Bu köprülerin altından daha çok sular akar…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

                                              Başbakan Erdoğan’ın bütün hedefi, anayasada köklü değişiklikler yapmak ve Başkanlık sistemi ile Cumhurbaşkanlığı makamına oturmaktır. Aslına bakılacak olursa, bugün yapılan bütün çalışmaların ve uygulamaların altında bu yatıyor. Her ne kadar Türkiye, sivil anayasa yapmak zorundadır ama Başbakan’ın dayatmaları ve Başkan’ın Başkanlık sistemi dayatması ile bu işin kolayca yapılamayacağı da görülüyor.

                                                Dikkat edilecek olursa, bugünkü Hükümet, PKK’nın siyasi uzantıları BDP’lilerle işbirliği içine girdi. Bu işbirliğini anayasada da bütünleştirmek istiyorlar. Bütün hedef, Meclis’te yapılması düşünülen anayasa’yı oylayıp referanduma göndermek olacak. Ancak, geniş kitleleri kucaklaması gereken anayasa’nın AKP+BDP ittifakı ile ortaya çıkmasının sakıncalarının var olduğunu da görmek gerekiyor. İşte bu noktada Erdoğan’ın yapmak istedikleri ile Cemaatinin görüşleri birbiri ile çatışıyor.

                                                  GÜL-AKP GERGİNLİĞİ

                                                     Başbakan Erdoğan, öyle görülüyor ki, Anayasa’da Başkanlık sistemi ile Çankaya’ya çıktığında bütün ipleri eline geçirmiş olacak. Hedefinde de cemaatin varlığını ve kadrolarını tasfiye etmek var. Asıl düşünülmesi gereken buna gücü yeter mi? Çelme yer mi? Cemaat buna bu fırsatı verir mi? Bu konuda uzun zamandır bir çatışmanın var olduğunu da biliyoruz. Erdoğan doğrudan cemaati karşısına alacak açıklamalardan kaçınıyor ama, kurmayları kanalı ile de cemaate yanıtları sert oluyor.

                                              Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü cemaat destekliyor ve bir noktada da Gül ile Erdoğan’ı frenlemeye çalışıyor. Yeni anayasa ortaya çıkan Gül- AKP gerginliğini de böyle okuyabiliriz. Cumhurbaşkanı Gül, yeni anayasa yapımında 4 partinin mutlaka anlaşması gerektiğini vurguluyor. Hatta son Lizbon gezisinde konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Bu hali ile yeni anayasa yapılamaz, bu iş bitmiştir” demişti. Gül, mevcut anayasada değişiklikle yetinilmesi gerektiği görüşlerini de aktarıyor.

                                                 ERDOĞAN’ BİR UYARI DAHA

                                                    Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce, bir anlamda Gülen Cemaatinin görüşlerini en doğru şekilde köşesinde aktaran bir arkadaşımız. Özellikle de Gülen’in mesajlarını, kendi dili ile yoğurup, yorumlayarak köşesinde yayınlıyor. Gülerce, son yazılarından birinde de anayasa ile ilgili ilginç bir yorum yaptı, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın Köşk’e çıkmamasını, görevinin başında kalmasını öneriyor. Gülerce Başbakan aday olmazsa o zaman partili cumhurbaşkanına da gerek kalmaz. Demokratikleşme yolunda mevcut anayasada yapılacak esaslı değişiklikler referandumda halk desteği ile arızasız geçebilir. Bu durumda tek şart, Sayın Başbakanla gerçekten ahenk içinde çalışacak, ona vefasızlık etmeyecek bir şahsiyetin Çankaya’ya çıkmasıdır. Cumhurbaşkanı, partisinden koparsa, o parti bir daha belini doğrultamıyor. Demirel ve Özel örnekleri de bunu gösteriyor. ” diyor. Bir yerde bu konuda bir çekişme yaşanıyor ve bu çekişme de her geçen gün biraz daha su yüzüne çıkıyor. Yazımızın başlığına da koyduğumuz gibi, daha bu köprülerin altından çok sular akar, bunu hep birlikte göreceğiz.

                                              “DEDİĞİM DEDİK ŞİRAZEDEN ÇIKARIR”

                                              Eğer Başbakan kesin kararlı olur, inat eder, kendi doğrultusunda bir anayasayı yapıp, referanduma götürürse cemaatin desteğini alabilir mi? Ya da Gül, yine cemaatin desteği ile adaylığını yeniden koyar mı? Şimdi herkes bu soruların yanıtını bulmaya çalışıyor. Biz, Fethullah Gülen’in son mesajını okuduğumuzda, bu işin sıkıntısını biraz daha gördük. Gülen, isim vermiyor sadece “Dümende oturanlar” diyor. Erdoğan ve tayfasını kastediyor. Bakınız Gülen mesajında neler diyor:

                                                       “ Bazen kuvvet, insanı küstahlaştırabilir. Hatta mümin bile olsa, ahlaken Firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle Nemrutlaştırır. Dediğim dedik, şirazeden çıkarır. Ahmak bir güruhun hiç olmayacak şeyleri bile alkışlaması onu şirazeden çıkarır. Takdir edilecek şeylerin yanında tenkit edilecek şeyler, belki sorgulanacak şeyler onları bile alkışlayan insanlar yine bağışlayın onu küstahlaştırır. “

                                                 Uzun zamandır cemaatle, bugünkü AKP Hükümeti arasında sıkıntılar yaşandı ve bugün de bu sıkıntılar yaşanıyor. Özellikle görebildiğimiz kadarı ile şimdiki sıkıntılar yeni anayasa ve cumhurbaşkanı üzerinde yoğunlaşıyor. Cemaat, hükümet üzerindeki tasarrufundan ve ağırlığından vaz geçmemekte direniyor. Başbakan Erdoğan ise, cemaatin kadrolarını ve ağırlığını tasfiye etmenin peşinde.

 e.mail: [email protected]