Ve İsrail Azerbaycan’ın Dengesini Bozdu…

Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ - orujie Israel
, , , , ,

 

Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ

Avrasiya Strateji arasdirmalar merkezi Directoru 
ESREC-CAKU-TURKIYE

 

Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ - orujie Israel

 

 

Kafkasya’da yıllardır göreceli bir denge içinde seyreden Azerbaycan-İran ilişkileri son dönemde İran-İsrail gerginliğinin giderek tırmanması ile yeni bir boyuta ulaştı. Diğer bir ifade ile Azerbaycan’ın yıllardır başarı ile uygulamaya çalıştığı “Denge Siyaseti” önemli bir sekteye uğradı, mecazi manada İsrail Azerbaycan’ın dengesini bozdu.

2012 Ocak ayında İranlı bir nükleer fizik uzmanının Tahran’da düzenlenen bir suikast sonucu öldürülmesi, İran-İsrail ilişkilerindeki olumsuz durumu daha da pekiştirmiştir. İran’ın bu suikasttan İsrail’i sorumlu tutmasıyla İran-Azerbaycan ilişkilerini de yeni bir boyut kazandı. Azerbaycan ile İran arasında sokak gösterileri ile başlayan ve Eurovision Şarkı Yarışması ile devam eden gerginlik, İran’ın Bakü Büyükelçisini geri çağırması ve nihayet Azerbaycan’ın İran’da alıkonulan iki vatandaşı ile ilgili verdiği nota ile zirveye ulaştı.

Azerbaycan yetkililerinin açıklamalarına bakıldığında Azerbaycan hükümeti İran’dan Azerbaycan’la olan ilişkilerinde daha saygılı olmasını bekliyor. Bunun anlamı İran’ın Azerbaycan içişlerine karışmaktan vazgeçmesi. Özellikle homoseksüellerin yürüyüşü ve Erovizyon yarışmasına yönelik İran’ın tavrı Azerbaycan’ı bu açıklamaya mecbur etmiş görünüyor.

İran’ın Azerbaycan’a yönelik tepkisi ve ölçüsüz tavırlarının altında hiç şüphesiz son dönemdeki sıcak Azerbaycan İsrail ilişkileri bulunuyor. Tebriz’deki Azerbaycan konsolosluğu önünde yapılan gösterilerin sebebi olarak, İran’ca dünyanın ikinci Şii devleti olarak kabul edilen Azerbaycan’da homoseksüellerin yürüyüşü ve Müslüman bir ülkede Eurovision Şarkı Yarışması yapılamaz iddiaları hiç de gerçekçi gözükmüyor. Gerçek neden İsrail’in Azerbaycan’a 1,6 milyon dolar tutarında silah satışı ve henüz resmi olarak kabul edilmese de Azerbaycan’ın İsrail’e askeri üs vermesi ve Azerbaycan’ın NATO’ya davet edilmesi olduğunda şüphe yok.

Azerbaycan’ın bu tehlikeli adımı, son dönem Karabağ politikasındaki değişime paralel olarak attığını söylemek mümkün. Jerusalem Post’da yer alan habere göre, İsrail’deki özel Netanya Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir toplantıda Azerbaycan’ın etkin milletvekillerinden ve aynı zamanda hükümete yakınlığı ile bilinen Ganire Paşayeva, iki ülkenin özellikle ekonomik konularda ve güvenlik açısından stratejik işbirliği içinde olacağını açıklamış. Paşayeva ayrıca Azerbaycan’ın İsrail’i “stratejik ortak” olarak gördüğünü belirtmiş. Bu husus Azerbaycan ve İsrail arasındaki ilişkilerin derinleşerek devam edeceğini gösteriyor. Bu ilişkiler geliştikçe İran’ın Azerbaycan’a yönelik baskı ve etkilerinin artması da kaçınılmaz görünüyor.

Okumaya devam et  İsveç ve Finlandiya’ya karşı hangi kanıtlar var?

Bu durumu fark eden Azerbaycanlı yetkililer İran’ı, olası tepkilere karşı sıcak söylemlerle dikkatli olamaya davet ediyor. Azerbaycan yetkililerinin beyanatlarında, “Azerbaycan’ın hangi ülkelerle ilişkiye gireceğine sadece kendisinin karar vereceğini” sık – sık belirtmeleri, İran’ın Azerbaycan’ın iç işlerine ve dış politika sürecine müdahale etmemesi konusunda uyarılar taşıyor. Azerbaycan’ın İran refleksi sadece bu beyanatlarla da sınırlı kalmıyor. Azerbaycan Milli Güvenlik Bakanlığı’nın, İran istihbarat birimleriyle bağlantılı olduğunu iddia ettiği Azeri vatandaşlarını, ABD ve İsrail temsilciliklerine yönelik terör saldırısı planlama suçlamasıyla gözaltına alması, fiili olarak da İran’a karşı bir operasyonun başlatıldığını gösteriyor.

Bununla birlikte Rus tarafının gelişmeleri yakından izlediği ve yakın gelecekteki gelişmelerden rahatsızlık duyduğunu söylemek yerinde olacaktır. Rus gazetesi Pravda’ya yaşanan gelişmeleri değerlendiren Rusya İslam Konseyi Başkanı Haydar Cemal, İran ile ilişkilerin gerilmesinin Azerbaycan’ın çıkarlarına uygun olmadığını belirtiyor. Ona göre, İran’ın Ermenistan’a desteğini artırması durumunda Karabağ’ın işgalden kurtarılması daha da zor olacak. Bunun yanı sıra O, Bakü’nün Güney Azerbaycan bölgesinin bağımsızlığı istediğini ve bunun da Washington’un isteği ile gündeme taşındığı da ifade ediyor. Cemal, Azerbaycan’ın birleşmesinin Azeri yetkililerce istenmediğini zira birleşme durumunda mevcut rejimin devam etmesinin imkansız olduğunu da vurguluyor. Bu durum Azerbaycan’ın güney komşusu ile ilgili yeni dönem siyasetinde zıtlıklar içinde olduğunu gösteriyor.

Bölge uzmanı Stanislav Tarasov da, Azerbaycan İran geriliminin perde arkasında bölge dışındaki üçüncü ülkelerin olduğunu öne sürüyor. Bu üçüncü ülke ya da ülkelerin İran’ı tehdit eden ABD ve İsrail olduğunda şüphe yok. Ona göre, İran Azerbaycan ile İsrail arasındaki askeri teknolojik iş birliği ve NATO üyeliği konusundaki gelişmelerden rahatsızlık duyuyor. Bu iddiada doğruluk payı da mevcut. Zira son dönemde Azeri yetkililerin ABD’de düzenlenecek NATO zirvesine davet edilmesi ve İsrail’le 1,6 milyon dolarlık silah alımı anlaşması imzalaması Azerbaycan’ın İran’ın doğal siyasi düşmanlarıyla daha da yaklaştığını gösteriyor.

Okumaya devam et  Türk Dünyası Açısından Kırgızistan’da Kâbus ve Katliam

Haydar Aliyev’le başlayan son dönemde Azerbaycan Denge Siyaseti özellikle komşu ülkelerle iyi ilişkilere dayanıyor. Ve geride kalan sürede İran’ın Ermenilerle olan yakınlığına rağmen, İran’la ilişkiler olabildiğince olumlu bir çizgide götürülmeye çalışıldı. İran’ın Azerbaycan vatandaşlarına vizeyi kaldırması, İranlıların Azerbaycan’da önemli yatırımlarda bulunması ve son dönemde Ermenistan’la ilişkileri soğumaya başlaması bu politikanın olumlu sonuçları olarak görülüyordu. Ancak Azerbaycan ve İsrail arasındaki ilişkilerin derinleşmesi bir bakıma Azerbaycan’ın yürüttüğü denge politikasının dengesini bozmuş görünüyor. Bu bozulmanın ilk olumsuz yansıması ise Azerbaycan İran ilişkilerin kötüleşmesi olmuştur. Bu çatlağın Bakü-Ankara ilişkilerine yakın zamanda yansıması da olasıdır.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir