek, Türkiye’de kalkınmakta olan bölgeler konusunda OECD’nin önemli bir araştırmasının (Regional Problems and Policies in Turkey) basılmasına katkıda bulundum. 1990 yılında yurda dönüşümde DPT Müsteşar Müşavirliği’ne getirildim. Daha sonra Başbakanlık Başmüşavirliğinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde bir model olan “Türk Ödemeler Birliği” kurulması için bir proje geliştirdim.

1991 yılında profesörlüğe atanarak Anadolu Üniversitesi’ne geçtim. Anadolu Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İktisat, Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri , Dış Ticaret Teorisi ve Politikası, Uluslararası Entegrasyonlar derslerini kendi eserlerimi esas alarak yürüttüm. Akademik kariyerimde 23 yüksek lisans, 16 doktora tezi yönettim. Bu öğrencilerim arasında çeşitli üniversitelerde görev yapan çok sayıda profesör, doçent ve yardımcı doçent bulunmaktadır. Üniversite Senato ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İktisat Fakültesi Dekanlığım döneminde AÖF kapsamında bulunan tüm iktisat kitaplarının yeni formata göre yazılmasına yazar ve editör olarak katkıda bulundum.

İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak katılan tek öğretim üyesiyim. Dördüncü Türkiye İktisat Kongresi Bilim Komisyonu üyeliği yaparak Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Bilim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundum. 1996 yılında TOBB Milletlerarası Ticaret Odası (International Chamber of Commerce: ICC) Uluslararası Ticaret ve Yatırım Politikaları Komisyonu’nda (Commission on Trade and Invesment Policy) ICC Türkiye Temsilciliğine getirildim. Son 10 yıldır TOBB ICC IFO World Economic Survey kapsamında her üç ayda Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ile ilgili olarak gönderilen sualnameleri cevaplandıran 12 uzmandan biriyim.

“Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika”, “Türkiye Ekonomisi: Cumhuriyetin İlanından Günümüze Yapısal Değişim”, “Avrupa Birliği”, “Türkiye Avrupa İlişkileri: Bir Çıkmaz Sokak” ve “Uluslararası Kuruluşlar” başlıklı temel ders kitaplarım dahil yayınlanmış 24 kitabım, 300’den fazla makalem, 12 ortak ve 3 çeviri eserim vardır. Beş ders kitabım (642-908 sayfa aralığında) 42 baskı yapmıştır. Tüm üniversitelerde ders kitabı ve yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.

Ortak yazarlı bir ders kitabım TÜBA üniversite ders kitapları 2012 yılı telif ve çeviri eser ödülü olmak üzere 6 “bilimsel araştırma ödülüne” sahibim. Diğer araştırma ödüllerim şunlardır: 1984: Enka Vakfı, “Türk Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Entegrasyonu,” Bilimsel Araştırma Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1982: Türkiye Milli Kültür Vakfı: Teşvik Armağanı, Dal: İktisat, 1981: İktisadi Kalkınma Vakfı, “AET ile İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomik Politika Açısından Değerlendirilmesi,” Behçet Osmanağaoğlu İnceleme Yarışması Birincilik Ödülü, 1979: Pamukbank, “Dışsatımın Özendirilmesinde Ticari Bankalarımızın Yeri” Bilimsel Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü.

ABD ABI Enstitüsü’nün Yılın Eğitimcisi (Man of the Year 2011) ödülü sahibiyim. Özgeçmişim WHO’s WHO Dünya, Asya ve Türkiye baskılarında yer almıştır. (Who's Who in Asia 2012, Asya’da Kim Kimdir 2’nci baskı, 01/11/2011, Who's Who in the World 2011, Dünyada Kim Kimdir, 28’nci baskısı, 03/12/2010, Günümüz Türkiyesi'nde Kim Kimdir, 01/05/2005). Özgeçmişim Turkischer Biographiscer Index/Turkish Biographical Index’te (2004, s.563) yer almıştır. Google Akademik’te 1.070 (05.02.2018) atıfım vardır.

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, Kayseri Sanayi Odası, İşveren Dergisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi gibi oda dergilerinde yazılarım yer almıştır. Türkiye’de yayınlanan çok sayıda bilimsel derginin hakem heyetinde yer almaktayım. Ders kitaplarım: 42 baskı yapmış olup 3.884 sayfadır.
Bugün Gündem
  1. Babam Uğur Otluçimen de o anda ekmek alıyormuş fırıncıdan o da hakkın rahmetine kavuşmuş. Allah rahmet eylesin.

  2. Benimde annemin amcası Abdullah Soylu dedemiz bu olayda şehit olmuştur. Kendisi o tarihte bölgede fırıncılık yapmaktadır ekmek dağıtımı yaparken o…

  3. Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı?! Hadisler? KUR’AN!? Din’den beslenenler-sömürücüler-din satıcıları; ‘Tanrı-Allah-Kitap-Kur’an’ söylemiyle bireysel olması gerekirken, kurumsallaştırdıkları ‘inancı’ önce; Yahudilik-Hıristiyanlık-Budizm gibi farklı dinlere,…

  4. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  5. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  6. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  • BAKMAK ve GÖRMEK

    BAKMAK ve GÖRMEK

                Kimi yazılarımda ‘ben söze bakarım’ dediğim için eleştiriler almıştım.             Bu uzsözün tamamı; “ben söze bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım adam […]


  • “Can güvenliği her şeyin önünde…”

    “Can güvenliği her şeyin önünde…”

    Yaşanan depremler olası İstanbul’da beklenen depremi gündeme taşıdı. Uzmanlar İstanbul’da yıkıcı depremin olabileceğini söylüyor ve tedbir almada geç kalınmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Prof. Dr. Naci […]


  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • HANGİ TATAR?-HÜSEYİN MÜMTAZ

    HANGİ TATAR?-HÜSEYİN MÜMTAZ

    HANGİ TATAR? HÜSEYİN MÜMTAZ KKTC Cumhurbaşkanı Tatar bir gazetecinin; “14 Mayıs sonrası Türkiye politikasını değişirse siz aynı çizgide kalmaya devam edecek misiniz?” sorusuna, “Böyle doğdum, […]


  • Marmaris, İngilizler için daha maliyetli…

    Marmaris, İngilizler için daha maliyetli…

    Turizm sezonunda bu yıl daha çok İngiliz Türkiye’ye gelecek. Özellikle Marmaris, Bodrum gibi tatil yörelerinde bu yaz daha çok İngiliz göreceğiz. Marmaris, Dalaman ve Bodrum’a […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]



Posted

in

by