METE(LER)

METE(LER) - METE

METE

METE(LER)

HÜSEYİN MÜMTAZ

“Mete” ismini çok severim.

Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır.

İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusunda sayı itibarıyla 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırılmış, tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiş ve aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştı.

Siz bakmayın Mete Han’ın ordusu varken taa Çin’den ge(tiri)len İmparator’un Terra Cotta/Toprak Askerler’ini öne çıkarıp onların peşine düşenlere…

Demek oluyor ki bu yıl 27 Haziran’da tam 2222 yıl olacak.

2012’nin 27 Haziran’ında 2221’inci yıl için herhangi bir şey yapıldığını duydunuz mu?

Ben de duymadım.

Hâl böyle olunca, bir başka vesileyle de olsa “METELER” adını duyunca sevindim.

“İlgili Kurum”un internet sitesinde 25 Aralık günü şöyle bir açıklama yer aldı;

“24 Aralık 2012 günü bir gazetede ‘Şırnak Ilıcalar’da jandarma özel harekât timi tarafından etkisiz hale getirilen iki teröristin üzerinde FGM 148 roketatar ve mermisinin ele geçirildiği, bu görevi icra eden jandarma özel harekât timinin, ABD’li subaylar tarafından sorgulandığı ve bu subaylar ile bir Türk subayı arasında tartışma çıktığı, bu tartışma neticesinde jandarma özel harekat timinin kızağa alındığı’ şeklinde mesnetsiz ve maksadı belli olmayan bir haber yer almıştır. Söz konusu haberde yer alan iddiaların tamamı gerçek dışıdır.”

               Sanal âlemi bir anda allak bullak eden rivayetlere göre;

“Şırnak Ilıca’da arazi taramasına çıkan Meteler Jandarma Özel Harekât timi çıkan çatışmada iki teröristi ölü ele geçirdi. Teröristlerin üzerinden ise ABD ordusunun kullandığı FGM-148 roketatarı ve mermisi çıkmış.

İki ay önce de Kato Dağı’nda yapılan bir operasyonda yine aynı silahtan iki tane ele geçirilmiş.

FGM-148 roketatarlarının en büyük özelliği sadece Amerikan ordusunda kullanılıyor olmalarıymış.. FGM-148’ler 2.5 km. uzaktan hedefe kilitlenme özelliğine sahip olup tank ve helikopter katili olarak biliniyorlarmış”.

İşte bu FGM-148’nin bulunmasının askerler tarafından kameraya kaydedilerek savcıya teslim edilmesinin Amerikalıları fazlasıyla telaşlandırdığı anlaşılıyor.

Öyle ya, kötü niyetli bir takım münafıklar pekâlâ, “Yalnız Amerikan ordusunun envanterinde bulunan bu silahın PKK’lılara bizzat Amerikalılar tarafından hibe edildiği” tevatürlerini yayabilecekti.

Bu yüzden yine sanal âlemde, Çakırsöğüt Komando Tugayı’na bağlı jandarma özel harekât taburundan 40 askerin FGM-148 nedeniyle, bölgeye US Air Force yazılı bir helikopter ile gelen Amerikalılar tarafından sorgulandığı ve normalde 10 günlük operasyondan sonra verilen 2 günlük istirahatin bu sefer 3 gün olarak verildiği duyuruldu.

Güya görevin ardından kışlaya gelen askerler istirahate çekildikten bir kaç saat sonra, sabaha karşı 5’te uyandırılmıştı. Gelenler ise 5 ABD’li subaymış. ABD’li subaylar Mehmetçiği saat 11’e kadar operasyon ve buldukları silah hakkında sorgulamış. ABD’li subayların Mehmetçiğe özellikle “operasyon sırasında başka birinin yakalanıp yakalanmadığını” sorduğu öğrenilmiş.

Eğer sağ ele geçen PKK’lı varsa, silahın Amerikalılar tarafından verildiğinin ifşa edilmesinden çekiniyorlarmış!

ABD’liden roketatarı açıklamasını isteyen üsteğmenin, kendisiyle alay edilircesine; “Deneme uçuşu yapan ABD helikopterinden düşüp PKK tarafından bulunmuş olabileceği” cevabını alması üzerine hayli “sinirlendiği” söyleniyormuş..

METE HAN’ın askeri ve aynı zamanda “Meteler” Tim komutanı olan üsteğmenden daha başka nasıl bir tavır bekliyordunuz ki!

Geliyoruz “ilgili kurum”un yaptığı açıklama ve yalanlamaya..

Açıklama ve yalanlamayı yazan, yapan ve onaylayan muhteremlerin aklına hiç; bahse konu açıklama ve yalanlamayı acaba neden meselâ, “24 Aralık 2012 günü bir gazetede ‘Edirne Enez’de iki denizci tarafından etkisiz hale getirilen iki teröristin Çin malı bir helikoptere bindiği ve bu görevi icra eden iki denizcinin, Çinli subaylar tarafından sorgulandığı ve bu subaylar ile bir Türk denizcisi arasında tartışma çıktığı, bu tartışma neticesinde denizcilerin kızağa alındığı’ şeklinde mesnetsiz ve maksadı belli olmayan bir haber yer almıştır. Söz konusu haberde yer alan iddiaların tamamı gerçek dışıdır” şeklinde kaleme almak gelmedi?

Şaibe, şayia ve dedikodularda neden Edirne-Enez koordinatlarının adı geçmedi de Şırnak-Ilıcalar dendi?

Ateş vardır ki duman ve pis bir koku yükselmektedir..

İlgili Bakan’ın, konuyla ilgili soru önergesine vereceği cevabı merakla bekliyorum. 1 Ocak 2013

 

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir