Reyhanlı cinayetinin üstü kapatılmamalı…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

                                              Reyhanlı’da bomba yüklü iki aracın patlatılması sonunda meydana gelen olayda 51 vatandaşımız hayatını yitirmişti. Hükümet yetkilileri acele ile yaptıkları açıklamalarda olayda Suriye Devlet Başkanı Esad’ın parmağının olduğunu söylediler. Olaydan sonra da işin taşeronluğunu yapan birkaç kişiyi yakalayıp, cezaevine gönderdiler. Reyhanlı olayı’nın bu şekilde kapatılacağı hesaplanmıştı ama olmadı. Tıpkı aylar önce Uludere’de meydana gelen olay gibi Reyhanlı olayı da uçu açık tartışma ortamına sürükleniyor.

                                                 Konuyu yakından takip eden medya mensubu arkadaşlarımızın çoğu, son yazılarında ve TV’lerdeki konuşmalarında “Reyhanlı olayında Esad’ın parmağının olacağını düşünmüyoruz” diyorlar. Bunun gerekçelerini de anlatıyorlar. Kapı aralandıkça bu işi kimin veya kimlerin yaptığı görülecektir. Ancak, Esad’a karşı savaşan muhalifleri bugünkü AKP Hükümeti desteklediği için, bu olayın muhaliflerce yapılmadığı imajı yaratılmaya çalışılıyor.

                                               GERÇEKLER AÇIKLANMALI

                                                  Ancak, Reyhanlı’da yaşayan halk, bu patlamaların kimin veya kimlerin yaptığını biliyor, ya da tahmin ediyor. Bu nedenle yapılan protesto gösterilerinde AKP Hükümeti’ne karşı tepkiler veriliyor. Sanıyoruz, Başbakan’ın hemen Reyhanlı’ya gitmemesinin ardında yatan gerçek de budur. Erdoğan konunun soğumasını ve halkın öfkesinin dinmesini bekliyor.

                                                 Geçenlerde bölgede araştırma yapan bir heyet, bombalama olayı konusunda “El Muhaberat değil, başka bir gizli servis yapmış” şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak, bu gizli servisin adını vermediler. Sonra da konu bir daha açılmadı.

                                                   Reyhanlı olayı Cumhuriyet tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bir katliam ve cinayettir. Bunu kimler yaptıysa, suçlu kimse bugünkü Hükümetin ortaya çıkarmasını bekliyoruz. Bu konuyu da Uludere olayı gibi uzatmasınlar, unutturmaya çalışmasınlar. Milletin beklentisinin de bu yönde olduğunu belirtelim.

                                                REYHANLI’DA EL NUSRA ŞÜPHESİ

                                                Şimdi, ortaya yeni belgeler çıktı. Bu belgeler, patlamanın Suriye’de Esad’a karşı savaşan ve Türkiye’nin de desteklediği El Nusra Cephesi’nce gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Belgeler elden ele dolaşıyor. Ne kadar doğru bilemiyoruz ama, olayda El Nusra Cephesi’nin adı şu an için ön plana çıkmış görünüyor. Zaten dış basında yer alan haber ve analizlerde de Reyhanlı olayını Esad’ca planlanmamış olduğu görüşü ağır basıyor.

                                                   Hayat İl Jandarma Komutanlığı tarafından hazırlanan “gizli” ve “ivedi” damgalı uyarı yazısında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad karşıtı El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen El Nusra Cephesi’nin bomba yüklü araçlarla Türkiye’de eylem yapacağı iddiaları yer alıyor. Redhack tarafından yayınlanan Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı’ndan jandarma Genel Komutanlığı’na gönderilen ihbar yazısında ise Suriye plakalı ve bomba yüklü 4 araçla ilgili bilgilere yer verilmiş. Yazıda “El Nusra Cephesi’nde faaliyet gösteren şahıslarca bomba yüklü araçların Türkiye’ye yönelik saldırıda kullanılacağı, son gelişmeler ışığında olayın sınır bölgelerimize ve dolayısıyla ülkemiz yönelebileceği değerlendirilmektedir” deniliyor.

                                                    BU BELGELER GERÇEK Mİ?

                                                    Şimdi ortada belgeler de var. Olayın Esad tarafından tezgâhlanmamış olduğu da netleşmeye başladı. Esad, ülkesinde kendi derdinde, dışarıyı görecek, böylesine olayları planlayacak gücü zaten yok. Nitekim açıklamasında da olayla bir ilişkilerinin olmadığını, hatta konunun aydınlatılmasında birlikte çalışmaya hazır olduklarını da söyledi. Bugüne kadar elde edilen çalışmalarda ne gibi sonuca ulaşıldığı açıklanmıyor. Belgelerin ortaya çıkmasından sonra Hükümet kanadındaki suskunluk sürüyor. Zaten, istihbarat konusundaki zafiyet ve kopukluk 51 vatandaşımızın göz göre göre ölümüne neden oldu.

                                                      Biz, savaştan, vurmadan, kırmadan yana değiliz. Ama bize kötülük yapan, içişlerimize kadar müdahale edenlere karşı da kendimizi korumalıyız. Benim 51 vatandaşım cinayete kurban gitmiş, Cumhuriyet tarihimizdeki en büyük patlamayla karşı karşıya kalmışız, bunu elimiz kolumuz bağlı seyretmemiz düşünülebilir mi? Ancak, Suriye’deki iç karışıklıklardan sonra, meydana gelen birçok olay Esad’a mal edildi. Son Reyhanlı olayında da Hükümet bileti Esad’a kesti. Eğer, bunlar sapına kadar doğruysa ve elde de kanıtlar varsa, bunların hesabı zaman geçirilmeden Esad’dan sorulmalıdır. Eğer doğru değilse, başkaları yapıyorsa bunlar açıklanmalıdır. Bu da yapılmıyor. Bir yerde Türkiye şamar oğlanına döndü, biz de bunu kabullenemiyoruz.

e.mail: [email protected]