KÜRT KUŞAĞI SAVAŞI VE YENİ SEVR

29.8.2013 - silahlikurtlerazerbaycan

ABD liderliğinde bir koalisyon caydırıcılığını azmettirmek, Suriye’de rejimi değiştirme değil, rejimin kimyasal silah kullanımına askeri yanıt vermenin görüntüsünde geri sayımdadır.
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov’un telefon diplomasisi, saldırının Haziran’da Kuzey İrlanda/Enniskillen’de G8 Zirvesi’ndeki mutabakat çerçevesinde yapılacağını gösteriyor.
Destek istenmesi halinde Türkiye’nin vereceği desteğin muhariplik değil, Hava Kuvvetleri’nin koalisyon güçleri uçaklarına eskortluk yapma (High Asset Value Combat Air Patrol) ile sınırlı olacağı bildiriliyor.

*
G8 Zirvesi’nde iç savaşı komşu ülkelere ya da dünyaya yayılma potansiyeliyle Suriye sorununu çözümlemek ve Suriyelilere istedikleri değişiklerde yardımcı olmak kararı alınmış,
İngiltere Başbakanı David Cameron kararı,”Geçici bir yönetimi sağlayacak Cenevre sürecini desteklemek; Irak’tan dersler çıkararak devletin temel kurumlarının geçiş sürecinde korunmasını sağlamak; Suriye’yi islamcı teröristlerden ve aşırılık yanlılarından arındırmak için çalışmak; kimyasal silah kullanımını önlemek; Sünni, Şii ya da Alevi değil tüm Suriyelilerin onayını alan bir Suriye hükümetini desteklemek” ifadesiyle açıklamıştı.

*
Kararın açılımı; ABD’nin küresel,Rusya ve Çin’in bölgesel lider olarak çıkarları bileşkesinden Üçüncü Dünya Savaşına yol açmadan,Suriye’de iç savaşın yayılma olasılığının önüne geçilmesi -sonuçta, lider ülkelerin memnuniyeti doğrultusunda Kuzey Irak-Kuzey Suriye hidrokarbon kaynaklarının,suyun ve tarım topraklarının küresel ekonomiye entegrasyonuyla küresel istikrar, güvenlik ve gelişmenin sağlanmasına yönelik adımlar atılmasıdır.

*
Nasıl? Prensipte ABD; Rusya ve Çin’in küresel barış, istikrar ve gelişmeye katkı sağlayacağı iddiası ve yeni bir uluslararası hukukun BM merkezinden küresel sistem ağlarına yansıtılmasıyla yeni dünya statüsünün oluşturulması şartında,
Rusya ve Çin; ABD’nin başlattığı İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planında İsrail’e güçlü bir teşviği teminen Suriye iç savaşının önlenmesi ve yeni Suriye’nin kurulmasından -giderek,diğer sorunlar için stratejik müttefikliğin geliştirilmesinde hemfikirdir.
Üstelik ABD ve Rusya kanıtlanması durumunda Suriye’de kimyasal silah kullanımına sert bir tepki vermek konusunda da anlaşmıştır!

*
O yüzden Batı’da uluslararası camiayı, Kuzey Kafkasya ve Orta Asya’da Rusya’yı tehdit eder duruma yükselen İslamcı radikalizmin tasfiye edilmesi,
Geliştirilen stratejik ortaklıkla İran’ın nükleer programı konusunda işbirliğinde olunması,
ABD’nin füze savunma sisteminde Rusya ve Çin ile işbirliği yolundaki engelleri kaldırarak NATO’nun Soğuk Savaş mantığından uzaklaşması ve Stratejik Silahların Azaltılması Andlaşmasının devamına ilişkin adımlar atılacaktır.

*
İşte, İsrail ve Filistin arasında 1967 sınırlarına harfiyen uymak yerine aralarında toprak değişimi yapabilmeleri, İsrail Devleti’nin Yahudi devleti olarak tanınması, yerleşim inşasının dondurulması ve mahkûmların serbest bırakılması gibi konularla barış görüşmelerine başlanmıştır.
Arap Baharı’nda ABD’nin adına çalışan cihadçı radikal örgütlerin küresel istikrara tehditkâr karakteri anlaşılması ve İsrail’e güçlü bir teşvik sağlamak üzere -mesela, Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütünün tasfiyesi sürdürülmektedir.

*
Geriye, G8 Zirvesi mutabakatı çerçevesinde ABD liderliğinde bir koalisyonun Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımına askeri yanıt vermek üzere bir saldırının yapılması kalıyor.

*
Saldırının ardından oluşan keşmekeşte Erdoğan iktidarının desteğinde Cihadçı İslamcı radikal örgütlerin tasfiyesi,
Yeni Suriye kurulması yolunda güçlü Esad rejimi ordusuna karşı üstünlük sağlayamayan dağınık ve zayıf Özgür Suriye ordusunun müzakerelere güçlü olarak katılmasının sağlanması,
Nihayet Suriye ve Irak Kürdistan’ında hidrokarbon kaynaklarının,suyun ve tarımın küresel ve bölgesel liderler arasında herhangi bir hır-güre mahal vermeden; Türkiye güneyinde Kürtlerin oluşturduğu tampon bölgenin paralelinde İran’ın batısından,Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de Büyük Kürdistan’dan Doğu Akdeniz’e akıtılması işi kalıyor -ki;

*
Türkiye iktidarı -elbette,toplam 910 km.lik sınır hattı nedeniyle,Suriye ile yaşanabilecek olası askeri gerginliğin yaratabileceği güvenlik kaygılarının farkındadır.
Hava Kuvvetlerinin dost ülke uçaklarına yapacağı eskortluk haricinde yaşanacak gelişmeler doğrultusunda TSK’nın gerekli göreceği her türlü adımı atacağından da endişe edilmiyor-fakat,
Kim, ABD liderliğinde bir koalisyonun -şu sıralarda,yukarıdaki amaç için bir askeri operasyon hazırlıkları içinde olmadığını söyleyebiliyor?
Ya da kim, bu operasyon sırasında Türkiye’nin vereceği desteğinin sınırlı kalacağından emindir?
Kim,NATO’nun 6 adet Patriot bataryalarına güvenebilir?

*
Halbuki, Suriye Dışişleri Bakanı Valid Muallem,muhalefeti destekleyen ülkelerin kimyasal saldırı bahanesiyle ülkesine saldırmak üzere olduklarını söylüyor.
“Suriye’ye saldırmak hiç de kolay olmayacak. Teslim olmayacağız ve elimizdeki tüm araçlarla kendimizi savunacağız.Herkesi şaşırtacak savunma araçlarına sahibiz.Dış askeri müdahalenin amacı güç dengesinin kurulması ise bu bir yanılgıdır”diyor.
Kim,Suriye’nin Türkiye’ye saldırıda bulunmayacağını söylüyor?

*
Halbuki Türkiye iktidarı, Kuzey Suriye’de 1954’te yapılan nüfus sayımından sonra yüz binlerce Kürt’ün kimliklerinin ellerinden alınması ve vatansız sayılmaları ya da BAAS partisinin iktidara gelmesiyle uyguladığı sınır boyunda yaşayan Kürtlerin sınırdan 50 kilometre uzaklaştırılıp yerlerine Arapların yerleştirildiği uygulamayı -bu kez, uluslararası çevrelerin tasfiyesine karar verdiği El Kaideci radikal örgütler eliyle tekrar ediyor,bölgeyi boşaltmaya yönelik ambargo uyguluyor ve bölgeye Arapları yerleştiriyor.
Kim,Suriyeli Kürtlerin bu uygulamaya kayıtsız kalacağını söylüyor?

*
Halbuki PKK,Türkiye iktidarının Demokratik Çözüm süreciyle ilgili herhangi bir hazırlığının olmadığı -aksine,büyük bir savaş hazırlığı içinde olduğu kanaatindedir, hükümetin adım atması için 1 Eylül’e kadar süre vermiş, Türkiye’yi tehdit etmektedir.
Kim PKK ile yeniden çatışmaların başlamayacağını söylüyor?

*
Doğrusu Başbakan Erdoğan’ın,eğitildiği “La şarkıyye la garbiyye illa İslamiyye illa İslamiyye’ hacı cavcav kültürüyle, Türkiye’yi Müslüman Ortadoğu’nun bir parçası olarak algılamasının,İslamiyet’in sadece bir din değil topyekün bir hayat tarzı olduğu,onun emirlerinin ancak mutlakiyetçilikle uygulanabileceği algısı ve Müslüman dünyasına lider olmak hırsının dünyanın yeni macerası olduğu anlaşılmıştır -ki,

*
Mısır’dan sonra -şimdi, o hacı cavcav kültürün Türkiye’den de tasfiye edilmesine gidiliyor.
Türkiye-Kürdistan-Suriye üçgeninden çıkarılacak dersle uluslararası hukuk zenginleşecek ve yeni dünya statüsü oluşturulacaktır.

*
Bay Erdoğan, savaş ekonomisinin sürdüğü kanlı günlerde, Gezi Direnişçilerinden bir çığ gibi büyüyen ve “Duyuyor musun sesi, işte bu halkın öfkesi/ Olmayacak hiçbir zaman bir başkasının kölesi/ Sanki kalp atışları karışıyor davullara/ Yürüyoruz gururla yeni bir yarına/ sen de gel katıl bize, diren bütün bu baskıya/ Durur; koca dünya barikatın arkasında/ Sen de özgürlüğün için diren omuz omuza/Duyuyor musun bizi, işte çapulcunun sesi” diyenlerin insafına terk edilmiş olacaktır -fakat, Türkiye yeni bir Sevr’e tabi tutulmaktadır…

*
Ne kıymeti var?Ey Recep Tayyip Erdoğan, Hey Davutoğlu, Alo Necdet Paşa!

*
Aynı sonuca çıkan başka bir alternatif daha vardır; ya kimyasal silahlar Türkiye’nin desteklediği İslamcı terör örgütlerince kullanılmışsa ve faturasından Erdoğan sorumlu sayılacaksa?

*
Ne kıymeti var?Ey Recep Tayyip Erdoğan, Hey Davutoğlu, Alo Necdet Paşa!

29.8.2013