Ortadoğu siyaseti kamplaştı…

NECDET BULUZ - Mid East Ethnic lg

NECDET BULUZ

 

                                                Suriye’de artık hiç kimse şüphe etmesin, bir mezhep çatışması başlamıştır. Bu çatışmayı da dış güçler destekliyor. Amerika, İsrail, Batı ülkeleri tek insan kaybı vermeden, tek kurşun atmadan bu mezhep çatışmalarında Müslümanların birbirini boğazlamasını adeta sevinçle, ellerini ovuşturarak izliyorlar. Şimdi, Suriye’deki muhaliflere daha fazla silah yardımı yapmak için de Batı kolları sıvamış bulunuyor. Bu da silah üreticilerinin yüzünü güldürecektir.

                                                  Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Suriye batağına boğazına kadar giren Türkiye, bu bataktan kurtulamıyor. Hatalarla dolu politikalarına yenilerini ekliyor, Türkiye’yi daha da sıkıntıya sokacak adımlar atılıyor. Çünkü bizi yönetenler şu gerçeği göremiyorlar: Artık, Ortadoğu siyaseti kamplaşmıştır. Özellikle bizim için tehlikenin büyüklüğü de ortadadır. Gerek Başbakan, gerek akanı, gerekse Cumhurbaşkanı, daha da insanları kamplara ayıracak söylemler ve hareketler içine giriyorlar.

                                                        SURİYE POLİTİKALARI VE AKP

                                                            İşte İstanbul’da temeli atılan 3. Boğaz Köprüsü’ne Yavuz Sultan Selim adının verilmiş olması bu hassasiyeti kaşımış, Türkiye’deki Sünni/ Alev tartışmalarını alevlendirmiş, mezhep ayrımcılığına yeni bir boyut kazandırmıştır. Böylesine sıkıntılı bir dönemde buna gerek var mıydı? Biz, kendimizi Ortadoğu’yu bütünüyle sarmakta olan mezhep çatışmalarının dışında tutmayı başarabilmenin mücadelesini vermemiz gerekirken, bu hassas konuyu kaşıyarak insanlarımızı kamplara ayırmayı bir başarı mı sayıyoruz?

                                                Hükümet olanların, ülkemizdeki Alevi vatandaşlarımız konusunda daha hassas, daha duyarlı ve ayırımcılığa neden olmayan politikalar uygulaması gerekiyor. Ne yazık ki, biz bunun tam tersini görüyor ve yaşıyoruz. Bu politikalar ve davranışlar bizi yanlış yola sokacaktır. Huzuru bozmamak, barış ortamına zarar vermemek için atılması gereken adımları atmak bu kadar zor olmamalıdır.

                                                   Amerika’da ve Avrupa’da yayınlanan bazı saygın gazetelerde konu ile ilgili yorumlar yazılıyor. Bu yorumlarda “Bugünkü AKP Hükümeti’nin sonu, Suriye’de uyguladıkları yanlış politikalar olabilir” deniliyor. Özetle, Suriye batağı ve halen devam eden hatalı politikaların AKP’ yi bitirebileceğine dikkat çekiliyor.

                                                     MEZHEP ÇATIŞMALARI YAYILIRSA

                                                         Ortadoğu’da oluşan bu kamplarda Türkiye, Sünni kampların içinde yer alıyor. Suudi Arabistan, Mısır, Katar gibi ülkelerle birlikte hareket ediyor. Suriye’de Esad’a karşı savaşan Sünni muhaliflere destek veriyor. Saflar da iyice belirginleşti. Şii İran’ın desteklediği Hizbullah şimdi Suriye’de boy gösteriyor. Doğrusu söylemek gerekirse tam anlamı ile bir mezhep çatışması yaşanıyor.

                                                Önümüzdeki tabloya bakalım:

                                                Batı’nın Ağustos ayından itibaren Suriyeli muhalifleri silah yönünden destekleyeceği kararına karşı Rusya’nın ve İran’ın Suriye’ye olan desteğini artıracağını söylemesi ile Suriye sorunu doruğa çıkmıştır.  Tek insan kaybı olmadan, tek bir silah atmadan ve hiçbir risk olmadan Müslümanların birbirini boğazlaması Batı’nın her zaman hedefi olmuştur.  Türkiye, Suriye konusundaki politikaları ile aslında Batı dünyasına hizmet ediyor. Müslümanların birbirini kırdırmasında etkin rol oynuyor. Günün birinde bu yangının bizi de içine çekebileceği hesaplarını yapmak ve bu yangının dışında kalmayı başarmak durumundayız.

                                                         YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK

                                                             Zaten Irak savaşı sonrasına bakacak olursak, bu ülkede Sünni/Şii savaşının devam ettiğini, bu savaşın Suriye krizi ile tüm bölgeye yayıldığını da görürüz. Irak’a bakıyoruz mezhep çatışmaları sürüyor. Suriye’ye bakıyoruz, iç çatışmalar mezhep savaşına dönmüş. Yüzümüzü Lübnan’a çeviriyoruz, burada da mezhep çatışmalarının önü alınamıyor. Etrafımız yangın yeri gibi. Bu yangından kendimizi nasıl koruyacağız, bunun dışında nasıl kalacağız? Bizimkilere bakıyoruz da adeta bu yangına körükle gidiyorlar, yanılıyor muyuz acaba?

                                                 Suriye krizi ile birlikte bu konuda yazdığımız her yazıda genellikle mezhep çatışmalarının yayılacağı endişesini dile getirdik. Bugün bakıyoruz bu endişelerimizde haklılığımı ortaya çıkıyor. Bu tehlikeyi bugün biraz daha ciddi boyutta gördüğümüz için bizi yönetenlerin bir kez daha bu konuda dikkatlerini çekmek istedik.

e.mail: [email protected]