İMRALI SÜRECİNDE TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN MAVRASI

6.3.2013 - turkiye cumhuriyeti bayrak

Türk devleti, Eşbaşkan Erdoğan’ın PKK’nın silah bırakması ve yurtdışına çıkması başlığında Türklük düşmanı Apo’nun himmetine çöktürülmüştür.
Apo ile Kürt kimliğine tanınacak statüyü teminen Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda belirlenen Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığı ve Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünden hangi kesintilere gidileceği müzakere ediliyor.
Yuh artık! Halbuki,en ufak kesinti dahi Türkiye Cumhuriyetini uluslararası hukuka bağdaştıran Lozan Barış Anlaşmasının ihlaline yol açıyor…

*
Devleti Apo’nun önüne düşüren müzakerelerde, Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyalarda uluslararası hukukun çiğnenmesi sorumluluğu da göze alınıyor.
İmralı tutanaklarında “Sırrı: Rojava (Suriye’nin Kürt Bölgesi) için bir aktarımınız olacak mı?
Apo: Suriye’de Kürtler iki tarafla da görüşsünler, kim haklarını verirse onunla çalışsınlar. Suriye Demokratik Kurtuluş Cephesi olsun. Kürt, Arap, Türk, Türkmen hepsi. Suidi Selefiler çok tehlikeli, Esad ise küçük burjuva diktatörlüğüdür. Kürtler (Suriye’deki Kürtleri kastederek) Barzani’nin emrine giremez. Onun çizgisi farklı. Kürtler mutlaka bir öz savunma gücü oluşturmalı ” diyaloğu -bakınız, uluslararası hukukun ihlali yönünde Türkiye’yi ne badirelere sokuyor?

*
Temmuz 2012’de Suriye Kürt bölgesinde PKK’nın bir kolu olan ve kendisini Kürdistan ordusu olarak tanıtan YPG; Haseke ve Kamışlı kentleri dışında tüm alanı ele geçirmiştir.
Kentlerde halk meclisleri ve yargı sistemi oluşturulmuş, dış güvenlikte YPG,iç güvenlikte polis ve zabıta göreve başlamış, meslek örgütleri,kadın örgütleri, eğitim ve halk evleri çalışmaya başlamıştır.
Ceylanpınar ilçesi karşısında Serakaniye’dede YPG güçleri ile Türkiye’den kumandalı Özgür Suriye ordusu arasında rejime karşı işbirliğini geliştirmeye yönelik ateşkes anlaşması Suriye Kürdistanı’nda Demokratik Özerkliğinin inşasına güç vermiştir!

*
Apo’nun mektubunu Kandil’e götüren BDP heyeti, Irak Kürt Yönetimini ziyaretinde Barzani yönetimi farklı ideolojilerde siyasi oluşumlarıyla Kürtlerin demokratikleşme perspektifinde kurumsal kimlikleri esasında birlik ve dirliklerini teminen ortak dille siyasal nicelik ve niteliklerini kazanması anlamında Kürt sorununun çözülmesini destekliyor.
Üstelik Başbakan Erdoğan’a da PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin de barış sürecine dahil edilmesi çağrısı yapılıyor!

*
Demeye kalmadan, Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’deki misafiri Irak’tan idam mahkumu eski Cumhurbaşkanı Sünni lider Tarık el Haşimi, Sünni milletvekillerinin Şii Maliki hükümetinden çekilmelerini istiyor.
O sıralarda rejim muhalifi Özgür Suriye Ordusu da Suriye-Irak sınırının kuzeyinde El Anbar/Akaşat’ta pusuya düşürdüğü Suriyeli ve Iraklı askerlere saldırıyor ve ağır kayıplara neden olunuyor.
Yoksa Kürt Sorunu çözümü üzerinden Suriye cephesinin Irak’ta genişlemesi mi öngörülüyor?

*
Çünkü ABD Ortadoğu’yu ya da Türkiye ve Arap ülkelerini kayıtsız-şartsız kendi evrensel pazarına katmayı projelendirmiştir!
Teminen askeri gücünü yedekte tutuyor, ekonomik ve siyasi gücü ile demokrasi, yetki devri, yeniden yapılandırmalar benzeri yöntemlerle ulusal sınırları anlamsızlaştırmayı, Ortadoğu’yu “Yeni Osmanlı” tutkalıyla herkese ortak vatan yapmayı hedefliyor.
Eşbaşkan yetkisi devrettiği Başbakan Erdoğan Ortadoğu’da insanların eşitlikle mi yoksa baskıyla mı bir arada olacakları gerilimini yönetiyor.

*
Bu noktada Atatürk’ün “Mazinin kararsız, çürümüş zihniyeti çökmüştür. Bütün dünya bilmelidir ki,Türk milleti hakkını, haysiyetini, şerefini tanıtmaya kadirdir. Türk, vatanının bir karış toprağı için ayağa kalkar. Türk milletinin haysiyetinin bir zerresine, vatanın bir avuç toprağına vuku bulacak tecavüzün bütün mevcudiyetine vurulmuş darbe olacağını farketmeyeceğini sanmak hatadır”ifadesi hatırlanmalıdır.

*
Ama bakınız, İmralı tutanakları etrafa saçıldığında Eşbaşkan Erdoğan,”Bana güvenin.Tek Millet, Tek Bayrak,Tek Vatan” diyor.
İşte,”Tek Millet,Tek Bayrak,Tek Vatan” konseptinde İslam Konferansı Örgütü; Osmanlı Devletinin yıkılması ve halifeliğin kaldırılmasıyla başsız ve karmakarışık kaldığı düşünülen İslam ülkelerini dini esaslar, dini bir çekirdek etrafında toplanmış ümmet anlayışında devletler konfederasyonu olarak temsil ediyor.
Ümmetin dayanışmasını, siyasal-ekonomik-kültürel-bilimsel işbirliğini,tüm müslümanların haklarını savunmayı amaçlıyor.
İslam Kalkınma Bankası ise İslam şeriatı doğrultusunda ekonomik,mali ve bankacılık faaliyetleriyle ümmetin münferit ya da birlikte ekonomik kalkınmalarına ve sosyal gelişmelerine katkıda bulunuyor.

*
Geriye büyük İslam coğrafyası ülkelerinde mezheplerin, etnik yapıların birbirleriyle güçleri tükeninceye dek savaşmaları,un-ufak oluncaya kadar bölünme-bölünmeleri, gırtlağa kadar istikrarsızlaşmaları ardından -işbu, çevrenin kredi taşeronluğu vasıtasıyla bu uğursuzlukça yutulmaları kalıyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AKP’nin Bursa Eğitim toplantısında, “Yeni Osmanlı” eleştirilerini yanıtlıyor, “Savaşmadan Saraybosna’yı Şam’a, Bingazi’yi Erzurum’a, Batum’a bağlayacağız. Hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı, olmayacak. Bunu dediğimizde, bize “yeni Osmanlıcı ” diyorlar. Bütün Avrupa’yı birleştirenler yeni Romacı olmuyor. Ortadoğu coğrafyasını birleştirenler yeni Osmanlıcı oluyor” diyor!

*
İslamcının Kürtçüye sunduğu “Barış”ın meymenetini göstermesi bakımından da İmralı tutanakları dikkat çekicidir.
Abdullah Öcalan “Mehmet Metiner saçmalıyor, ‘Apo sıkıştı’ diyor. Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Kendisini düzene satmış, kendisini rezil ediyor.Derhal bu söylemi terk etmesi lazım” diyor -ama,TBMM lobisinde İslamcı Mehmet Metiner sinsice gülüyor!

*
Fakat ABD’nin kendi evrensel pazarını kurma iddiası üzerinde küresel barış ve istikrarı temin edebilmesinin koşulu kimi güçlü ülke ile oluşturulacağı mutabakatta, uluslararası hukukun üstünlüğünün küresel yasal teşkilatlanmalara yansıtılması ve yeni dünya dengesinin kurulmasından geçiyor.
İslami yayılmacılıktan endişeli Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov uluslararası durumun kötüleştiğini, değişim sürecinin büyük ölçekli, tarihi nitelik taşıdığını ve bu sürecin uluslararası ilişkilerde belirsizliği ve öngörülemezliği arttırdığını söylüyor.

*
Nitekim Rusya ABD’nin “Güçlü Amerika için Küresel Güvenlik, İstikrar ve Gelişme” konseptiyle kendi evrensel pazarını kurma iddiası önündedir.
Bugün, Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı Sergey İvanov, Rusya’nın ABD’nin önerdiği Stratejik Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşmasıyla ilgilenmediğini açıklıyor.
Avrupa ve Asya sınırlarında taktik füze grubunun arttırılacağı ve uzay- hava savunma sistemleri kurulmasını hızlandırılacağı başka bir sürece giriliyor.
Asya-Pasifik’tende bir yanıt geliyor; Çin savunma bütçesini yüzde 10.7 oranında arttırıyor…

*
Nereden bakarsanız, “Tek Millet,Tek Bayrak,Tek Vatan” olağanüstü tehlikededir.

6.3.2013


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir