Demokratik çözüm yeri sandıktır…

NECDET BULUZ - islamcilik demokrasi hayir

 

NECDET BULUZ

 

                                               Son eylemlerin ortaya koyduğu bir gerçeğe değinelim. Bizi yönetenlere karşı gençlerin önderliğinde “iyi yönetilememek” amacı ile günlerdir sokaklar, meydanlar taşıyor. Hatta Başbakan Erdoğan için “istifa” söylemleri de yayılıyor. Hiç kuşkusuz, demokrasilerde seçimle iş başına gelenlerin, istenilmiyorsa seçimle iş başından uzaklaştırılması gerekiyor. Bunun dışında aranan yolların demokrasi ile de uyuşmadığının altını çizelim.

                                              Bizim, yıllardır seslendirdiğimiz şu konu bir türlü seçmenlerce devreye sokulamıyor:

                                          Seçme hakkını kullanmak için sandığa gidilmiyor. Özellikle de iktidardan şikâyet edenlerin sandığa gitmemesi, hür iradesini sandığa yansıtmaması ortaya çok çarpık sonuçların da çıkmasına neden oluyor. Eğer, bugünkü iktidardan şikâyet ediyorsanız, yeni bir sayfa açmak niyetindeyseniz sandığa gitmek, hür iradenizi de yansıtmak durumundasınız. Bugüne kadar yapılan tüm çağrılara ve ortaya çıkan çarpık tabloya rağmen sandığa giymeyenlerin sayısının yüksek oluşu bugünkü tablonun ortaya çıkmasına neden oluyor.

                                                 ŞİKÂYET EDENLER SANDIĞA GİTMİYOR

                                                    AKP’nin iktidara geldiği 2002 seçim sonuçlarına bakalım ve bir tahlilde bulunalım. Önümüze çıkan tabloya baktığımızda Başbakan’ın bugün meydanlarda seslendirdiği “Yüzde 50” nin nasıl elde edildiğini de görmüş oluruz.

                                            Toplam seçmen sayısı 41.407.015. Kullanılan oy sayısı 32.753.386 olarak görülüyor. Geçerli oy sayısı ise 31.510.007. Bu tabloya baktığımız zaman 10 milyon oy ortada görünmüyor. 9 milyon seçmen sandığa gitmemiş. 1 milyonun üstünde oy ise çeşitli nedenlerle geçersiz sayılmış. Burada, siyasi partilerin sandığa sahip çıkması gerektiğini anımsatalım.   

                                                  Tablonun tahliline devam edelim:

                                                     AKP’nin aldığı oy 10.848.704 olarak görülüyor. CHP ise 6.114.843 olarak tespit edilmiş. % 10 barajına takılıp Meclise yansımayan oy sayısı ise 14.546.460, Meclis dışı kalan ve kullanılmayan oy toplamı ise 24.443.468 olarak görülüyor.

                                                % 10 BATAJI DA SORUN

                                                   Geçerli oyların % 34.43’ü yani seçmenin yaklaşık sadece % 25’inin oyları ile 550 milletvekilinin 363’ünü, kısacası Meclisin % 66’sını AKP kazanmıştır. Kullanılmayan oy oranına baktığımızda CHP’nin aldığı oy oranından fazla olduğu da hemen görülüyor. Kullanılmayan oylar orantılı biçimde dağılsa bile Meclis’teki sandalye dağılımın farklı olabileceği açıkça görülmektedir. Bunun özeti de AKP’nin tek başına iktidar olamayacağıdır.

                                                      Bu noktada ağlamanın, sızlanmanın, çeşitli yollarla iktidarın koltuğu bırakmasını istemenin hiçbir anlamı yoktur. Paşalar gibi sandığa gidilecek, oy kullanılacak, sandıklara da sahip çıkılacaktır. Bugün, iktidar partisi, kendisine oy verenleri nasıl takip ediyor, gerekirse imkânlarını kullanarak insanları sandığa taşıyorsa, bugünkü iktidardan şikâyet edenler de aynı yolu denemek durumundadırlar. Doğru ve demokratik yol da budur.

                                             TERCİHLER DOĞRU KULLANILIRSA

                                             Demokratik bir hak olan eylemlerin karşısında da değiliz. Bunlar başka şeylerdir. Yapılan yanlış uygulamaların karşısında eylemlerle bulunmak, şiddete baş vurmadan hak aramak da bir yöntemdir, buna zaten kimsenin bir diyeceği de olamaz. Ancak, seçimle iş başına gelenlerin gönderilme yolunun seçimle olduğunu da unutmamak gerekiyor.

                                             AKP’nin iktidar olduğu, ya da seçim kazanma stratejilerinde tablo 2002’deki gibi olmuştur ve hiç değişmemiştir. AKP’ye oy vermek istemeyenler sandığa gitmiyor. Gitmiyorsan, şikâyet etme hakkın da olmaz. Yukarıda rakamlarla örnek verdiğimiz 2002 seçimlerindeki tablonun iyice incelenmesi ile bu gerçekleri herkes görmektedir. Hem şikâyet edeceksin, hem sandığa gitmeyeceksin, böyle bir şey olabilir mi?

                                                        Şimdi önümüzde 3 seçim var. Bu seçimler Türkiye’nin geleceğini tayin etme bakımından son derece önem taşıyor. Sanırız, sandığa bugüne kadar gitmeyen, gitmemekte direnen, ya da protesto amacı ile oy kullanmayanlar akıllanmışlardır. Tercihler doğru kullanılır ve çarpık tablonun çıkması engellenirse çok şeylerin değişeceği de görülecektir.

e.mail: [email protected]