Mısır konusunda daha akılcı davranılmalı…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan, Gezi olaylarından sonra Mısır konusunda da görüş ayrılığı içine düştü. Erdoğan, Mursi’nin göreve iade edilmesi konusunda israr ederken, Gül’ün uzlaşma ve seçim istemesi bir noktada “zirvede çatlak” olarak da değerlendirilebilir. Ancak, Gül ile Erdoğan’ı iç ve dış konularda değerlendirecek olursak, Cumhurbaşkanı Gül’ün daha akılcı hareket ettiğini görürüz.

Mısır’daki askeri darbenin her zaman karşısında olduk. Ancak, küresel güçlerin bölgedeki çıkarları gereği oynadıkları oyunları bozabilecek ve onların karşısına dikilip “Yanlış yapıyorsunuz” deme gücüne sahip değiliz. Bir yerde bu güçlerle çatışmak demek, ayağına kurşun sıkmak demektir. Sadece darbelerin karşısında olduğumuzu söylemekle yetinmek durumundayız. Yoksa Erdoğan’ın söylediklerine karşı çıkmak, darbeyi savunmak anlamına gelmemelidir.

                                               ERDOĞAN, TABANA OYNUYOR

                                                  Gül, küresel güçleri ve bölgeyi iyi okuyor. Beğensek de beğenmesek de, akılcı hareket ederek, bazen Başbakan ile ters de düşüyor. Mısır’daki askeri darbeye Amerika da AB ülkeleri de “darbe” demedi. Amerika daha da ileri giderek “Asker, Mısır’da eksik olan demokrasiyi getirmek için iş başındadır” diyerek bir yerde askeri darbenin arkasında durdu. Şimdi bütün bu gerçekleri görerek ortaya çıkıp meydan okumak, küresel güçlerin karşısında “Ben Mursi’yi istiyorum, destekliyorum” demek sadece tabana oynamaktan başka şey değildir. Sonuç getirmeyecek, boş laflardır.

Burada yapılması ve atılması gereken adım, Mursi’nin serbest bırakılması olayıdır. Yoksa Amerika’nın ve Avrupa’nın arkasında durduğu bu askeri darbede ortaya çıkıp, sonuç getirmeyecek sözlerle gündem yaratmanın hiçbir getirisi olmaz. Nitekim, Gül Financıal Times’e yazdığı makalede “Mursi serbest bırakılsın, tüm siyasi liderlerin katılacağı bir uzlaşma sağlansın, bugün yönetim de buna izin versin” isteğinde bulunmuştur.

DARBEYE SUUDİLER VE KATAR DA KATILDI

Kaldı ki, burada Başbakan Erdoğan’ın unuttuğu bir nokta var,biz anımsatalım:

Mısır’da Mursi’ye karşı yapılan askeri darbenin altyapısını hazırlayanlar Başbakan’ın çok yakın dostları Suudi Arabistan ve Katar Emirlikleridir. Suudi Arabistan ve Katar, Müslüman Kardeşler’e karşı işbirliği içindeler. Bu örgütü kendi rejimleri için de son derece tehlikeli görüyorlar. Ancak, Başbakan konuşmalarında hiç Suudilere ve Katar’a ses çıkarmıyor. Onları darbeci olarak da suçlamıyor.

                                                   Dış politikada ağızdan çıkan her kelimeye dikkat etmek gerekir. Dış politika, hataları affetmez. Her şey çok hızlı değişebiliyor. Manevra kabiliyetinin de artırılması, olaylara göre yeni politikalar üretilmesi gerekiyor. Bunlar biz de var mı, göremiyoruz. Aynı şeyleri iç olaylar için de söyleyebiliriz. Gezi olayları ile başlayan gerginlik, Başbakan Erdoğan’ın söylemlerinden, sağduyudan uzaklaşmasından kaynaklanmıştır. Gezi olaylarındaki tabloya baktığımızda bu noktada Cumhurbaşkanı Gül’ün daha sağduyulu hareket ettiğini de görmüş oluruz.

DOĞRU OLAN UZLAŞMA VE SEÇİM

Mısır’da her şeyin normale dönmesi için uzlaşma ve hızlı şekilde seçime gitme gerekiyor. Bunun altyapısının oluşturulmasında yardımcı olmak Mısır’ı kazanmak demek olacaktır. Bugün, Mısır yönetimi ile de sorunlar yaşıyoruz. Erdoğan’ın Mursi’de neden ısrarlı olduğunu herkes biliyor. Ancak, görülmesi gereken Mursi döneminin artık kapanmış olmasıdır. Amerika’nın, Batı’nın, Suudi Arabistan ve Katar’ın karşısında olduğu bu yönetimin yeniden iş başına gelmesi bugünkü koşullarda mümkün olabilir mi? Gül gibi, Erdoğan’ın da bu konuda gerçekçi olması, olayları iyi okuyabilmesi gerekmektedir.

                                                   Askeri darbenin karşısında olmak, müttefiklerle, tüm dünya milletleri ile ayrı düşmek anlamına da gelmemelidir. Burada, Başbakan Erdoğan şiddetle Amerika, Batı, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerle de ters düşüyor. Belki şu anda bu ters düşmenin sıkıntıları görülmeyebilir ama gelecekte önümüze uygulanan bu politikaların faturasını koyarlar.

Okurlarımıza şu konuyu yeniden anımsatalım: Biz, hiçbir zaman Gül’ü de savunmadık. Politikalarının da arkasında olmadık. Sadece konumuzu ilgilendirdiği için Gezi eylemlerindeki ve Mısır’daki darbede Gül’ün Başbakan Erdoğan’dan daha akılcı davranış içinde olduğunun kıyaslamasında bulunduk.

e.mail: [email protected]