ÖZERSAY “HADİSESİ” (2)

ÖZERSAY “HADİSESİ” (2) - 1712110 oa eroglu

ÖZERSAY “HADİSESİ” (2) - bayrak2

ÖZERSAY “HADİSESİ” (2)

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Bir yazı yazık, cümle ezberleri bozduk..

Önce Özersay, 1 Temmuz itibariyle görevden ayrılacağını söyledi;

Sonra da Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu, Eroğlu: “Özersay beni rencide etti… Bugün yarın görüşeceğiz” dedi.

Zaten bizim söylemek istediğimiz, işte tam da buydu.

Eroğlu kelimeyi iyi seçmiştir.

O seçmiştir de, Eroğlu’nun “rencide” olduğunu duyunca; kabak olmadan çiçek açan, her çorbaya maydanoz olan kraldan fazla kralcılar kendilerini nasıl hissetmişlerdir, bilemeyiz.

Konu ile ilgili ilk yazımızda (ÖZERSAY “HADİSESİ”. 20 Mayıs 2012) kimseyi rencide edici bir şey söylememiş, sadece etik açıdan (isterseniz siyasi nezaket yahut devlet terbiyesi de diyebilirsiniz) iki noktanın altını çizmiştik;

1.Ülkede seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve seçimlere de daha üç yıl vardı;2.Fakat bir Cumhurbaşkanlığı/devlet görevlisi, “kendinden menkul bir niyetle” devleti ve hükümeti eleştiriyordu.

Özersay yahut bir başkası tabii ki kendisinde o yeteneği, birikimi, tabanı görür ve Cumhurbaşkanlığına aday olabilir. Ama bunun basit bir nezaket kuralı vardır; önce “Cumhurbaşkanlığı/devlet görevlisi” şapkasını çıkarır, sinei millete döner sonra da sanal alemde, sosyal platformlarda yahut Selimiye’nin arkasındaki filan mekânda veya her nerede isterse orada tartışır, konuşur, örgütlenir.

Burası özgür bir ülke..

Çoğu ülkenin olmadığı kadar özgür bir ülke..

Embedilmiş STÖ’ler, köşe yazarları, işadamları, toplum mühendisleri, Yönetim/İdare Merkezleri her köşe başında cirit atıyor.

Embedenlerin Euroları, embedilmişlerin cebine ulu orta akıyor. Dileyen Rum pasaportu ile devletten teşvik, harcırah, burs alıyor.

Kuzey ile güney arasında sınır mınır yok, “sorma-gir hanı”..

O yazımızda demiştik ki;

“Kuzey Kıbrıs’ta a)siyasete olan güvenin önemli ölçüde azaldığını, b)umutsuzluğun yaygınlaştığını; c)temiz bir toplum, demokratik-şeffaf-güvenilir siyasi kültür ve kurumlar olmadığını…yukarıda ifade ettiğim gibi bütün vatandaşlar söyleyebilir ama devletin maaşlı-paralı görevlisi söyleyemez. Görevlerinden istifa eder, ayrılır, “affedilir”, alınırsa; yâni serbest-sade-düz vatandaş olarak sine-i millete dönerse tabii söyleyebilir..”

Okumaya devam et  ÖZERSAY “HADİSESİ”

“Devletin maaşlı elemanı ‘toplumun temiz olmadığını’, ‘idarenin düzgün olmadığını’ söyleyemez. ‘Adanın bölünmüşlüğü’ konusunda fikir beyan edemez.. Ederse, ‘birleşme’den ne anladığını da anlatması gerekir. Rum’a iltihak ederek mi ‘birleşme’, yoksa ‘iki eşit ve bağımsız devletin’ kendi özgür iradeleriyle eşit koşullarda oturacakları masada eşit koşullarda kuracakları bir ortaklık bağlamında mı ‘birleşme’?”

İtirazı olan?

Varmış..

1.Özersay devletin maaşlı elemanı/görevlisi değilmiş; 2.Her görüşmenin tutanağı tutuluyormuş.

Şimdi, muhterem hanımefendiler, beyefendiler..

Bir fırıncı yahut manav… “devlet adına” Avustralya’ya mal satmak için Aborjinlerle görüşmeler yapıyorsa “devlet görevlisidir. Bu görüşmeleri yapmak için taa oralara giderken devletten harcırah-yolluk alıyorsa “devletten ödeniyor” demektir.

Yoksa bu fırıncı yahut kasap sizce uçak-otel paralarını cebinden mi ödüyordu veya hangi fondan fonlanıyordu?

Sahi, DAÜ’nün bütün maddi olanakları vakıf bütçesinden karşılanıyor da, devletten tek kuruş katkı almıyor mu?

2.Özersay’ın, dünyanın her tarafında yaptığı ikili/yüzyüze toplantılarda (heyetle değil) yer alan görüşme tutanaklarının; “bilmesi gerekene-bilmesi gerektiği kadar” kaygısı-endişesiyle dağıtılıp dağıtılmadığını bir kenara bırakıyorum..

Ne diyordu Özersay sanal alemde bir “takipçisi”ne?

“Özet: Toparlanıyoruz hareketi Kıbrıslı Türklerin benimseyeceği vizyon ne olursa olsun, her hal ve şartta yapılması gereken ortak paydalara odaklanır, temiz toplumu düzgün idareyi hedefler…Sizin bahsettiğiniz şekilde herhangi bir ön-kabulden hareket etmez (adanın bölünmüşlüğünü kabullenmek) gibi”..

Sayın Eroğlu acaba “özel temsilcisi’nin; “adanın bölünmüşlüğü/birleşmesi”nden ne anladığını, ikili görüşmelerde neyi, ne ölçüde savunduğunu net olarak biliyor mu?

Rum’a iltihak ederek mi “birleşme”, yoksa “iki eşit ve bağımsız devletin” kendi özgür iradeleriyle eşit koşullarda oturacakları masada eşit koşullarda kuracakları bir ortaklık bağlamında mı “birleşme”yi savunuyor Özersay?

Eroğlu rencide olmakta yerden göğe haklıdır.

Şimdi biz Özersay ile yapacağını söylediği görüşmenin sonucunu bekliyoruz.

Okumaya devam et  ÖZERSAY “HADİSESİ”

Umarız 12-17 Haziran arası beraberce yapacakları Londra gezisinde görüşme fırsatı bulur.

Sonra da 1 Temmuz’u bekleyeceğiz..

Özersay “ayrılacağım” demişti ya! 6 Haziran 2012

 

 

57′NCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir