Barıştan yana olan kazandı…

Suriye’de 2,5 yıldan bu yana süren iç çatışmalarda, ABD ile Rusya’nın savaşsız barış konusunda anlaşması, dünyaya derin bir “ohhh” çektirdi. Çünkü dünya kamuoyu, savaş istemiyor. Bunun için de kendilerini yönetenlere karşı çeşitli yöntemlerle baskı uyguluyor. Suriye’ye askeri müdahale konusunda dünya kamuoyunun % 72’si “Savaşa hayır” dedi. Amerika ve Avrupa halkının da bunu desteklediğini gördük. - necdet buluz

Suriye’de 2,5 yıldan bu yana süren iç çatışmalarda, ABD ile Rusya’nın savaşsız barış konusunda anlaşması, dünyaya derin bir “ohhh” çektirdi. Çünkü dünya kamuoyu, savaş istemiyor. Bunun için de kendilerini yönetenlere karşı çeşitli yöntemlerle baskı uyguluyor. Suriye’ye askeri müdahale konusunda dünya kamuoyunun % 72’si “Savaşa hayır” dedi. Amerika ve Avrupa halkının da bunu desteklediğini gördük.

Suriye’de çözümü savaşta görenler yok mu? Var. Bunların başını da Türkiye çekiyor. Bazı Arap ülkeleri (Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE, Katar) buna destek veriyor. Burada bütün hedefin kişisel kin ve intikam duygusundan kaynaklandığını düşünüyoruz. Mezhep çatışmalarından endişe eden ve koltuklarının sallanacağı endişesi duyan Arap ülkelerine ne yazıktır ki, Türkiye öncülük ederek yanı başımızdaki Suriye’deki çatışmaların boyutunun genişlemesine neden olmuştur.

                                                    SAVAŞI KİMSE İSTEMİYOR

                                                        Biz, kamuoyundan gelen tepkilere karşı bir türlü duyarlı olamıyoruz. Suriye konusunda, Türk kamuoyu her zaman ayağa kalkmış, “savaşa hayır” demiştir. Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun savaş hevesliliği karşısında da “Suriye’de siyasi çözümden yana çalışın” telkinlerine kulaklarını tıkamıştır. Savaş ile, Esad’ın devrilmesi ile kazançlı çıkacağımız görüşü ağır basmıştır.

Geçenlerde Bodrum’da kent merkezinde, daha sonra da Turgutreis’te bir gezinti yaptık. Kadınların başını çektiği gruplarla karşılaştık. “Savaşa hayır” mitinglerinde bir araya gelen Bodrumlu kadınlar Suriye’ye karşı Türkiye’nin takındığı tutumu protesto ediyorlardı.

                                                     Bu tür protesto mitingleri yurdun birçok yerinde de yapıldı, halen de yapılıyor. Burada anlayamadığımız, özellikle kadınlarımızın öncülük ettiği bu demokratik haklarında bile polislerin olumsuz tepkileri olmuştur. Yani, kamuoyu ortaya çıkıp görüşünü, tepkisini ortaya koyamayacak mı? Sesini çıkarmayacak mı? Anayasa’nın kendisine verdiği hakkı kullanmayacak mı? Bunları yaparsa suç mu işlemiş olacak? Güvenlik güçlerinin bu baskısı, bu tepkisi, bu şiddeti nedendir?

Okumaya devam et  Suriye İç Savaşı’nın 10. Yılında Katiller Yarışı

Başbakan bile çıkıyor”savaşa hayır”mitinglerine tepki gösteriyor.” Çanakkale’de savaşa hayır diyebildin mi?” diye de soruyor. Siz, bu benzetmeden bir şey anladınız mı?

BARIŞ İSTEMEK SUÇ OLMAMALI

Barış istemenin suç olduğunu da gördük ve yaşadık. Halbuki dünya devleri bile bugün barış konusunda bir araya gelebiliyor, kararlar alıp, bunları uygulamaya koyabiliyorlar. Kendimizi bunun dışında nasıl tutabiliriz?

                                                    Suriye’de kimyasal silah kullanılması sonrası bu ülkeye askeri operasyon gündeme geldiğinde İngiltere gibi bir ülke bile, Meclis’ine danışma ihtiyacı duydu. Almanya, İtalya gibi ülkeler kamuoyunun sesine kulak verdi, koalisyon dışında kaldı. ABD Başkanı Obama bile, tepkisi olmasına rağmen kongre kararları almayı uygun buldu. Koalisyon bir türlü oluşturulamadı ve barış ağır bastı. Zaten savaşın bir barış getirmeyeceğini artık görmeyen, anlamayan mı var?

Barışa giden yolda Suriye’nin elindeki kimyasalların denetimi ve imhası gerekiyor. Zaten bu Amerika’nın hali ile Suriye’nin istediği bir şeydi, bu gerçekleşti. Rusya ise, Esad’ın ülkesinde devam etmesinden yana tavır koymuştu, bu sistemle Rusya’nın istediği de yerine gelmiş oluyor. Öyle veya böyle barıştan yana olan kazanmış oldu. Silahlı bir çözüm getirmenin daha bir felakete yol açacağı görüşünde olduğumuz da defalarca vurgulamıştık, korkulan olmadı.

                                                 KAYBEDEN TÜRKİYE OLDU

                                                 Şimdi gelelim Türkiye’ye:

                                                    Bugüne kadar uygulanan Suriye politikalarından ne elde ettik? Kazancımız ne, yitirdiklerimiz ne? Suriye krizinden taraflar kendi açılarından istediklerini aldılar. Biz yine ortada kalmadık mı? Biz yine Suriyeli sığınmacılarla baş başa değil miyiz? Yine Suriye konusunda devre dışı bırakılan, sözü geçmeyen bir ülke olarak komşular ile dünya ile sorunlu bir ülke olarak görülmüyor muyuz? Kaldı ki, Suriye ve Mısır politikalarındaki hatalarımızın faturasının 4 milyar doların üzerinde olduğunu bizzat Hükümet yetkilileri açıkladılar.

Okumaya devam et  Bize düşen

                                                     Sorun sadece bunlarla sınırlı kalmış olsa neyse. Şimdi karşımıza bu hatalı politikalar yüzünden bir de PKK’nın Suriye’deki kolu PYD çıktı. PKK yetmiyormuş gibi, şimdi de PYD ile uğraşmaya başladık. Sonu nereye varır bunu da kimse kestiremiyor.

Eğer Türkiye Suriye’de, cihazcıları eğitip silahlandırmasa, barış ve siyasi çözüm yolunu seçmiş olsaydı bugün ortaya nasıl bir tablo çıkardı? İşte bunu da bir başka yazımızda görüşlerimizi yansıtıp, sizlerle paylaşacağız.

e.mail: [email protected]