Kürdistan Toplulukları Birliği’ne doğru…

NECDET BULUZ - kurdistan

NECDET BULUZ

 

                                             Geçenlerde Kuzey Irak’ta Barzani Başkanlığında yapılan “Kürt Ulusal Konferansı” hazırlık toplantısı Terörist başı Öcalan’ın çok önceleri gündeme getirdiği bir çağrıydı. Öcalan, başlatılan “Barış süreci” ile ilgili olarak böyle bir konferansın yapılmasını da istemişti. Bu nedenle bu konferans bir noktada sürecin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Eğer, böyle bir oluşuma ve bu oluşum sonunda ortaya çıkacak tabloya bizi yönetenler karşı çıkmıyorsa, gelişmeleri de kabul ediyorlar demektir.

                                             Gelişmeler neyi getirecek? Bu toplantılar sonunda neler olacak? “Demokratik konfederalizm” olarak Öcalan tarafından değerlendirilen bu toplantıya katılan gruplar ülkelerinde çalışmalar yapacaklar. Yani Türkiye, Irak, Suriye ve İran’daki 4 parçalı Kürt gruplar “Kürdistan Topluluklar Birliği”ne giden yolda üzerlerine düşen görevleri yerine getirecek.

                                                   “GÜNEYDOĞU’YA ÖZERKLİK” İSTEĞİ

                                                       Bu arada şunu da vurgulayalım. Ortada bir siyasi oluşum var. Bu siyasi oluşuma PKK, PJAK ve PYD gibi silahlı gruplar da silahlı güç olarak katkı sağlayacak. 4 ülkede bulunan Kürtler, ellerindeki bütün grupları ve güçleri bu çalışmaların içine sokacaklar. Silahlı gruplar ise gerektiğinde çatışma için bekletilecek.

                                           Bütün bu olup bitenler ve yapılan çalışmalar dış güçlerin desteği olmadan yapılabilir mi? Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’a baktığımızda İsrail’in yayılmacılığı için böyle bir oluşumun zemin bulması gerekiyor. İşte bu yapılanmanın arkasında Amerika ve İsrail bulunuyor. Yoksa Kürtlerin kendi kendilerin böyle toplantılar yapması,kararlar alması mümkün olabilir mi?

                                               Kendimizi kandırmayalım. Doğruları görmek ve buna göre yol haritası çizmek durumundayız. Başlatılan “Barış süreci” içinde silahlı PKK’lıların Türkiye’yi terk etmemesinin altında bu gerçekler yatıyor. PKK’nın istekleri var. Bu isteklerin AKP Hükümeti tarafından yerine getirilmesi isteniliyor. PKK kanadından yapılan açıklamalarda da “Silah bırakmamız mümkün değil. Biz, sadece ateşkes ilan ettik” deniliyor.

                                                     Zaten, Öcalan’ın da, Kandil ve PKK’nın siyasi uzantılarının isteklerinde de “Güneydoğu’ya özerklik” önde geliyor. Bunun Anayasa’da da garanti altına alınması isteniliyor. “Anayasa’da Kürt halkının doğal ve demokratik haklarının yer alması, Anayasa’nın demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’ı açık bir ifade ile ortaya koyması gerekmektedir” deniliyor.

                                         BÖLÜNME SÜRECİ HIZLANIYOR

                                             Kürtler ne istediklerini ortaya koyuyorlar. Burada asıl sorun, Başbakan Erdoğan ve tayfasının ne yapacağıdır. Çünkü istekler ortada, beklentilerin neleri kapsadığı da ortada. Peki, Başbakan bütün bunlar karşısında ortaya çıkıp daha çık bir ifade ile ne yapacaklarını neden söylemiyor? Yapılan toplantılar ve yayınlanan bildirilerde kesin ifadeler yer alıyor. Artık macun tüpten çıkmıştır. Gündem değiştirmekle, yanı başımızda olup bitenleri görmezden gelmekle bu işlerin üstesinden gelinemez. Sıkıntının her geçen gün daha da arttığını ve bölünme noktasına doğru hızla gittiğimiz artık herkes tarafından görülmelidir.

                                                      Suriye’de PYD’nin bugünkü konuma geleceği yıllar öncesinden belliydi. Suriye’deki iç çatışmalar başladığında Kuzey Irak’taki peşmergebaşı, PYD’nin bütün gruplarını Erbil’de topladı, onlara moral aşıladı, silah ve para yardımı yaptı. Gruplar, Kuzey Ira’da hem de İsrailli uzmanlar ve subaylar tarafından eğitildi, Suriye’ye tekrar gönderildi. Bunlar yapılırken, bizimkiler bu olup bitenleri sadece seyretmekle kaldılar. O zaman bunlara niye müdahale edilmedi, bugün ortaya çıkan tablo neden görülmedi?

                                         SURİYE’NİN ÖNEMİ

                                             Kaldı ki, Kürt egemenliğini Suriye’de pekiştirmek için Barzani’nin yanı sıra Türkiye’den KCK ve PKK’nın yardım ve destekleri, çalışmaları da istihbarat birimlerimizce mutlaka biliniyordur. Bugüne kadar bunlara da hiçbir müdahalede bulunulmadı. Aslında, bu işin Suriye ayağının çok önemli olduğu unutuldu, ya da önemsenmedi. Bugün gelinen noktaya baktığımızda, Kürtler için Suriye’deki yapılanma önemli kilometre taşlarından biridir.

                                                Şimdi önümüze bakalım:

                                                   4 ülkede yaşayan Kürtleri bir konfederasyon çatısı altında toplamak için Erbil’de yapılan toplantı önemsenmelidir. Toplantıya katılanlar, ülkelerinde siyasi ve silahlı yapıları ve diğer grupları ile ön çalışma yapacaklar. İleride bağımsız bir Kürt devletine giden yolun bu şekilde açılacağı biliniyor. Öcalan’ın projesi de böylece hayat bulacak. Bütün bunlar da biliniyor ama ses çıkarılmıyor.

 e.mail: [email protected]