TASARIMCI VE YASA TASARIMI

TASARIMCI - 20150707 collective defence img 375

TASARIMCI

VE

YASA TASARIMI

 

Konu ne olursa olsun bir projeden bahsediliyorsa, çalışmaya, doğrudan ilk başlayacak olan, kesinlikle bir tasarımcıdır. Geçmişte mimar denmekteydi. Nitekim halen, yalnız yapıyı kapsayan konular da değil, elektronikte, diyot ve devre tasarım ve düzenlemeleri için de mimari diye bahsedilir.

Uzmanlıkta ve proje konularında çeşitlilik arttıkça, tanımlamada, mimari yanında tasarım sözcüğü de güncel hale geldi. Aslına bakıldığında ikisi de iç içedir. Tasarım için, proje konusunu, günün ve geleceğin gereksinimleri doğrultusunda, insan için şekillendirip ortaya çıkarma eylemi diyebiliriz. Bu eylem mimarinin de temel unsurudur.

Projenin konusu, bir yapı olabilir. Köprü olabilir. Otomobil, gemi, uçak olabilir. Bir buzdolabı, kahve makinesi olabilir. Kumaş, giysi olabilir. Bir toplantı, konferans, bale koreografisi de olabilir, Bir sivil toplum örgüt projesi olabilir. Hatta bu bir ticaret yasası gibi, her hangi bir yasa da olabilir.

Hiçbir tasarımcı, bir evvelki yapılmışı önüne koyup ekleme, çıkarmalarla uğraşmaz. Benzerini yapmayı hiç düşünmez. Bunlar tasarımcılıkla ilgisi olmayan ve çok uzağında kalan eylemlerdir. Gereken bütün bilgilerle donanır ve hazırlanır. Üzerinde hiçbir şey olmayan, tamamen bomboş beyaz bir masada, bembeyaz bir kağıt(veya ekran) üzerine Yalnızca insanı ve onun toplumunu eksen alıp, onun için çalıştığı nesnenin dünyasını kurar.

Tasarımcı, konuya bir bütün halinde bakar ve bir bütün halinde algılar. Tek bir açıdan değil, tam üç yüz altmış dereceden görür. Yukarıdaki tarifimize göre ise, proje konusunu, günün ve geleceğin gereksinimlerine doğrultusunda, insan için şekillendirip ortaya çıkarma eylemini gerçekleştiren kişidir diyebiliriz tasarımcıya. Tasarımcı çok yönlüdür. Dersini her konuda bilgi edinebilecek şekilde çalışır.

La Corbusier,(Charles Êduard Janneret,1887-1965) İsviçre’de, hakkâklıktan başlayıp (bir alaylı olarak), dünyanın bir çok yerinde, mimarinin yanında, sayısız tasarımlara imza attı. Tamamladığımız geçen asrın en büyük mimarlarından, şehircilerinden, ve tasarımcılarından biri olarak kabul edilir. La Corbusier, mimarlara, tasarımcılara öğüt yazısında, hukuktan, iktisattan, anatomiye kadar, on altı meslek grubunu listeler ve adaylara bu mesleklerle ilgili olarak, mesleğin erbabına yakın bilgi sahibi olmalarının zorunluluğunu öğütler.

Okumaya devam et  GÜNÜMÜZDE YERLİ ELEKTRİKLİ ARAÇ ÜRETİMİ

Tasarımcı olacak için, yetenek gereklidir,  fakat şart değildir. Yeteneksizler de eğitilebilir. Yalnız, sonucu belli olmayan, uzun bir eğitim evresi gerekebilir.

Tasarım eğitiminin, kültürü, felsefesi, temel tasarım bilgileri ile, yaratıcılığa dönük, atölye ve uygulama çalışmaları, eğitimin ilk iki yılındadır.  İki yıllık bu eğitim, ön lisansa denk olup, bazı tasarım okullarında ilk barajdır. Bundan sonra uzmanlık alanına dönülür, uygulama proje eğitimleri bu bilgiler üstüne kurulur. “El gençken kırılır (alışır)” söylemi de zaten bunu anlatır.

Bu nedenle, hukuk tasarımcısı olmak isteyen, Doğrusu, önce tasarım eğitimi almalıdır. Bir hukuk eğitimi ve hukuk nosyonu üzerine tasarım eğitimi verilmesinin başarılı olacağı kuşkuludur.

Buna karşılık, ön lisans tasarım eğitimini tamamlayan öğrenci lisans eğitimini hukuk üzerine yapabilir. Hukuk dalındaki uzmanlık eğitimini ise, lisansüstü devresinde pek ala alabilir.

Nitekim, bir uzak akrabam Hanımefendi, altmış iki yaşında, hukuk fakültesine başlayıp, tek bir devre kaybı ile diplomasını almıştı. Avukatlık stajını, bitirip, ilk davasını kazanınca da bir hukuk bürosu açtı.

 

Tasarımcılığını geliştirmiş hukukçular yok mu? Tabii hukukçular içinde de sayıları az bile olsa, yasa tasarımcısı sayabileceğimiz ve kendiri bu konuda eğitmiş olanlar yok değil. Bu konuda ilk akla gelebilen örnek, Prof. Ernst Hirsch’tir. Türkiye’ye gelir gelmez hemen iki hocadan Türkçe dersleri almaya başlar. O devrede gelen vatandaşları, bu durumu çok eleştirirler. Zira Devlet, her an yanlarına bir almaca tercüman ile kürsülerine de Almanca bilen birer asistan görevlendirmektedir. Türkçe öğrenmeye gerek yoktur. Hirsch, şu yanıtı verir; “Bu Ülke’ye faydalı olacaksam, Türk gibi düşünmem lazım. Almanca ile Türk gibi düşünülmez. Türk gibi, ancak Türkçe ile düşünülebilir.”  Türkçeyi, hem Osmanlıca, hem de öz Türkçe olarak çok iyi öğrenir. Bu düşünce bile, konuyu yeterince anlatabiliyor. Zaten çocukluğundan itibaren, yaşamını incelediğinizde görüyorsunuz. Türkiye’de kurum olarak düzenlediği, İstanbul Hukuk, kurduğu Ankara Hukuk Fakülte ve Üniversitesi, Yasa olarak, hazırladığı Ticaret Yasaları, ek ve yönergeleri, elli yıllık sürelerini aştıkları halde yakın zamanlara kadar, her iktidar devinde hemen hemen aynen kullanılagelmiştir.

Okumaya devam et  ANAYASA ÖNERİSİ 1 (BAŞLANGIÇ)

 

Burada bir örnek te vermek gerek. TV, sürekli yayına,1938 yılında başladı. Yasa tasarımcı gözü ile bakıldığında, kırklı bilemedin ellili yıllarında, konu etraflıca irdelenip, bir yasa tasarımı yapılırdı. Ama yeni teknoloji irdelenmedi. On dokuzuncu asrın sonundan miras, önümüzü her seferinde tıkayan kör bir telsiz yasası ve ona bağlı tekel yayınlara sarılıp kaldık. Son yıllarda, yurt dışından başlayıp, sonra başıbozuk kalan ortamda yurt içinden de yayına başlayan ve sayıları elliye dayanan yayınların, tehdit, şantaj içerikleri ile gündeme gelince, ancak o zaman uyandık. Hemen her zaman olduğu gibi, ivedi yasak getirdik. Devrin Ülke yöneticisinin, elinde “radyomu kapattırmam” yaftası ile ortalarda dolaşması çok acıdır. Bundan sonradır ki, alelacele ve delinmeye mahkum, birçok yaptırımı uygulanamayan bir yasa hazırlanıp devreye sokuldu..

Sonuç olarak, hukukçular uzmanlık dallarına göre, konunun mühendisleridir. Nasıl ki yukarıda bir kısmını sıraladığımız ve tasarımları bitirilmiş projeler, gereksinimlerine göre mühendislerce hayata geçirilirse, bir yasa tasarım projesi de hukuk mühendislerince uzmanlık dallarına göre hukuk formatında yazıya geçirilmelidir.

Ayrıca, her hukukçu olmak isteyenin, yasa tasarımcısı olması da gerekmez.

Böyle bir eğitim ve böyle bir hukuk uzmanlığı dalının, ciddi olarak düşünülmesi ve gündeme gelmesi günümüzde zorunluluktur.

 

 

Rıza Durakbaşı

Sapanca (Kırkpınar) 24.02.2013-09:00


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir