TÜRKİYE ÜZERİNDE AKBABALAR

20.2.2013 - TurkiyeHalki

Kimi Suriye, Irak ,Yemen’de islami terör örgütleri için silah kaçakçısıdır, kimi beyan etmediği tankerler dolusu sıvılaştırılmış petrol gazı dökmecisi-tüpçüsü, kimi Kuzey Irak Tak Tak’da uluslararası hukuk gaspçısı petrolcü, kimi petrol boru hattının dinci ortağı, kimi rafinerisinde trilyonlarca liralık vergi hırsızıdır – beheri, ya bir futbol kulübü başkanı ya da bir medya kuruluşunun da sahibidir.
Mütemadiyen kendilerini koruyan ve hep daha fazla kâr sağlamak üzere oluşturdukları değişim-geçicilik-yine değişime dayalı esnek mekanizma ile devletin sosyal yanını tahrip ettiler.
Şimdilerde -işte,yukarıdaki fiillerinden dolayı Türkiye’yi yöneten Milli İstihbarat Teşkilatı merkezinde cemaat ve AKP’ye bağlı unsurların,demokratikleşmeyi öngören CIA, Kürt sorununun çözülmesini isteyen MOSSAD, TSK’yı çekip-çeviren NATO iradesinin zavallısıdırlar!

*
O yüzden Başbakan Erdoğan’ın TBMM’de Türk Ulusu’na yemininin hilafına, kürsüde “Biz Kürt, Laz ,Türk, Arap milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına alıyoruz. Çünkü değerler silsilesi içinde böyle ırkî, kavmiyete dayanan milliyetçilik yoktur. Bu şeytandandır” ifadesini;
Türk Ulusunun hiç bir soy,din,mezhep,konum ayrıcalığı ya da ayrımcılığı içermediği,
Türk yurdunun Ulusal Ant Belgesi perspektifinde ve her tür yayılmacılığı ya da geri almacılığı reddeden,
Hukukî,ekonomik,siyasi, kültürel ve manevi değerlere dayalı üzerinde yaşanılan coğrafya parçasını taahhüt eden,
Ya da Osmanlı Devleti nostaljisinde İslamcılığa ya da Kürtçü bölünmeye ya da Turancılığa da engel olan Uluslararası Hukuk’un teminatında Türkiye’nin varlık nedeni Lozan Barış Anlaşmasını katlettiğini Türk Ulusundan gizliyorlar.

*
Türk Ulusunun birey ve toplumsal hafızasını hissen, fikren, fiilen zarar vermeye yönelik aklı tutulmuş yazar-çizerlerle, akademisyen müsvetteleriyle, yorumcu, eleştirmen, programcı, yöneticilerle, Acun’un ıvır-zıvırları, Telegol’ün günler boyu süren futbol mavralarıyla, yalan, tezvir, aldatma,oyalama ve sansasyon içeren bilgi,haber,polemik, sahte hayatlar, oyunlarla bombardımana tutuyor ve zayıflatıyorlar.
Atatürk’ün, Lozan Anlaşmasını,”Büyük ve boş hayaller ardında koşup yapamayacağı şeyleri yaparmış gibi görünen sahtekârların türlü baskısı ve saldırılarına karşı korunması” emanetine -Allah topunu kahretsin, ihanet ediyorlar.

*
Halbuki MİT’i oluşturan güçler,merkezlerinin Arap İslam ülkelerinden ekonomik çıkarlarını ve İsrail için güvenlikli bir bölge oluşturulmasını hedefliyor.
Mesela, Uluslararası Enerji Ajansı ekonomik gelişmelerin etkisiyle bugünden 2035 yılına enerji ihtiyacının üçte bir artacağını ve Irak’ın bu artışın yüzde 45’ini tek başına sağlayacağını öngörüyor.
Ya da Suriye/Seré Kaniyé alanında 560 cıvarında aktif petrol kuyusundan Türkiye’nin günlük tüketiminin yüzde 88’ine eşdeğer günlük 600 bin varil petrol alınıyor.
MİT dayatmasıyla beylerin medyası,bunun anlamını ya da AKP’nin bu bölgenin Türkiye tarafını mayın temizleme karşılığında 44 yıllığına İsrail’e vermek isteğini -neden,unutturuyor?

*
MİT’in iradesizleştirdiği medya -şimdi, bu bölgelerde yaşayan farklı ideoloji, görüş ve inançta, kısıtlı siyasi oluşumlarıyla Kürtlerin demokratikleşme perspektifinde kurumsal kimlikleri esasında birlik ve dirliklerini teminen siyasal nicelik ve niteliklerini kazanması anlamında -sözde, Kürt Sorununun çözülmesi için Türk halkını uyuşturuyor.
Ardından Türkiye’de toprağın üçte birini kapsayan alanda ve İran, Irak, Suriye’de bölünmüş Kürdistan’da kendi içindeki çeşitli gruplar yönünden kendisinden başka egemen gücü, kendi üstünde de başka egemenliği kabul etmeyen bir ulus devletin oluşturulmasına yönleneceği aşikar Kürdistan sorununun çözülmesine kapı aralıyor…

*
MİT güçleri bu doğrultuda Kuzey Irak’ta Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisine karşı güçlenen Mesud Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi ile yakınlık kurmuştur.
O bölgenin dünya petrol ihtiyacının çoğunu karşılama kapasitesine heves edilerek ekonomik çıkarlar bakımından kurulan yakınlık
-mütemadiyen, Barzani’nin Türkiye’nin ekonomik desteğine bağımlılığı ve Türk askerinin müdahalesi korkusu üzerine inşa edildiği yalanıyla besleniyor.
Doğrusu -neden, Türk ulusu Barzani’nin önünde-sonunda bir Kürt birliği kurmak idealine karşı sağırlaştırılıyor?
Ya da hükümetin Uluslararası Hukuk’un hilafına Kuzey Irak Kürt bölgesini bağımsız hale getirmek üzere türlü gerginlikle Irak Federasyonunun zayıflatılmasında başrol oynadığını sorgulamıyor?

*
Bitmiyor! 8 Kasım 2012’den bu yana Ceylanpınar’dan giriş yapan İslamcı çetelerle takviyeli Arap milliyetçisi Özgür Suriye Ordusu Seré Kaniyé kentinde Kürt milliyetçisi PKK yanlısı YPG ile şiddetli çatışmadadır.
Beyler medyalarında çatışmaya Akçakale ya da Ceylanpınar’a düşen top mermisi dışında yer vermiyor.
Halbuki,MİT güçleri İmralı Süreciyle eş zamanlı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun arabuluculuğu ile iki taraf arasında silahlı grupların kenti terketmesi ve tarafların sivil bir meclis kurmasını öngören,
Ya da Esad rejiminin denetimindeki yerleşim alanlarının kurtuluşu için ÖSO ve YPG’nin ortak hareket edeceği, rejiminin denetiminden çıkarılan Til Temir, Dirbêsiyê, Amûdê, Girkê Legê ve Dêrik kentlerinin kurtarılmış kentler olarak kabul edildiği bir antlaşma yapılmıştır ve Türkiye Suriye Kürdistan’ının da yolunu açmıştır -ki, Türk Ulusu aydınlatılmıyor.

*
MİT, İmralı sürecini sürüklerken sindirilmiş medya, KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan’ın “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından,1924’ten sonra dışlanan Kürtler ve İslamcı kesimlerden – bugün, islamcı kesim devlette ve hükümette etkili bir güç haline gelmiştir. Bunda Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin rolü vardır. Bu aşamada artık kırgınlıkları giderecek gerçek bir toplumsal uzlaşmayı sağlayacak yeni bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Anayasanın bu gerçekliğe oturtulması büyük önem taşıyor. Türkiye’de yaşayan tüm farklı kesimlere yer veren yeni bir anayasal bakış açısıyla Türkiye toplumu kendini yeniden biçimlendirmek zorundadır “ifadesine de ulusal tavır takınmıyor.
“Biz çözüm perspektifinin Cumhuriyet’in ilk kuruluşunda Meclis tarafından kabul edilen perspektif olduğunu söylüyoruz. 1921 Anayasası temel alınabilir.Abdullah Öcalan bunu temel alıyor ” diye siparişini verirken de sessizliğini bozmuyor.

*
Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de içine düşülen bataklıktan sonra Murat Karayılan -şimdi,Türkiye’nin farklılıklarını içinde barındıran bir ulus devlet olarak kurulduğundaki ulusal bütünlüğünü teminen sosyal,ekonomik ve siyasi alanlarda var olan sorunlarının bir kısmını nüfus yapısında tamamlayan politikalarından koparılmasını teklif etmektedir.
Başbakan Erdoğan TBMM kürsüsünden Lozan Barış Anlaşmasıyla akideleşmiş ulus devlet felsefesi ve Milliyetçilik ilkesi üzerine oluşturan kurumsallığın şeytanlık olduğunu ilan ediyor!

*
Ne ki geride başka bir ihtimal yükselmektedir -ki,hiç gündeme gelmiyor.
Küresel Denge, MİT’i oluşturan güçlerin evrensel tek bir pazarı oluşturulması -ya da, bölgesel pazarlarla çeşitlenmenin her an değişebilir kararsızlığındadır.
Bu çerçevede Birleşmiş Milletler- İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Suriye’de 23 aydır süren savaşta hem rejime bağlı güçlerin,hem de silahlı isyancıların çok ağır savaş suçları işlediklerini, Türk hükümetinin ısrarla Suriye’yi terör, savaş, işgal ve yıkıma uğratma girişimleriyle savaş suçuna ortak olduğunu rapor ediyor.
Güvenlik Konseyi’ne harekete geçmesi ve uluslararası hukuku çiğneyenlerin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasının önünün açılması çağrısı yapıyor.

*
Keşke Türkiye Mahkemeleri de Cumhuriyeti Uluslararası Hukuka ilişiklendiren Lozan Barış Anlaşmasına zarar verdiği için MİT’i oluşturan güçleri teker-teker yargılayabilseler!
Silah kaçakçılarını da, kaçak getirdikleri LPG gazlarını tüpleyenleri de, petrol uğruna gözlerini kan bürüyenleri, vergi hırsızlarını -sonra, neden oldukları yayın organlarında Türk Ulusunun hafızasına hissen, fikren, fiilen zarar veren madrabazları da…

20.2.2013


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir