Verilmek istenilen mesaj hala anlaşılamamışsa…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

                                           Taksim Gezi Parkı’nda başlatılan tepki gösterileri, bugünkü AKP Hükümeti’ne halkın vermek istediği Bir mesaj olarak altı çizilmelidir. Ancak, Başbakan Erdoğan ve tayfası hala bu olayların nedenini ve kökenini anlamak istemiyor gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Erdoğan, yaptığı açıklamalarda hala bazı siyasi partileri, bazı marjinal grupları suçlamaya kalkıyor. Daha da ileriye gidip “Bir avuç çapulcuya pabuç bırakmayız” diyor.

                                           İstanbul’da başlayıp, yurdun her tarafına dalga dalga yayılan tepki gösterilerinin vermek istediği mesaj hala anlaşılamamışsa, ya da anlaşılmak istenilmiyorsa, Başbakan da, tayfası da çok büyük bir yanılgı içine girmişler demektir. Çünkü tepki olayları halkın kendi iradesi ile ortaya koyduğu tepki yumağıdır. Dikkat edilecek olursa bu olaylarda lider de olmamıştır.

                                                SAĞDUYU GALİP GELMELİDİR

                                                   Biz, her zaman sağduyulu hareket edilmesinden, şiddetten uzak kalınmasından yanayız. Polisin orantısız güç kullanmasına karşın, halkın sağduyulu hareket ettiği de görülmüştür. Polisin çekilmesi ile meydanların da yine halkın bizzat kendisi tarafından temizlenmiş olması da bu sağduyunun, bu kırıp dökmenin karşısında olduğunun bir göstergesidir. Milletimiz şiddete, ayrımcılığa, yaşam tarzına karışılmasına, yapılan yanlışlara karşıdır. İşte bunu da tepkileri ile ortaya koymuştur.

                                                Şunu özellikle vurgulamakta yarar görmekteyiz:

                                                  Bu tepki gösterileri sırasında bazı provokatörlerin karışmış olması doğaldır. Zaten, halkın sokaklardan çekilmesinden sonra kontrolün de provokatörlere geçtiğini de söyleyebiliriz. Kırıp dökmenin, şiddetin, etrafa zarar vermenin tamamen karşısındayız. Provoke hareketleri de hiçbir zaman desteklemedik ve destekleyenlerin de karşısındayız.

                                                 Geçen yazımızda değindik ve uyardık. Millet, bu tepkiyi sadece Taksim Gezi Parkı’na AVM yapılmasına karşı çıkmak için değil, AKP Hükümeti’nin yaptığı yanlışlara tepki vermek için ortaya koymuştur. Mesaj açıktır. Buna rağmen halen bu mesaj alınmamış, uyanılmamışsa, bundan sonra çok daha önü alınamayacak olayların meydana gelebileceğini de herkes bilmeli ve görmelidir.

                                       BAŞBAKAN HALEN TEHDİT SAVURUYOR

                                                Başbakan, konuşmalarında, açıklamalarında halen sağduyudan uzak duruyor. Halen yaptığı açıklamalarda yine herkese sataşıyor, tehdit savuruyor. Özellikle de CHP’yi hedef gösteriyor. İnsanları “çapulcu” olarak aşağılıyor. Yangına körükle gidiyor. Daha yumuşak, daha sağduyulu, daha kucaklayıcı olması gerekirken tam tersini ortaya koyuyor. “Yüz binlerin karşısına bir milyonu çıkarırım” diyor. Ayrımcılık yapıyor, insanları kamplara bölüyor. Biz,                                     bunları tehlikeli görüyoruz, endişe duyuyoruz. Yönetim kadrosundakilerin daha anlayışlı, daha kucaklayıcı, daha sağduyulu hareket etmesinin doğru olacağını düşünüyoruz.

                                                 Şunu anlayamıyorlar:

                                                  Tepkiyi ortaya koyanlar siyahla-beyazın bir araya gelmesinden oluşmuş topluluklardır. Her partiden, her görüşten, her kesimden insanların bir araya gelip, birleşip, bütünleştiği bir eylem grubudur. İstanbul’un dışına da aynı amaç uğrunda bu tür topluluklar kendiliğinden oluşmuştur. Belli bir grup değildir, belli bir siyasi partinin militanları hiç değildir. Yaşlısı ile, çocuğu ile, gençleri, kadınları, sanatçıları ile bu eylem dalga dalga yayılmış, verilmek istenilen mesaj da verilmiştir.

                                               YANLIŞTAN DÖNMEK DE ERDEMDİR

                                                  Şimdi yapılması gereken, bizi yönetenlerin şapkalarını önleri koyup, “Biz nerede ne gibi yanlışlar yapıyoruz?” demeleri ve kendilerine çeki düzen vermeleridir. Halkın vermek istediği mesajı iyi okumalarıdır. Tepki olaylarının çok iyi değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Konunun “Birkaç çapulcu” diye üstü örtülmemelidir. Olayların kökeni iyi anlaşılmalıdır.

                                         Yazımızın sonunda şunu da ekleyelim:

                                             Tepkilerin ortaya koyanlara karşı polisin orantısız güç kullanması neyle izah edilecektir? Tepki için meydanlara toplananlar kırıp dökmemiş, şiddet uygulamamış, kesici alet, silah kullanmamış, ellerinde Türk bayrakları ile meydanları doldurmuşlardır. Bu suç mudur? Suç ise, Doğu’da, Güneydoğu’da “Kürdistan” diye slogan atanlara, sözde Kürdistan bayrakları ile miting yapanlara polis neden seyirci kalmaktadır? Hala şiddet uygulayanlara, kimlik sorgulayanlara, suç işleyenlere karşı polis nerededir?

e.mail: [email protected]