YUNANİSTAN BATIYOR(MUŞ), HADİ YARDIM EDELİM

YUNANİSTAN BATIYOR (MUŞ),  HADİ YARDIM EDELİM! - imagesCA95DLL5

YUNANİSTAN BATIYOR (MUŞ),  HADİ YARDIM EDELİM! - imagesCA95DLL5

YUNANİSTAN BATIYOR (MUŞ),  HADİ YARDIM EDELİM!

HÜSEYİN MÜMTAZ

                 

Son bir yılı biliyorsunuz, Yunanistan’ın battı-batıyor masallarıyla geçirdik. Hükümetler düştü, bakanlar değişti, Merkel “Düyunu Umumiye” yetkilileri atadı, AB’nin geleceği ve Euro-zon, Yunanistan bağlamında tekrar masaya yatırıldı.

Sonunda “batının şımarık çocuğunun” borcu külliyetli miktarda silindi, kalanı da uzun süreli vadeye bağlandı.

Patates yiyorlardı, emekliler öğünleri üç günde bire indirmişlerdi, açlıktan ölen çocuk için gösteri yapıyorlardı.

Adaları satıyorlardı, “Konstantinopl”a “tersine göç” bile gündeme geldi.

Bizden de “Yahu komşumuza dar gününde yardım edelim” diyenler çıktı.

Sanal dünyanın sanallığının iflasının ilk ayak izlerine Turgay Fişekçi’nin bir yazısında 4 Nisan 2012) rastladım.

“Yunanistan’ı on gün arayla doğudan batıya ve tersi yönde iki kez geçtim. Her gün basında bu ülkeyle ilgili yazılanları, söylenenleri izledikçe çökmüş, bitmiş bir ülke görünümüyle karşılaşacağımı umuyordum, öyle bulmadım.

Kriz dönemlerinin mutsuz insanları yoktu, sınırdan sonraki ilk yerleşim Dedeağaç’ta. Sahil lokantaları cuma gününün öğle saatlerinde yiyip içerek neşeli sohbetlere dalmış insanlarla doluydu. Benzer zorlu kış koşullarından sonra bizim İpsala sınırına uzanan ‘duble yol’un delik deşik olmasına karşın, Meriç’in öte yanındaki otoyol sorunsuzdu.

Selanik’te oturduğum bir kahvede, ülkenin bu denli borçlu olmasının ardındaki temel nedeni de öğrendim. Yunanistan’ın yıllar içinde en büyük sorunu yolsuzluklar olmuş. Alınan krediler, fonlar, büyük ölçüde kişisel çıkarlar için kullanılmış. Türlü yatırım projeleri için alınan paralar, kimi ellerde buharlaşmış. Yurtdışı bankalardaki gizli hesaplara akmış. Gizli hesaplar ortaya çıkarılıp bu hesaplardaki servetlere ‘nereden buldun’ sorgusu yapılsa, borçlarının büyük bölümünden kurtulabilirmiş ülke. Bu da kahve insanlarının yaklaşımı.

Krizdeki bir ülkede her şey durur diye düşünüyor insan. Yunanistan’da hayat kendi olağanlığı içinde sürüyor. Selanik kordonundaki kahveler, lokantalar cıvıl cıvıl gençlerle dolu. Bahar mevsiminde köylüler topraklarında çalışıyor. Vardar Ovası’ndaki meyve bahçeleri al, pembe, beyaz çiçekler içinde. Gemiler bir limandan ötekine zamanında gelip gidiyor.

Sonunda, e yani ne olmuş derseniz, krizdeki Yunanistan’da bizimkilerden çok yüksek olan ücretler düşürülüp bizimkinden çok düşük olan benzin fiyatları da arttırılarak bizimkilere yaklaşmış. Ama halkın kültürel bir geleneğe dönüşmüş günlük yaşama biçiminde belirgin bir değişiklik olmamış”.

Zurnanın zart (veya zırt) dediği yer, son paragrafta gizli..”Sonunda, e yani ne olmuş derseniz, krizdeki Yunanistan’da bizimkilerden çok yüksek olan ücretler düşürülüp bizimkinden çok düşük olan benzin fiyatları da arttırılarak bizimkilere yaklaşmış”.

Eş zamanlı olarak “Birleşmiş Milletler’in 72 ülkeyi kapsayan ortalama işçi ücretleri” listesinin/sıralamasının açıklanması oyunu kelimenin tam anlamıyla “fâş” etti.

Lüksemburg’un aylık 4.089 dolarla birinci sırada yer aldığı listede Türkiye 72 ülke arasında aylık 1731 dolar ile 27’inci sırada kendisine yer bulabilmiş..

Türkiye’de hangi işçi/memur, kısaca “ücretli” ayda 1731 dolar alıyor acaba?

Neyse…

“Mahvolan” Yunanistan, sıkı durun; aylık 2300 dolarla Türkiye’nin üzerinde..

Şimdi daha da sıkı yapışın koltuğunuza, Rum Kesimi…. Aylık 2605 dolarla Yunanistan’ın da üzerinde..

Demek ki, “daha iyi/müreffeh bir gelecek vaat ettiğimiz” Kıbrıs Türkü’ne, gelirini Rum kesimi ile kıyasladığında gönül koymayacağız.

Ama ne zaman sitem edeceğiz, biliyor musunuz?

“Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların, 2012’nin ilk 3 ayında ne kredi kartı ile ne kadar harcama yaptığı açıklandı.

Kıbrıslı Rumlardan 3 ayda “KKTC”de 2 Milyon Euro’ya yakın harcama.

Kıbrıslı Türklerden 3 ayda “Rum kesiminde” yaklaşık 4 Milyon Euro’luk harcama”. (Simerini)

Simerini’nin dediğine göre bu rakamlara “nakit” harcamalar dahil değilmiş.

İşin vahameti kıymetli okuyucu, Kıbrıs Türkleri’nin nüfusunun Rumların 3’de 1’i olduğunu düşününce daha iyi ortaya çıkıyor. Çarpın, bölün bir zahmet “fert başına” harcamayı da siz bulun..

Rumların yaptığı harcamalar, kumarhane harcamaları, ki “devlet”in kazancı devede kulak..

Ama Türklerin güneyde harcadığı para doğrudan Rum tüccarın-esnafın cebine gidiyor.

Şimdi bu kadar lâftan sonra ve Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs üçgeninde şimşir tarağın aslında hangi kel başı taraması gerektiğini çözdünüz mü? 12 Nisan 2012

 

57′NCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir