İSRAİL ADIM ADIM TÜRKİYE’Yİ BELÂYA GÖTÜRÜYOR

israilturkiye
 
 
İsrail’in itikadî  ve ulusal hedeflerini-işte,Tevrat,Tesniye Bölümü,11/24 ‘te,”Sınırınız çölden Lübnan’dan ırmaktan,Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır.Önünüzde kimse duramayacak,Allah’ınız Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır” gibi kimi kutsal sayılan ifadelerden,
Politik Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in,”Kuzey sınırlarımız Kapodokya’daki dağlara kadar dayanır.Güneyde de Süveyş Kanalı’na” benzeri ifadelerden ya da,
İsrail’in ilk başbakanı David Ben Gurion’un,”Yahudi halkının,gençlerimizin ve yetişkinlerimizin yerine getirmesi gereken bir iş daha vardır.Nil’den Fırat’a kadar” gibi söylemlerinden gelişiyor.
Bu tablo yahudiler dışında başka inanışları, barış,istikrar ve gelişme arzusu olan yaklaşık 1 milyar insanın daha yaşadığı Orta Doğu’nun tecellisini gösteriyor.

*
Bu kadar değil! Dünyada kişi başına yılda 8549 m3 su düşmektedir,2050’de bu miktarın kişi başına 4380 m3’e,Orta Doğu’da ise 650 m3’e düşeceği hesaplanıyor.
2004-2030 döneminde Orta Doğu’da nufusun yüzde 1.7 artması -fakat,iklim değişikliği ve kuraklığa bağlı olarak tatlı su kaynaklarının önemli oranda azalacağı  anlaşılıyor.
Ya da Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre büyüyen ekonomiler ve yükselen maliyetler çerçevesinde 2035’te Irak’ın dünya petrol üretiminin yüzde 45’i tek başına sağlayacağı düşünülüyor.

Bu tablo ise Orta Doğu’da kıtlık nedeniyle su ve hidrokarbon kaynaklarına erişimin ve bunların nakil yollarında etkinliğin önemini gösteriyor.
*
Hem ABD hem İsrail sert güç unsurlarıdır, Orta Doğu’dan çıkarlarını temin etmek,güvenlikli bir bölge oluşturulması ve itikadî hedeflerinde önlerinin açılmasını kovalıyorlar.

İran’ın rejim niteliklerinden kaynaklandığına inandıkları nükleer programında uluslararası kamuoyu ile tam işbirliğinde olmayışını küresel tehdit olarak dikte ediyor ve karşı duruş sergiliyorlar.

Şii İran’a karşı Sünni eksende homojen bir duruşu teminen, Sünni tarafın milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumunda etnik,mezhepsel,sınıfsal farklılıklarını kaşıdıkları halkların tepkisiyle sosyo-politikleri istikrarsızlıklara yüklüyor ve yeni bir sermaye birikimi oluşturmayla pazar ekonomisine çekiyorlar.
Bu esnada hem itikadî zaaflar oluşmuştur hem de ihtiyaç duyulan barış ve istikrar ancak riayet etmek ve kaynaklar karşılığında ABD’nin lideri olduğu serbest piyasalardan temin edilmesi noktasına  geliniyor.
 
*

AKP iktidarına yaptırılan ekonomi,siyaset ve sosyal kurgusuyla 2.Cumhuriyet karşı-devrimi ardından Türkiye, Şii İran’a karşı kurulan Sünni eksende Tunus,Libya,Mısır’da rejimleri düşürmek,yerlerine Sünni İslami rejimler kurmak için rejim muhalifleriyle birlikte müslümanları  etnik ve mezhepleri çerçevesinde karşı karşıya getirmek görevini de başarmıştır -son zamanda, İran’ın cephesi haline gelen Suriye ve Irak’ın istikrarsızlaştırılarak homojenleştirilmesi politikalarına fiili destek veriyor.
 
*
Bir yandan da askeri anlamda İsrail’i İran’dan savunmaya yönelik ABD/NATO’nun Füze Savunma Sistemi radarını Malatya’da konuşlandırmıştır -şimdi, ABD’li, Alman,Hollandalı askerlerin kullanımında radarı korumak için sisteminin parçaları Patriot füze savunma sistemlerini yerleştiriyor.
ABD’den 117 adet  tüm donatımıyla birlikte havadan havaya Sidewinder saldırı füzeleri satın alma talebinde bulunuyor.
Ya da Patriotlar karşılığında İsrail’in NATO etkinliklerine katılması önündeki vetosunu kaldırıyor. 
*
Suriye İç Savaşı her gün onlarca insanın hayatına mâl olmakta,derin acılar yaşanırken tarih,kültür hızla yok olmaktadır.
Rejim ve muhalifler arasında sonsuza kadar savaş dengesi oluşmuştur -giderek,muhaliflere yapılan destekler sona ererken,muhalifler üzerinde kontrol tükeniyor, terörizm sınır tanımıyor -üstelik,Suriye’ye bir dış askeri müdahale olasılığı da bulunmuyor.

Bu durumda İsrail ve ABD Suriye kimyasal silahlarının Esad rejiminin kontrolünde bulunmasını rejiminin yıkılması halinde silahların radikal islamcı örgütlerin ya da Hizbullahi örgütünün eline geçmesine yeğliyor!
Esad’ın görevinde bulunması ehven-i şer sayılıyor -fakat,
barışın gelişmesi halinde Suriye halkına zulüm eden ya da destekleyen terör örgütleri ve teşvikçisi ülkelerin akan kandan sorumlu tutulacakları fikri barışa engel oluşturuyor.

Hem Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu hem Türkiye uluslararası hukuka rağmen Suriye’nin iç işlerini terörize etmiş olmanın suçlusu olmaktan çekiniyor.
*
Türkiye Kürtçü terörle mücadele ve siyasetle müzakere konseptini aynı sorunu yaşayan İran,Irak,Suriye hükümetleriyle  eşgüdümde, çoğulcu ve demokratik yaklaşımla araması gerekirken -aksine, yukarıdaki vecibelerinden dolayı o ülkelerle düşmanlıklar peydah etmiş,Kürt Hareketinin dört coğrafyada güçlenmesine neden olmuştur.
Irak Federasyon hükümetini dışlarken Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile temas geliştirilmiştir -ancak, Barzani İsrail ile Yudaik Kürtlüğü paylaşmakta,itikadi ve Kürdistani yaklaşımında “Büyük Kürdistan” kurgusunun ortağıdır.
Hem ekonomik çıkarlar hem bağımsız devlet olmaya en yakın Kürt bölgesi olması nedeniyle Türkiye’ye kerhen yakın duruyor,Türkiye’yi sömürüyor.
*
Türkiye Kuzey Suriye’de olası bir Kürt oluşumunu önlemek için yaptığı tüm çabalarda -mesela, Özgür Suriye Ordusuna bağlı terör çeteleriyle sürekli baskınlar düzenlemesi -ki,terör çeteleri mütemadiyen ağır kayıplar veriyor ya da Kürt PYD partisi karşısına İslamcı ya da liberal Kürt oluşumları çıkarmasında fayda görmüyor.
Ya da Barzani vasıtasıyla Suriye Kürtlerinin Kuzey Irak’tan güya lojistiği kesiliyor,açlık ve hastalıktan medet umuluyor -bu kez,Irak merkezi hükümetinin desteği devam ediyor!
*
Türkiye dahil Sünni eksen ülkeleri mezhepleri ve etnik unsurları çerçevesinde ayrışmıştır,istikrarsızlaşılmış,ABD ve  İsrail’in egemenliğine girilmiştir.
Rusya ve Çin çok kutuplu dünya idealinde diğer sert güç unsurlardır,Orta Doğu’da gerginliğe neden olan krizlerin uluslararası hukuk çerçevesinde ve bölge ülkelerinin toprak bütünlüğüne,ulusal birliğine ve egemenliğine saygı içinde  çözüm arayışlarındadırlar ve itikaden İsrail’in hedefinde,çıkarlarında İran noktasında duruyorlar.
Bu İsrail’in hedefine yürüyeceği,çıkarlarda optimum bir noktanın bulunacağı ve Türkiye’nin mutlaka kaybedeceği anlamına geliyor.
*
İnsanlık Orta Doğu’da güçlü bir Haçlı çıkarmasının şahididir,Türkiye adım adım belâya götürülürken halkın güvencesi ordu kurmay heyetinin Türklük iradesi,idraki,muhakemesi,hafızası,dikkati “askeri vesayet” vesvesesiyle dumura uğratılmış,zekâsı kör,sağır ve dilsizliğe yüklenmiştir.
1.Cumhuriyetçiler -hızla,”lânet olsun,inceldiği yerden kopsun” noktasına geliyor.  
28.12.2012

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir