Küresel güçler Mısır’da ne istiyorsa o olur…

NECDET BULUZ - necdet buluz

 

NECDET BULUZ

 

                                                Mısır’da Müslüman Kardeşler’in Cumhurbaşkanı Muhammed Musi’nin askeri darbe ile koltuğundan indirilmesi, öyle görünüyor ki, en çok da AKP Hükümeti’nde bir travma yaratmıştır. Gerek Başbakan Erdoğan, gerekse Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uluslar arası diplomasi trafiğini hızlandırmışlar, askeri darbeye karşı çıkmışlar ve koltuğundan indirilen Mursi’nin ve Müslüman Kardeşler’in yeniden iş başına getirilmesi gerektiği yönünde çabalarını artırmışlardır.

                                              Konu ile ilgili olarak yazdığımız yazılarda görüşümüz bellidir. Biz de askeri dahil, her türlü darbelerin karşısındayız. Ancak, Mısır’daki askeri darbeyi yaptıran küresel güçlerdir ve buna da “darbe” demiyorlar, “Demokrasiyi kurtarma adına yapılan operasyon” diyorlar. Amerika da böyle diyor, İngiltere de böyle diyor. Kısacası, Mısır’daki askeri darbenin arkasında yer alıyorlar.

                                                BLAİR BİLE DARBEYİ DESTEKLİYOR

                                                   Mursi’nin düşürülmesinden sonra ABD Başkanı Obama “Demokrasi sadece seçim değildir, halkın sesine de kulak verilmelidir” diyerek zaten baştan bu yana darbenin arkasında olduklarının mesajını vermişti.

                                          İngiltere Eski Başbakanı Tony Blair, Mısır’daki askeri darbe üzerine yaptığı açıklamada bakınız neler diyor:

                                           “ Mısır’da sokaklara dökülen milyonlarca kişi tarafından düzenlenen protestolar gücün göstergesi ve özgür demokratik ruhun kendisidir. Protestoların gerçek boyutu ele alındığında ordunun Mursi’yi görevden almaktan başka çarenin olmadığı da görülecektir.  Mısır’dakine benzer sosyal medya aracılığı ile örgütlenen halk ayaklanmalarının görmezden gelinmemesi gerekir. Bu, hükümetin seçimle iş başına geldiği demokrasi geleneğinin dışında işleyen türden demokratik bir ruh. Çok büyük oranda sosyal medya tarafından beslenen bu ruh, aslında devrimsel bir fenomen. Bu ruh, kriz çıkarmada da çok hızlı davranıyor. Her zaman tutarlı ya da rasyonel olmak zorunda değil. Protesto, bir siyaset ya da bir hükümet programı değildir. Eğer hükümetlerin bu tür protestolara gerekli karşılığı vermek için net görüşleri yoksa o zaman başları belada demektir.”

Okumaya devam et  KÜRESEL GÜÇLER GİZLİ TEKNOLOJİLERİNİ TÜRKİYE’DE KULLANIYOR

                                                   ARAP ÜLKELERİ DE DESTEK VERİYOR

                                                      Zaten, Amerika ve Batı dünyası Mısır’daki darbeye destek vermemiş olsaydı, tablo böyle olabilir miydi?  Kaldı ki, Mısır’daki askeri darbe, Suudi Arabistan’da, Kuveyt’te, Katar ve körfez ülkelerinde bir bayram havası da estirdi ve adı geçen bu Arap ülkeleri de darbeye destek verdiler.

                                            İşte, bizim söylemek istediğimiz de budur. Türkiye, bölgede Mısır konusunda yalnız kalmıştır. Müttefikler, içli dışlı olduğu Araplar bir anda yüzlerini dönmüşlerdir. Daha düne kadar darbelerin karşısında olduklarını söyleyen ülkeler askeri darbenin yerinde olduğunu savunmaya başlamışlardır. Böylesine bir iki yüzlülük yaşanıyor ve Türkiye, bu hala “ Mısır’da Mursi ve Müslüman Kardeşler yeniden göreve gelmelidir” söylemleri ile havanda su dövüyor.

                                                          Mısır’da küresel güçler ne isterse ortaya o tablo çıkar. Bölgedeki koşullar küresel güçlerin çıkarlarına göre ayarlanıyor. Bu nedenle “demokrasi” ya da “insan hakları” gibi sözler askıya alınıyor. Türkiye, bu konuda ne yaparsa yapsın, bir sonuç alması mümkün mü? Başbakan da, Dışişleri Bakanı da bunu biliyor ama demokrasi savunuculuğuna soyunarak yaşanan travmayı atlatmaya, tabana mesajlar vermeye çalışıyorlar.

                                              TÜRKİYE’NİN YANLIŞLARI

                                                         Türkiye, Mısır’da gerçekten demokrasiyi mi savunuyor, yoksa Müslüman Kardeşler ile olan ideolojik bağlarının zayıflamasının sıkıntısını mı çekiyor? Söz konusu demokrasiyi savunmak ise, AKP Hükümeti Gezi direnişçilerine karşı orantısız güç kullanarak bu demokrasiyi katletmiyor mu? Lice’de halkın kurşunlanarak öldürülmesinin üstünü kapatarak, Hatay’daki katliamın unutulmasını sağlayarak demokrasiyi hançerlemiyor mu? Demokratik eylem haklarını kullananlara karşı tehdit, sindirme, baskı, gözaltı ve tutuklamalarla demokrasiye zarar vermiyor mu?

                                                       Hükümet, dış politika dahil, bir çok konuda yanlışlar yapıyor. Kitleler de buna karşı direniyor. Gösterilerin bitmemesi ve yaygınlaşması hiç kuşkusuz nedensiz değildir. Bunun getireceği sonuçların ne olacağı da ortadadır. Biz, İngiltere Eski Başbakanı Blair’in bu konudaki sözlerini bu nedenle sütunlarımıza taşıdık. Eğer, Blair’in sözlerini iyi analiz edersek, buradan Türkiye’nin de çıkarması gereken derslerin olduğunu göreceğiz.

Okumaya devam et  ÜST AKIL OPERASYONLARI : SUİKASTLER, ZİHİN KONTROL, NAZİLER VE SİYASİ ELİTLER BAĞLAMINDA BİR İNCELEME

e.mail: [email protected]