BAŞKA ORTADOĞU’YA UYANIŞ SÜRECİ

4.5.2013 - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

Sert güç unsurları ABD ve İsrail Orta Doğu’dan çıkarlarını temin etmek, güvenlikli bir bölge oluşturmak ve itikadî hedeflerini teminen,
İran’ın rejim niteliklerinden kaynaklandığına inandıkları nükleer programında uluslararası kamuoyu ile tam işbirliğinde olmayışını küresel tehdit olarak dayattılar, ortak sergiledikleri politikalarla;
Sünni tarafın milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumunda etnik,mezhepsel farklılıkları kaşıdılar, halkların tepkisiyle sosyo-politikleri istikrarsızlıklara yüklediler -şimdi,hem oluşturulan yeni sermaye birikimini pazar ekonomisine çekiyor, hem de Şii İran’a karşı Sünni eksende tutunuyorlar.

*
Ne ki, Suriye ve Irak başta olmak üzere bütün bölgede kaos oluşmuştur,ABD’nin tüm ülkelerin daha iyi olması için onları zorlamasından ya da güç kullanarak neyin doğru olduğunu empoze etmesinden rahatsızlık büyüyor.
Rusya rahatsızlığını Suriye’de ya da Irak’ın bölünme ihtimalini ortaya çıkaran çabaları desteklememekte odaklaştırıyor, bu çabaların en azından kardeş-kardeşe savaşı kışkırttığını ve binlerce sivilin yaşamına mal olduğunu uyarıyor.

*
Çok kan, çok gözyaşı akıyor, yarınlar nefrete gömülüyor -giderek,Suriye’de ve Irak’ta muhalif güçlerin zafer kazanması durumunda asgari bir bölgede iktidarın siyasetçilerinin yerine -işte,
Süreçte ABD ve müttefiklerinin orada -burada rejimlere karşı savaşmaları için çok yüksek destekler verdiği -şimdi,hepsi Suriye’de ve Irak’ta rejime karşı savaşan El Kaide ve El Nusra örgütü benzeri uluslararası radikal terör örgütlerinin eline geçmesinden korkuluyor -ya, fatura bize dönerse kaygısı büyüyor…

*
Sürecin dinginleştirilmesi gerekiyor,Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,”Tabii ki Rusya ve ABD’nin sorunlara ilişkin yaklaşımları çok önemli ancak her şey sadece bu iki ülkeye bağlı değildir” diyor.
Ve Orta Doğu’da kimi gelişmeler yeni beklentiler oluşturuyor- acaba,barış için umudlar mı yeşeriyor?

*
Bir yanda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İsrail-Filistin arasında yeni bir barış sürecinin başlaması için Arap devletlerinin sunacakları geniş kapsamlı barış planında İsrail’den isteyebilecekleri bir tavize karşılık, İsrail için güçlü bir teşvik oluşturmaya çalışmaktadır.
İşte, Washington’da bir araya gelen Arap liderlerin “İsrail ve Filistin 1967 sınırlarına harfiyen uymak yerine aralarında toprak değişimi yapabilir ” açıklaması, Arap devletlerinin 2002’de kabul ettikleri barış planında yumuşamaya gittiğini gösteriyor.
Öte yanda,Kahire ve Doha’da El Fetih ile HAMAS arasında yapılan anlaşma çerçevesinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ulusal Birlik Hükümeti kurmak için görüşmelere başlandığını duyuruyor.
Bu barış umududur -nitekim, barış görüşmelerinin sürmesi için ABD- İsrail-Filistin-Ürdün’den oluşan dörtlü bir zirve yapılması bekleniyor.

*
İran nükleer programıyla ilgili sorunları çözmek için uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında uranyumun yüzde 20’ye zenginleştirme çalışmalarını durduracağını açıklamıştır.
Ne ki,BM Güvenlik Konseyinin daimi 5 üyesi ve Almanya ile sürdürülen detaylı müzakerelerde uzlaşma sağlanamamış, İran tekliflerinin ilgili başkentlerde görüşülmesi kararı alınmıştır.
O sırada bütçesinin yüzde 50’sini petrol ihracaatından sağlayan İran’a uygulanan yaptırımlar petrol üretimini, ihracaatını, sigorta ve bankacılık hizmetlerini, nükleer programı geliştirmeyi -giderek, tüm ekonomik hayatı, istihdam ve ücret politikalarını sarsmaktadır.
Yeniden istikrarlı bir ekonomiye dönmesi için İran’ın uluslararası toplumun arabuluculuğunu yapan “6’lar grubu” ile nükleer gelişmesi konusunda anlaşması gerekiyor.
Bu çerçevede 14 Haziran 2013’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi büyük önem taşıyor -çünkü, İran halkının uluslararası yaptırımları ortadan kaldıracak ve ekonomik sıkıntıları hafifletecek, siyasi, kültürel kaygıları eşit derecede dikkate alan bir yönetimden yana tavır alacağı düşünülüyor.
Seçime farklı siyasi eğilimleri temsil eden en az üç grup; anayasanın üç dönem art arda görev yapmasına izin vermediği Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın desteklediği siyasi aktivistlerin oluşturduğu köktenci Sebat Cephesi,
İslam Devrimi’nin değerlerine koşulsuz sadakatle bağlı -fakat,benimsenecek siyasi yönelim konusunda görüş ayrılığı yaşayan İlkeciler Cephesi,
Radikal ve ılımlı reformculardan oluşan Reformcu Cephe katılıyor.
Kamuoyu yoklamaları Reformcu ve Sebat Cephesinin cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına şans vermiyor; İran Cumhurbaşkanlığı seçimi Orta Doğu’da barış umutlarının yeşermesine neden oluyor.

*
Türkiye Devleti hem ABD ve İsrail’in Şii İran’a karşı Sünni eksende tutunabilmesinin payandasıdır, hem de bir bölgesinde bulunduğu her konumda karşısında Halk Savaşı Stratejisiyle mevzilenen PKK terör örgütünün militanları ve sivillerinin işgalindedir.
İktidar Türk Milletinin hergün daha çok büyüyen muazzam öfkesinden korkuyor -o nedenle,bu durumu ve yakın gelecekte Türkiye’nin önüne çıkarılacak önce Kürtçülük, sonra Kürdistan sorunlarını saklamak gereğindedir, sorunu “Analar Ağlamasın” uyanıklığıyla teröre çözüm mertebesine indirgemiştir.

*
Bu çerçevede Murat Karayılan,iktidarın görevlendirdiği resmi bir heyetin Abdullah Öcalan ile müzakerelerindeki uzlaşıya dair açıklamaları;Orta Doğu’da yeşeren barışın ceremesinin Türkiye’ye çıkartılacağını gösteriyor.
Karayılan,”Bugün Kürt Sorununda İmralı’daki müzakerelerde 3 temel aşamayı belirledik -birincisi ateşkes ilan edip geri çekilmektir -ikinci aşama, Türk Devletinin çözüm karşışındaki görevleri yerine getirmesi yani anayasada bir reform yapması, koruculuk sistemi ve özel kuvvetler vb.güçleri bir kenara çekmesi ya da bunları sivilleştirmesi -üçüncüsü, savaş güçlerinin lağvedilmesi için yeni anayasanın düzenlenmesi aşamasıdır” diyor.

*
PKK’nın silahlı militanlarının çekilmesi için 8 Mayıs başlangıç tarihi olarak belirlenmiştir.
Paralelinde ikinci aşamanın yürütülmesi gerekiyor -işte,akil adamlar vasıtasıyla toplum hazırlanıyor.
Bu süreçte ulusal hassasiyetler son derecede önemlidir -o yüzden, dayatılan Kürt ve Kürdistan Sorununu çözmek için Türkiye Cumhuriyetinin demokratikleşmesinin suhuletle sağlanması ve usul-usul sürdürülmesi gerekiyor.
Anayasa Uzlaşma Komisyonunda vatandaşlık tanımı,başlangıç bölümü,değiştirilemez maddeler ve başkanlık sistemi gibi maddelerde tıkanan yeni Anayasa yerine uzlaşma sağlanan maddelerle bir “geçiş anayasası” hazırlanmasının zamanı geliyor.
Seçim yasası,barajı,partilere hazine yardımı,Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması,Terörle Mücadele Kanununda düzenlemeler, koruculuk sistemi ve özel kuvvetlerle ilgili düzenlemeler yeni CHP’nin de talepleri olarak mevcut anayasada reforme edilmesi -böylece, sürece yeniCHP’nin de katılması öngörülüyor.

*
Bir şartla -bu noktada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun,”Biz olduğumuz sürece Türkiye’de Başkanlık Sistemi olmayacaktır” sözünü hatırlamak gerekiyor.
Kavgaları,dikleşmeleri,inatları,kini,uzlaşmaz ve tehdit potansiyeli taşıyan karakteriyle yalnızca ayak takımının kahramanı Recep Tayyip Erdoğan’lı herhangi bir Başkanlık Sistemi Otoritesi bölgede hem İsrail -Filistin,hem Suriye,Irak İran, hem de PKK ile girişilen çözüm süreçlerinde barış için yeşeren umutların sönmesi anlamına geliyor.

*
Ya, cemaatinin geniş kitleleri etkileyebilen ve partilere siyasetleri bazında verdiği destek ve gerekirse bunu geri çekmesi halinin toplumsal sigorta mekanizması olduğunu söyleyen Fethullah Gülen?
Türkiye’de cemaatiyle derin devleti oluşturan Gülen- ne, üzerinde bir otoriteyi, ne ulusal hassasiyetler karşısında cemaatinin zorluklara düşmesini, ne de mensuplarının PKK terör örgütüne verdiği savaşım nedeniyle hesaptan geçmek istemiyor.
O nedenle Gülen,”Herşeyi, dünyayı talebe bağlayan insanlar kaybederler. Makama, payeye, takdire ve tebcile talip olma merdud (şeytan) bir şeydir-dolayısıyla, ona talip olan da merdud bir insan olur” diyor -sanki, Başbakan Erdoğan’ın başkanlık oyunlarına merdudluk ithamında bulunuyor.

*
İsrail-Filistin barış süreci görüşmeleri başlatılmak üzeredir, İran Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle bir umud vaadediyor, işler planlandığı gibi sürerse Suriye’de 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimine Beşar Esad katılmayabilir, rejim teröristlerle değil sivil siyasetçilerle yürüyebilmek ve Irak Kürdistan sorununun çözümü için Türkiye’de yeni anayasayı bekleyebilir.
Orta Doğu’da barış gibi bir şeye doğru bütün faturaların ceremesi Türkiye’ye biniyor, ” Bay Recep Tayyip Erdoğan!”

4.5.2013