İsrail’in işbirlikçileri

jerusalem (kudüs)
,

Türker Ertürk
30 Ekim 2012

Geçen hafta Çarşamba günü (24 Ekim 2012) İsrail Sudan‘ın başkenti Hartum yakınlarında bulunan Yarmouksilah fabrikasına saldırdı.

Hartum 3 milyonu aşkın nüfusu olan bir kent. 182 İ de Kavalalı Mehmet Ali Paşa tara­fından kurulmuştur. Şehrin adı kıyısında bulun­duğu Nil Nehri’nin fil hortumunu andıran şek­linden dolayı Arapça Al-Kartoumdan gelmek­tedir.

Saldın günü 4 F-16 savaş uçağı Müslüman Ürdün‘ün hemen yanı başında bulunan İsrail‘den havalandı. İsrail‘e ait savaş uçakları batıda Müslüman Mısır, doğuda Müslüman Suudi Arabistan‘ın bulunduğu Kızıldeniz’de ge­nel güney rotasında uçtu. Daha sonra sağdan dönüşle batıya yöneldiler ve Eritrenin hemen kuzeyinden Sudan hava sahasına girdiler. Uçaklar kısa bir süre sonra Hartum yakınların­da bulunan Yarmok‘a ulaştılar ve hedefleri olan fabrikayı saldırarak bombaladılar.

Eritre‘de birisi Dahlak adalarında diğeri ise Sudan sınırına yakın Mahel Agar dağlarında bulunan İsrail askeri üslerinin, saldırının termi­nal safhası olan Kızıldeniz den Sudan‘a yaklaş­ma ve Sudan hava sahası içinde hedef bölgesi­ne ulaşma rotaları üzerinde F-16‘lara koordi­nasyon ve elektronik harp desteği olarak çok büyük yardımı oldu.

İki Sudanlının yaşamını kaybettiği saldırıdan sonra Sudan yetkilileri yaptığı açıklamalarda İs­rail‘i suçladılar ve “Misilleme haklarının saklı ol­duğunu” açıkladılar. İsrail yetkilileri ise bu olay hakkında yorum yapmayı reddetti. Bu yaklaşım İsrail diplomasisinin uluslararası hukuki sorum­luluklardan kaçmak için uyguladığı tipik davra­nış biçimiydi, İsrail’in nükleer silahlara sahip ol­masına rağmen bunu kabul veya reddetmemesi de bu bağlamda açıklanabilir.
İsrail’in Sudan saldırısı ilk değil

Hartum‘a saldırı öncesinde İsrail Sudan‘ı, Si­na üzerinden Gazze’ye silah göndermekle suçla­maktaydı. İsrail daha önce de benzer suçlama­larla 2009 ve 201 l’de de Sudan‘a saldırmıştı. İsrail in uluslararası kuralları hiçe sayarak yaptığı bu saldın ne ilkti, bu gidişle ne de son olacağa benziyor.

Okumaya devam et  Yunanistan Türkiye ile uzlaşmak istemiyor

6 Eylül 2007′de 8 F-16 savaş uçağı İsrail‘den kalktı. Hedef Suriye‘de El Kibar nükleer santra­liydi. Savaş uçakları önce Akdeniz üzerinde ku­zeye doğru uçtular ve İskenderun Hava Radarı kontrolünde Türkiye hava sahasına girerek do­ğuya döndüler. 8 F-16 Suriye sının boyunca do­ğuya doğru Türk topraklan üzerinden uçtuktan sonra yaklaşık Viranşehir üzerinden güneye dö­nerek Suriye hava sahasına girdi ve kısa bir süre sonra Deyrizor kentinin kuzeyinde bulunan El Kibar’daki santrali bombaladı.

Saldırıdan sonra İsrail’ e dönerken geldikleri yolu kullanan F-16‘lar Türkiye‘nin kendilerine suç ortaklığı yaptığını belgelemek için yedek ya­kıt tanklarını Akdeniz‘e atabilme imkânı varken Hatay‘a bıraktılar.

Operasyon 30 dakika sürdü, Allahtan nükle­er santral henüz bitmemiş ve işletmeye açılma­mıştı. Yoksa 2011′de Japonya‘da deprem ve tsunami sonrası yaşanan Fukuşima benzeri bir felaketle karşı karşıya kalabilirdik. Gerçi bu du­rum İsrail‘in umurunda değildi!

Hâlbuki Nükleer Silahların Yayılmasını Önle­me Antlaşması (Non-Proliferation Treaty) gere­ğince Suriye‘nin barışçıl amaçlı nükleer enerji üretmeye hakkı vardı. Çünkü Suriye bu anlaş­mayı imzalamıştı. İsrail ise bu antlaşmayı imzala­mıyordu!

AKP yönetiminde Türkiye‘nin Suriye‘ye yapı­lan saldırıdan haberi vardı. Saldırıdan sonra İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Erdoğan‘ı aradı, olayı anlattı ve ondan “Başka bir nükleer santrale izin vermeyeceklerini ancak yeni bir saldırı planla­madıklarını, Suriye sessiz kalırsa İsrail’in de ses­siz kalacağını” Beşar Esad‘a söylemesini istedi.

Saldırının Türkiye üzerinden yapılmasının nedenleri

İsrail, B Kibar a yaptığı bu saldırıyı daha önce­den konuşlanarak o tarihte tamamen ABD kont­rolünde bulunan frak üzerinden çok daha kolay yapabilirdi. Saldırıyı Türkiye üzerinden yapmayı tercih etmelerinde üç önemli neden vardı;

  • Türkiye’yi suça ortak ederek Arap ve Müslü­man dünyada ABD ve İsrail esaslı politikalara dai­ma mecbur edecek kısır döngü tuzağının içine sokmak,

  • Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ve Beşar Esad’ın iktidara gelmesinden sonra her ge­çen gün düzelen Türkiye-Suriye ilişkilerinin teme­line güvensizlik tohumunu ekmek,

  • Suriye’yi görece en güvenli gördüğü istika­metten vurarak icra edilecek harekâtın başarısında sürpriz tesirini kullanmak.

Okumaya devam et  YAZILMAK İSTENEN YENİ TARİH BUDUR!!

Müslüman toprakların İsrail’in çıkarlarına hiz­met için kullandırıldığına örnek çok. Bu konuda sicili en kötü ülke Suudi Arabistan! Bu ülke resmi olarak İsrail i tanımamasına rağmen 1981′de F- 15 ve F-16‘lardan meydana gelen İsrail taarruz fi­losunun Irak‘ta Bağdat güneyinde bulunan Osirak nükleer santraline saldırması için hava sahasını kullandırmıştı. O zaman da İsrail savaş uçakları yedek yakıt tanklarını dönüşte Suudi Arabistan çöllerine bırakmıştı.

Sevgili okurlar dün İsrail’in Siyonist politikalarına hizmet edenler bugün de aynı politikaların Su­riye bacağı için hizmette kusur etmemektedirler.

Erdoğan‘ın en yakın çalışma arkadaşı Abdüllatif Şener “Erdoğan ile İsrail arasında gizli bir işbir­liği antlaşması var. Erdoğan İsrail ile danışıklı ha­reket ediyor…” diyor.

El cevap; Erdoğan İslam dünyasında yalnız de­ğil!

Saygılar sunarım.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir