Türkiye’nin sürüklendiği nokta…

NECDET BULUZ - TurkiyeHalki

 

NECDET BULUZ

 

Suriye’de sarin gazının kullanılarak 1500 kişinin ölümüne yol açması dünya kamuoyunda büyük tepki yarattı. Muhalifler kimyasal sarin gazının Esad tarafından kullanıldığını iddia ederken, Esad da bu gazın muhaliflerce kullanıldığını, kendi halkına karşı böyle bir katliamın içinde olmadıklarını söyledi. Kimyasalın kimler tarafından kullanıldığı halen açıklığa kavuşturulamadı.

Biz, daha önce yazdığımız bir yazıda, Esad’ın Hizbullah’ın da desteği ile muhaliflere karşı üstünlük sağladığını, daha önce muhalifleri eline geçen kalelerin geri alındığına değinmiş ve “Böyle bir üstünlük elde eden Esad’ın kimyasal gaz kullanmasına gerek yok. Bunu yapması intihar etmesi anlamına gelir” demiştik.

                                                  MUHALİFLERDE KİMYASAL VAR MI?

                                                      Şimdi Rusya’nın Suriye’de sarin gazının muhalifler tarafından kullanıldığına dair belge ve bulguları BM Güvenlik Konseyi’ne teslim ettiği haberleri geliyor. Zaten, doğru olan da konun enine boyuna araştırılması, bu insanlık sucunu işleyen veya işleyenlerin ortaya çıkarılmasıdır. Peşin hüküm ve suçlamalarla yol çıkılmanın son derece yanlış olduğunu söylemeliyiz.

Muhaliflerde sarin gazı var mı? Varsa nereden temin ediyorlar? Özellikle Türkiye’nin destek verdiği el Nusra grubunun Gaziantep, Hatay ve çevresinde sarin gazı temin ettikleri, ürettikleri ve zaman zaman da patlamaların olduğu tespit edilmiş. Yapılan açıklamalarda bu konuların ört bas edilmiş olduğu da ifade ediliyor. Bazı kaynaklar, muhaliflerin elinde de kimyasal bulunduğunu, bu konuda ellerinde bilgilerin bulunduğunu da dile getiriyor.

                                                    Rusya’nın da Suriye’de sarin gazının muhalifler tarafından kullanıldığını iddia etmesi, elindeki bilgi, belge ve delilleri BM Güvenlik Konseyi’ne vermesi, konunun önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Ayrıca, muhaliflerin elinde de kimyasal bulunduğu gerçeğini su yüzüne çıkarıyor.

ADANA İLGİNÇ BİR OLAY

Konu ile ilgili Adana’da sarin gazı ile ilgili 11 el Nusra’ ya bağlı el Kaide üyesinin yakalandığı, daha sonra bu militanların serbest bırakıldığı, savcılık iddianamesinde de “Ele geçirilen maddeler sarin gazıdır” denilmesi kafalardaki soru işaretlerinin dağılması için bir neden oluşturuyor. Taraf Gazetesi’nde çıkan bu habere göre Savcılık, aynı zamanda el Nusra için “terör örgütü” nitelemesini de yapmış. Peki, o halde bu teröristler neden serbest bırakılmış, nereye gitmişler, niçin daha sonra yakalanmamışlar? Kafalardaki soru işaretleri giderek çoağlıyor.

                                                 Aslında bu konu, Türkiye’nin Suriye çıkmazında hangi noktaya geldiğini göstermesi açısından önemlidir. Bugün, Esad’a karşı savaşan ve dünyada “terörist listeleri”nde yer alan bazı grupların Türkiye tarafından desteklenmesi, barındırılıp, silahlandırılması Türkiye’nin imajını da zedelemektedir. Konu ile ilgili olarak dış basında yer alan bazı haber ve yorumlarda Türkiye’nin terörist aşırı İslami grupları destekleyerek müttefikleri ile ters düştüğüne de değiniliyor. Suriye’nin geleceğinde bu gruplara kesinlikle yer verilmeyeceği de vurgulanıyor. Hiç kuşkusuz bu yazılar ve meydana gelen olaylar Türkiye açısından hiç de iç açıcı olarak görülmemelidir.

TÜRKİYE’NİN İMAJI YERLE BİR

Eğer olaylar ve haberler doğru ise, sarin gazı ile yakalanan el Kaide militanları neden serbest bırakıldı? Bu konuda Hükümet olanların rolü var mıdır? Savcının 11 militan için “terör örgütü mensubu” demesi üzerine bu militanlar nerededir? Türkiye’nin Suriye sınırının yol geçen hanına dönmesi, kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinmemesi, terör örgütü militanlarının elini kolunu sallayarak her tarafta gezmesi Türkiye’nin içinde bulunduğu konumla çatışmıyor mu? Türkiye’nin bu noktalara sürüklenmesi içte ve dışta imajımızı yerle bir etmiyor mu? Kaldı ki, bu konularda bizi yönetenler suskun kalıyor ve hiçbir açıklamada da bulunmuyorlar.

Baştan bu yana izlenen Suriye politikaları Türkiye’yi tüm komşuları ile sorunlu hale getirdi. Bunun yanı sıra Türkiye dünyada giderek yalnızlaşıyor. Müttefikleri ile bile ters düşmeye başladı. Özellikle dünyanın “terörist Listesi”nde yer alan aşırı İslami grupları desteklemesi de giderek tepkileri artırıyor. Hatay’da yaşayan tüm yurttaşlarımız bu gruplardan son derece rahatsızlık duyuyor. Bölgede her an her şeyin olabileceğine de dikkat çekiliyor.

                                                 Bütün bunlara rağmen, Türkiye’nin baştan bu yana izlediği yanlış Suriye politikalarında ısrar etmesi, bu batakta çırpınması, ülkemizin ve bölgenin geleceğinin şekillenmesinde Türkiye’nin devre dışı kalacağını da gösteriyor. Zaten Suriye konusunda etkinliği kalmayan ve devre dışı bırakılan Türkiye, bundan bile ders çıkaramadı.

e.mail: [email protected]