Mümtazer’in “Nizam-ı Cedit” hayali gerçek oluyor!

Malum; YAŞ kararları sonuçlandı ve YAŞ kararına göre çeşitli davalardan tutuklu bulunan 40 üst düzey rütbeli asker emekli edildi. Eğer tutuklu olmasalardı, eminim ki içlerinde bir üst rütbeye yükselecekler ve hayalini kurdukları görevlere gelebilecekler olacaktı. Dolayısıyla bunların önü kesilmiş oldu. Bir anlamda bu askerler toptan tasfiye edilmiş oldular.

Doğrusu ya; bu askerlerin tutuklanmaları da, topluca emekli edilmeleri de Türk kamuoyunun kahir ekseriyeti tarafından tasvip edilmemiştir. Esasen bu insanların, varlığı ve yokluğu bile hâlâ tartışmalı olan darbe planlarına bir şekilde karıştıkları iddia edilerek önce tutuklanmaları, sonra da toptan emekli edilmeleri bazı çevrelerde Cumhuriyetle, Atatürkçülükle, Milliyetçilik ve Ulusalcılıkla hesaplaşma şeklinde yorumlanmaktadır. Ayrıca bunun bir Amerikan planı olduğunu ve plan dahilinde TSK içindeki Amerikan karşıtı subayların ayıklandığını söyleyenler de yok değildir.

Bunlara ilave olarak, emekli edilen tutuklu subayların umumiyetle terörle mücadelede görev yapmış insanlar olduğunu ve bu insanların emekli edilmekle Demokratik Açılım’ın hedef kitlesine mesaj verilmeye çalışıldığını söyleyenler de vardır. Ayrıca bu kararla, TSK’nin zaafa uğratıldığını ve terörle mücadelenin bundan olumsuz yönde etkilendiğini söyleyenler de az değildir bu ülkede. Yani bu subayların başına gelenleri gören ve halen bölgede görev yapmakta olan subayların, terörle mücadele ederken kararsızlık göstereceklerini ve mütereddit davranacaklarını söyleyenler vardır ki; biz de aynı şekilde düşünüyoruz. Bunun en canlı örneği ise Diyarbakır’da konuşlu hava gücünün komutanı Korg. Veysi Ağar’ın, Uludere olayı ile irtibatlı olarak emekli edildiği iddiasıdır. Dolayısıyla; bu askerlerin önce tutuklanıp, arkasından da topluca emekli edilmeleri, bu milletin genelinin içine sinmemiştir.

Gelin görün ki; bu tasfiyeyi hayra alamet görenler de vardır Türkiye’de. Onlardan birisi de AKP Kütahya Milletvekili ve Polis Akademisi Eski Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. İdris Bal’dır. YAŞ kararlarını değerlendiren hazret demiş ki; “Orduda, poliste, istihbaratta çürük yumurtaları ayıklama başlamış durumda. Kafamız net olursa 1-2 seneye kadar terör biter”(1). Anlaşılan; aynı zamanda terör uzmanı olduğu ve bu sıfatla Başbakan’a konuya ilişkin rapor sunduğu belirtilen(2) İdris Bal’a göre terörün bir türlü bitirilememesinin önündeki engel, önce tutuklanan, arkasından da toptan emekli edilerek ordudan tasfiye edilen askerlermiş! Bu itibarla, terörün bitmesi artık an meselesiymiş!

Aslına bakarsanız ve elbette bize göre; 40 üst düzey general ve amiralin önce muhtelif iddialarla tutuklanmaları, arkasından da topluca emekli edilerek bir anlamda tasfiye edilmeleri, planlı bir hareketin ve TSK’ye yeni bir şekil verme çabalarının sonucu gibi gözükmektedir. İşte bu noktada hükümetin akıl hocalarından Mümtaz’er Türköne’nin bundan üç yıl önce, 2009 yılında yazmış olduğu yazılar aklımıza gelmektedir. Bir zamanların hızlı ülkücüsü, şimdilerin cemaat kalemşoru olan Prof. Türköne, 2009 yılında cemaatin yayın organı Zaman’da yazmış olduğu yazılarda TSK’nin toptan lağvedilmesini ve yeni bir ordu kurulmasını tavsiye edecek kadar ileri gidiyor ve “Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var” diyordu. Mümtaz’er’in söz konusu yazıları üzerine yine bundan yaklaşık üç yıl önce (11 Ocak 2010 tarihinde) kaleme almış olduğumuz “Nizamı Cedit Ordusu Kuruluyor mu Yoksa?”(3) başlıklı yazımızı gündeme uygunluğu sebebiyle bir kez daha bilgilerinize sunuyoruz. Buyurun okuyun:

Okumaya devam et  LOZAN GÜN GÜN BİLİNMELİDİR

Çalıytayların gediklisi ve açılımların müdavimi olmakla AKP hükümetinin akıl hocalarından birisi olduğu anlaşılan Zaman Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne “Bize Nizamı Cedit Ordusu Lâzım” başlıklı yazısında Padişah III. Selim tarafından kurulan Nizamı Cedit Ordusu’nun başarılarını öve öve bitiremiyordu. Türköne’ye göre Akka Kalesi önlerinde Napolyon Bonapart’ı hezimete uğratan da Nizamı Cedit Ordusu’ydu. Ona göre; Nizamı Cedit Ordusu’nun bu başarıları, Yeniçerilerin gadrine uğradı ve Kabakçı Mustafa nam bir başı bozuk ve düzenbazın başını çektiği bir ayaklanma ile dağıtıldı. M.Türköne bahse konu yazısını şöyle bağlıyordu:

“Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye’nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu ‘kurumsal yapı’ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım. Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var.”(*)

Prof. Türköne aynı konuyu, “Yeni bir ordu kurmak” başlıklı yazısında da işliyor ve şöyle diyordu: “Yeni bir ordu kurmak, çağın ihtiyaçlarına ve ülkenin çıkarlarına uygun köklü bir dış güvenlik reformuna girişmek demek. Komutanların siyaset hırsına bu ülkenin birliğini, dirliğini ve refahını neden feda edelim? Evet neden? Mevcut komuta kademesini tasfiye edince, yeni orduyu kiminle kuracağız? diye soranlara cevabı yine tarihten verelim. Ankara’da yeni orduyu kuran komutanların -Atatürk dahil- rütbesi neydi?”(**)

Anlaşılacağı üzere; Mümtaz’er Türköne “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” çerçevesinde yazmış olduğu bu yazılarda siyasete müdahale etmeyi gelenek haline getirmiş TSK’nin toptan lağvedilmesini, yaşlı generallerin ordudan temizlenmesini ve genç subaylarla yeni bir ordu teşkilini savunuyordu. Daha önce de yazmış olduğumuz gibi; M.Türköne’nin unuttuğu bir şey vardı: Enver Paşa da tıpkı Mümtaz’er Türköne gibi düşünerek “yaşlı” ve “siyasete karıştıkları” gerekçesiyle tecrübeli generalleri bir bir emekliye sevk ederek yerlerine genç subayları atamış, ancak bu genç subayların yönetimindeki Osmanlı Ordusu hemen her cephede yenilmiştir.

Sarıkamış yenilgisinin sebebi nedir biliyor musunuz? Harekâta karşı çıkan yaşlı ve tecrübeli Hasan İzzet Paşa’nın 3. Ordu kumandanlığından alınarak yerine yarbaylıktan albaylığa terfi ettirilen genç ve tecrübesiz Hafız Hakkı Paşa’nın atanmış olmasıdır. Görünürde 3. Ordu kumandanlığına Enver Paşa’nin vekalet etmesine karşılık, harekât, büyük oranda genç ve tecrübesiz Hafız Hakkı Paşa’nın yanlış planları üzerine kurgulanmış, sonunda da yenilgi kaçınılmaz olmuştur.

Okumaya devam et  LOZAN GÜN GÜN BİLİNMELİDİR

Akka Kalesi önlerinde Napolyon’un ordularını yenilgiye uğratan ise III. Selim’in Nizam-ı Cedit Ordusu’nun mahareti değil, büyük oranda, yaşı yetmişleri çoktan geçmiş durumdaki Alaylı Osmanlı Paşası Cezzar Ahmet Paşa’nın üstün dirayeti, askeri sevk ve idaredeki üstün kabiliyeti ile Osmanlı Donanması’nın denizden yapmış olduğu kuşatmadır Dolayısıyla M.Türköne’nin vermiş olduğu örnekler yanlıştır ve birer saptırmadan ibarettir. Mümtaz’er Türköne gibi sözde bir bilim adamının bu yanlış örneklerden hareketle haddinden büyük tekliflerde bulunması ve bu tekliflerin ne yazık ki hükümet kanadında kabul görmesi ise ülkemiz adına büyük talihsizliktir. Öte yandan M.Türköne’yi, TSK’nin toptan lağvedecek düşüncelere iten “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” , “Kafes Eylem Planı” ve “Bülent Arınç’a yönelik suikast planı” gibi sözde plan ve eylemlerin de en azından şimdilik birer komplo teorisinden ibaret olduğu da ortadadır. Çünkü sözde “İrtica ile mücadele eylem planı” nı hazırladığı ileri sürülen Dnz. Kur. Albay Dursun Çiçek halen muvazzaf subay olarak görevinin başındadır. Adı geçen, önceki günkü TV. haberlerinde hakkındaki söylenenlerin tamamının, “Yalan ve palavra” olduğunu söylemiştir.

Öte yandan, “Bülent Arınç’a yönelik suikast planı” nı ihbar eden telefonun da yurtdışında ve okyanus ötesinde bulunduğuna ilişkin haberler var medyada. Emniyetin ele geçirdiği krokinin ise bozulan bir bilgisayarı tamir ettirmek için bir astsubay tarafından bilgisayar tamircisini tarif etmek için gelişigüzel çizilerek görevli askere verildiğine ilişkin bilgiler var gazetelerde. Bütün bunlar, TSK’nin planlı olarak yıpratıldığına, milletin de boş yere oyalandığına ilişkin ciddi ip uçları vermektedir aslında.

Öte yandan her nedense darbe ve suikast planları çerçevesinde tutuklanan ya da sorgulanan askerler genelde genç subaylardan oluşmaktadır. Söz konusu planların içinde hiçbir generalin adı geçmemektedir. Oysa bugüne kadar Türkiye’de genç subaylarca planlanıp gerçekleştirilmiş hiçbir darbe yoktur. Buna belki de bütün Türk Tarihi boyunca cüret eden tek kişi 1962 ve 1963 yıllarında üst üste iki kez ayaklanan Albay Talat Aydemir olmuştur. O da başarılı olamayıp 1964 yılında yağlı ilmekte canını vermek durumunda kalmıştır. Ergenekon kapsamında sorgulanan ve yargılanan generallerin ise tamamı emekli subaylardan oluşmaktadır. Türk tarihinde emekli olduktan sonra darbe yapmış bir generale de rastlanmaz. Çünkü hem darbe ciddi bir iştir, hem de Türkiye başçavuşların bile darbe yapabildiği bir Afrika ülkesi değil, köklü bir devlettir.

Öte yandan artık TSK’da en azından silaha başvurarak darbe yapma dönemi 12 Eylül 1980 darbesiyle, yazılı muhtıra verme dönemi 12 Mart 1971 muhtırasıyla çoktan kapanmış bulunmaktadır. 28 Şubat 1997 günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Sayın Necmettin Erbakan, eğer Sayın Erdoğan’ın 27 Nisan 2007 E-Muhtırası karşısında göstermiş olduğu dirayeti gösterebilmiş olsaydı inanıyorum ki 28 Şubat Post Modern Darbesi diye bir darbe de yaşanmazdı bu ülkede. Böylece General Çevik Bir’ler ve General Erol Özkasnak’lar “Post Modern darbe yapmakla” ve “Demokrasiye balans ayarı yapmakla” övünemezler, böylece General İlker Başbuğ’un tabiriyle bugün TSK’ne karşı yöneltilen asimetrik savaş da bazı kesimlerce “28 Şubat’ın intikamı alınmak isteniyor” şeklinde yorumlanma durumunda kalmazdı.

Okumaya devam et  LOZAN GÜN GÜN BİLİNMELİDİR

Kamuoyuna yansıyan ve medyada yerini bulan haberlere göre; hükümet Emniyet ve Mit’e de ağır silah ithal izni vermek için kanuni düzenleme yapmak üzeredir. Ayrıca ülke sınırlarının, AB uyum yasaları çerçevesinde çıkarılacak bir kanunla yeni oluşturulacak ve İç İşleri Bakanlığı’na bağlı olacak 50.000 kişilik sivil bir güçle korunacağı belirtilmektedir. Yine İç İşleri Bakanlığı’na bağlı olarak Kamu Güvenliği Müsteşarlığı adı altında yeni bir güvenlik biriminin oluşturulacağı söylenmektedir. Bütün bunların üzerine bir de Sivil Hakim tarafından TSK’nin en gizli birimi olan Kozmik Odalarda yapılan aramaları ekleyince, insanın aklına Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’nin yapmış olduğu önerilerin hükümet çevrelerinde kabul görmekte olduğu gibi bir izlenim doğmaktadır. Yani hükümet galiba şu Nizamı Cedit Ordusu’nu ciddi ciddi düşünüyor gibi.

Polis ve jandarma marifetiyle iç güvenlik zaten kendi yetkisinde olan İç İşleri Bakanlığı, sınır güvenliğini sağlayacak 50.000 kişilik sivil güç ve kamu Güvenliği Müsteşarlığı da kendisine bağlanınca TSK’den çok daha güçlü hale gelecektir. Üstelik İç İşleri Bakanlığı’na ağır silah ithal etme yetkisi de verilecektir. Hakkari’de sokak göstericilerine teslim olarak, Diyarbakır’da göstericiler tarafından linç edilmekten yine göstericiler tarafından kurtarılarak yüreklerimizi dağlayan polis, ithal edilecek bu ağır silahları sokak göstericilerine karşı kullanamayacağına göre acaba kime karşı kullanacaktır?

Hükümet “komşularla sıfır sorun” anlayışıyla hareket ettiğine ve yakın gelecekte ufukta Türkiye’nin girmek zorunda kalacağı geniş çaplı bir savaş da görünmediğine göre, bu durumda hükümet iç ve dış güvenlik (sınır güvenliği) hizmetlerinden yalıtılmış TSK’ni acaba hangi hizmette değerlendirecektir? Bu şartlarda bizim aklımıza TSK’nin yetki ve görev alanına giren iki alan geliyor: Birisi Afganistan, diğeri de Kuzey Irak! Hadi bilemediniz bir üçüncüsü de Lübnan ve Filistin olsun. Peki, sizce bundan sonra TSK hangi görev ve hizmetleri yerine getirecektir? Türk Milleti’nin bağrından çıkmış ve onun çelikleşmiş iradesi olan TSK’ni sıradan bir lejyoner ordusu durumuna getirmeye kimin ne hakkı vardır???

11 Ocak 2010
__________
1- ,
2-Aynı haber,
3-Örn.Bkz. !/2010/01/nizam-cedit-ordusu-kuruluyor-mu-yoksa.html,
* Zaman Gazetesi, 29 Ekim 2009
** Zaman Gazetesi, 1 Kasım 2009

Haberi paylaşın
Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. arkadaşlar sallıyorsunuz angelina jolie nin cia ajanı olduğu rockfellerin çıkarları doğrultusunda abd nin saldıracağı yerlerin savaş hatlarını oluşturmak müdahaleye zemin…

  2. Tek ve vazgeçilmez insanların olduğu yer Sultanlıktır… *** Aynısı AKP’de var zaten… *** Hayranlık güzeldir ama sürü psikolojisinin de temel…

  3. Sevgili Erdoğan çok ağır yazmışsınız,keşke beni yakından tanıyabilseydiniz.Ben dededen,babadan CHP liyim,ama artık yeter sanki sadece muhalefet yapmak için oturmuş o…

  4. ALLAH-TANRI; Kitabı KUR’AN! Ve, Akıl!? (1) (Yunus,34)”Allah! Yaratışı başlatır, sonra onu çevirip yeniden yaratır-her şeyi yoktan var eden ve sonra…

  5. Eleştirdiğiniz kısımları belirtmeniz tek tek güzel bir şey ama kanıta dair herhangi bir şey göremiyorum ayetlerini ve surelerini yazarsanız çok…

  • MARX’TA PARA (11)

    MARX’TA PARA (11)

                Basit yeniden üretim, finansman aracı olarak A nın elde tutulmasını gerektirir. Yani kapitalist m=a dan fazlasını tüketemez. Öte yandan, (a) nın gerçek tüketim nesnesi […]


  • Afrika’da iş yapan Türk şirketleri

    Afrika’da iş yapan Türk şirketleri

    BİR GAZETECİNİN KALEMİNDEN AFRİKA’DA İŞ YAPAN TÜRK ŞİRKETLERİ Türk şirketlerinin Afrika’da Fransa, İtalya, Hollanda, Çin, Rusya, ABD gibi devletlerin şirketlerini anlatan bir gazetecinin yazısının özeti şöyle: ·    Summa, […]


  • ALLAH-TANRI; Kitabı KUR’AN! Ve, Akıl!? (1)

    ALLAH-TANRI; Kitabı KUR’AN! Ve, Akıl!? (1)

    ALLAH-TANRI;Kitabı KUR’AN!Ve, Akıl!? (1) (Yunus,34)”Allah! Yaratışı başlatır, sonra onu çevirip yeniden yaratır-her şeyi yoktan var eden ve sonra (yeniden hayata) döndürecek olan yalnız Allah’tır.” (Bakara,163)”İlahınız […]


  • “7 ve üzeri deprem an meselesi…”

    “7 ve üzeri deprem an meselesi…”

    Deprem uzmanları uyarı üstüne uyarı yapıyor. Prof. Dr. Naci Görür’ü ve açıklamalarını takip ediyoruz. Hoca, deprem olabilecek illeri sıraladı ve tedbir almakta gecikilmemesi gerektiğinin altını […]


  • DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ

    DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ

    Dünya Yaşlılar Günü her yıl 1 Ekim’de kutlanan özel bir gündür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990’da oy birliği ile bugün Dünya Yaşlılar […]


  • TANIN(MA)MA

    TANIN(MA)MA

                    TANIN(MA)MA HÜSEYİN MÜMTAZ                 Kıbrıs’ın kuzeyinde “muhalif” olmak istiyorum.                 Çünkü bıktım artık hiçbir işe yaramayan, hiçbir iş yapmayan UBP’den, mevcut koalisyondan ve ortaklarından. […]


  • GANİRE PASHAYEVANIN AZİZ HATIRASINA…

    GANİRE PASHAYEVANIN AZİZ HATIRASINA…

    Ganire Pashayevayı yoksunluk duyguları ve büyük bir üzüntü ile toprağa verdik… Eğer o benim soydaşım, kardeşim ise onun ölümünü sorgulamak, şüphe ile yaklaşmak, bir istihbarat […]


  • Beklentiler Boşa Çıktı

    Beklentiler Boşa Çıktı

    Rumlar, yıllardır arkalarını Hristiyan birliği olan batılı emperyalist güçlere dayayıp, BM’den Kıbrıs konusunda, insanlık dışı ve akıl almaz kararları çıkarttırmayı başarmışlardı. Bir başka Hristiyan kulübü […]


  • Japon uzmandan İzmir için deprem uyarısı…

    Japon uzmandan İzmir için deprem uyarısı…

    Hep yazıyor ve uyarıyoruz: Tülrkiye deprem kuşağında bir ülke. Özellikle deprem beklenen yerlerde gereken tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu konuda yerli ve yabancı uzmanlar sürekli uyarılarda […]


  • Keşke mafya birkaç kişi olsaydı

    Keşke mafya birkaç kişi olsaydı

    Piyasa ekonomisinin anlayış kökleri; bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler olduğunu hatırlatalım. Bu anlayışın günümüz uygulaması, servet sınıfının önündeki tüm “kuralları kaldırın” şeklinde yaşanır. Kuralların belli bir […]


  • Altın Koza Sahiplerini Buldu

    Altın Koza Sahiplerini Buldu

    “En İyi Film Ödülü”nü, Umut Subaşı’nın yönettiği “Sanki Her Şey Biraz Felaket” filmi aldı. “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Senaryo” ödüllerinin sahibi de yine […]


  • “Devletimizin tanınması gerekiyor…”

    “Devletimizin tanınması gerekiyor…”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ersin Tatar’ın inatla üzerinde durduğu bir konu var: KKTC’nin artık tanınması gerektiğini söylüyor. Bu konuda bazı ülkelerle de teması var. […]


  • Dünya ülkeleri Türkiye’den neler almak istiyor?..

    Dünya ülkeleri Türkiye’den neler almak istiyor?..

    Üretimde artışlar yüz güldürüyor. Türkiye’den dünya ülkelerinin neler istediği belli oldu. Burada önemli olan şu: Yapılan üretimin ithalat olmadan oluşmasıdır. Yoksa ithalata dayalı üretim sadece […]


  • Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Ruslar Türkiye’den ayrılıyor

    Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan, Rus göçü, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşa daha fazla vatandaşın katılmasını gerektiren kısmi seferberlik kararından sonra […]


  • BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI

    Son aylarda birbiri ardı sıra gündeme gelen uluslararası kongreler ve toplantılar sürüp giderken ,bugünkü dünya siyaseti normal koşulların ötesinde gelişmeler göstermektedir .Ülkeler ve devletler arası […]


  • Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Sivil giyimli ÍŞGĂL ORDUSU

    Halkımız aptal değil, tehlikenin farkında. Yıllardır „sivil işgal kuvvetleri“ ülkemize dolduruluyor. „Barış süreci“ diye, binlerce PKK askeri, davul-zurna eşliğinde silâhları ile birlikte ülkemize sokuldu. Onları […]


  • ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ŞEYHÜLİSLAMLIK KURULUYOR

    ÇEDES PROJESİ İLE AKP KARŞI DEVRİM’İNİN ŞEYHÜLİSLAMLIK AYAĞI DA KURULMUŞ OLUYOR Çağdaş bir devlet yurttaşlarına din dayatmaz. DİB bütçeden aldığı bakanlıklar üstü ödenek ile toplumun […]


  • Qarabağda Türk Mərkəzli platforma qalib gəldi

    Qarabağda Türk Mərkəzli platforma qalib gəldi

    Azərbaycan müxalifətinin 30 illik söyləmi-Azərbaycan Qərbə inteqrasiya olunarsa və demokratikləşərsə Qarabağı işğaıdan azad edərik. Biz isə 30 ildəki bütün yazılarımızda və çıxışlarımızda belə dedik. Türklər […]


  • Antalya’da doluluk düştü, gelir arttı…

    Antalya’da doluluk düştü, gelir arttı…

    Bizim beklentimiz şu: Zengin, para harcayan turist daha çok gelsin. Son rakamlar otellerin doluluk oranlarında azalma olduğunu, buna karşılık gelirde yükselişe geçildiğini ortaya koyuyor.  Antalya […]